T24 - ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın dün Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığı telefon görüşmesinde, "İran'ın diyalog konusundaki ciddiyet eksikliğinin, bu ülkeye daha fazla baskının uygulanmasına dönük çabaları yoğunlaştırmalarını gerekli kıldığını" vurguladığını bildirdi.
Crowley, gazetecilerle sohbet toplantısında, Clinton-Davutoğlu telefon görüşmesiyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Clinton'ın görüşmede, "İran'ın son dönemdeki diplomasisinin, nükleer programıyla ilgili uluslararası kaygıları ele almaksızın, BM Güvenlik Konseyi'nin bir adım atmasını engelleme girişimi niteliğinde olduğu" yönündeki görüşünü aktardığını ifade eden Crowley, "İran'ın son dönemdeki açıklamalarıyla ilgili yeni ve cesaret verici hiçbir şey yok" dedi.
Crowley, "İran'ın, Tahran'daki araştırma reaktörüyle ilgili teklif konusunda uluslararası toplumla güven inşası oluşturmadığını ve iyi niyet göstermediğini, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK)'na resmi bir yanıt vermediğini" belirtti.
Sözcü Crowley, "Clinton, (telefon görüşmesinde) sorumluluğun İran'da olduğunu ve bu ülkenin diyalog konusundaki ciddiyet eksikliğinin İran üzerinde daha fazla baskı uygulanmasına dönük çabaları yoğunlaştırmamızı gerekli kıldığını vurguladı. Görüşmenin ana amacı buydu" diye konuştu.
Crowley, Clinton-Davutoğlu görüşmesinde, Orta Doğu barış süreci ve Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler gibi diğer bazı konuların da ele alındığını kaydetti.
İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki'nin geçen hafta New York'ta, Tahran'daki araştırma reaktörüyle ilgili olası bir anlaşmaya bakmadan, uranyumu yüzde 20 seviyesinde zenginleştirmeye devam edeceklerine işaret ettiğini söyleyen Crowley, "Bu bizim büyük için bir endişe kaynağı ve (İran'ın) UAEK altındaki yükümlülüklerini ihlal ediyor" ifadesini kullandı.
Crowley, İran'ın uranyumu yüzde 20 seviyesinde zenginleştirecekleri açıklamasının, Tahran'daki araştırma reaktörünün ötesinde, daha geniş bir gündemin parçası olduğunu savunarak, "Endişe duyduğumuz nokta da bu. Bu nedenle, baskı yolunun bir parçası olarak yaptırımlar kararı için uğraşımızı sürdürüyoruz" dedi.
Telefon görüşmesinin zamanlama açısından özel bir nedeni olup olmadığı yönündeki soruya, çok yakın teması sürdürdüklerini belirterek cevap veren Crowley, "Türkiye'nin yeni bir şey söyleyip söylemediği" sorusunu da, "hayır" yanıtını verdi.
Crowley, bir soru üzerine, İran'a yeni yaptırımlara yönelik bir tasarının, gelecek birkaç hafta içinde BM Güvenlik Konseyi'nde masaya gelmesini beklediklerini belirterek, o tarihte Türkiye'nin de tasarıyı destekleyip desteklememe konusunda bir karar ortaya koyacağına işaret etti.
"Sonuçta kararı Türkiye verecek"
Bu sürecin içinde yer alan Türkiye, Brezilya ve diğerleriyle çok sayıda görüşme yaptıklarını ifade eden Crowley, Clinton'ın Davutoğlu'nu yaptırımlar konusunda ikna edip etmediğine dair bir soru üzerine de, "Clinton'ın ille de onları ikna etmeye niyetlendiğinden emin değilim. Sonuçta kararı, kendi çıkarları ve uluslararası yükümlülüklerini temel alarak Türkiye'nin kendisi verecek" diye konuştu.
Crowley, "Clinton'ın Türkiye ve Brezilya'nın diplomatik çabalarını yararsız bulup bulmadığına" dair bir soruyu da şöyle yanıtladı:
"Hayır. İki yollu bir stratejimiz var. Türkiye ve Brezilya, diyalog yolu üzerinde ilerleme sağlanması doğrultusunda önemli çaba harcadı, biz de geçmişte bunu yaptık. İran'ı izlediği yolu değiştirmeye ikna etmek amacıyla atabilecekleri her türlü adımı tabii ki memnuniyetle karşılamaya devam ederiz. Biz, İran'ın yol değiştireceğinden şüpheliyiz."
Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva'nın Tahran'a yapacağı ziyaretin sonuçlarını görmeyi beklediklerini ifade eden Crowley, bu noktada İran'ın niyetinin ne olduğunu anlayacaklarını kaydetti.
Crowley, uranyum takası konusundaki olası bir anlaşmada ABD'nin ne kadar esnek olabileceği ve Clinton'ın Davutoğlu'na ABD'nin bu konudaki herhangi bir "kırmızı çizgisini" dile getirip getirmediği şeklindeki soru üzerine de, İran'ın UAEK'ye resmi yanıt bile vermediğini yineleyerek, "Clinton, Davutoğlu'na konunun İran'ın kamuoyu önündeki açıklamalarıyla ilgisi olmadığını vurguladı. İran bu konuda diyalog içinde olmak, teklifin temel maksadını karşılayan alternatifler sunmak istiyorsa o zaman telefonu eline alıp, UAEK'yi arayabilir, ancak bunu yapmadılar" diye konuştu.