T24 - Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yürüten Bülent Serim, “Anayasa’nın, Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkilerini düzenleyen 148. maddesinin birinci fıkrasında, ‘Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler’ hükmü yer alıyor. Aynı maddenin ikinci fıkrasının sonunda ise, ‘Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren 10 gün geçtikten sonra şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def’i yoluyla da ileri sürülemez’ hükmü bulunuyor. Bu hükümler, anayasa değişikliğine ilişkin yasa hakkında iptal davasının 10 gün içinde açılmasını öngörüyor. Çünkü bu davaların şekle dayalı iptal davaları olmaları gerekiyor. Bu durumda referandumun beklenmesine bu hükümler olanak tanımıyor. Burada anayasa koyucunun amacının referandumu beklemek olmadığı anlaşılıyor” dedi.
Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yürüten Bülent Serim'le Anayasa değişikliği tartışmaları içinde iptal davasının referandumdan önce mi, sonra mı açılabileceği konusunu konuştu. Bila'nın "İptal davası referandumdan önce açılabilir" başlığıyla (3 Nisan 2010) yayımlanan yazısı şöyle:
Anayasa değişikliği tartışmaları içinde iptal davasının referandumdan önce mi, sonra mı açılabileceği konusu da yer aldı. Hukukçular, bu konuda farklı görüşler öne sürdüler. Bazıları davanın referandumdan önce, bazıları ise sonra açılabileceğini savundular.
10 günlük süre
Konuyu, Anayasa Mahkemesi’nin eski Genel Sekreteri ve YÖK eski üyesi olan ve 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in döneminde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yürüten Bülent Serim’le konuştum.
Serim, şu yorumu yaptı:
“Anayasa’nın, Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkilerini düzenleyen 148. maddesinin birinci fıkrasında, ‘Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler’ hükmü yer alıyor. Aynı maddenin ikinci fıkrasının sonunda ise, ‘Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren 10 gün geçtikten sonra şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def’i yoluyla da ileri sürülemez’ hükmü bulunuyor. Bu hükümler, anayasa değişikliğine ilişkin yasa hakkında iptal davasının 10 gün içinde açılmasını öngörüyor. Çünkü bu davaların şekle dayalı iptal davaları olmaları gerekiyor. Bu durumda referandumun beklenmesine bu hükümler olanak tanımıyor. Burada anayasa koyucunun amacının referandumu beklemek olmadığı anlaşılıyor.”
Örneği var
Serim, anayasa değişikliği yasasına karşı iptal davasının referandumdan önce açıldığına ilişkin örneğin de mevcut olduğunu anımsatarak şöyle devam etti:
“2007’de Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesini de öngören anayasa değişikliğine karşı Anayasa Mahkemesi’ne dava referandumdan önce açıldı. Yasanın şekil kurallarına uymadığı için iptal edilmesini talep eden bu dava Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edildi. İptal istemi reddedildi. Ancak, bu örnek davanın referandumdan önce açılacağının kesin kanıtı oldu. Zaten, Anayasa 10 gün süre tanımış. 10 gün içinde referandum olmayacağına göre, referandumun beklenmesi söz konusu değil.”
‘Teklif edilemez’ şekil şartı
Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişikliklerini sadece şekil yönünden inceleyip denetleyebileceği hükmü de önemli tartışmalara neden olmuştu. Türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasını öngören anayasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi sürecinde, yetki tartışması yaşanmıştı.
Anayasa Mahkemesi’nin bu değişikliği 148. maddenin 3. fıkrası hükmü uyarınca sadece, teklif ve oylama çoğunluğu ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartıyla sınırlı olarak denetleyebileceği öne sürülmüştü. Buna karşın Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliğinin Anayasa’nın değiştirilmesi teklif edilemez maddelerini dolaylı olarak etkisiz kıldığı ve böylece “teklif edilemez” şartını ihlal ettiği sonucuna varmıştı. “Teklif edilemez” hükmünün şekil şartı olduğundan hareketle iptal kararı almıştı.
CHP’nin aynı mantıkla dava açacağı anlaşılıyor. Anayasa değişikliklerinin değiştirilmesi teklif edilemez maddeler içinde yer alan “hukuk devleti” ilkesine aykırılığını öne sürerek iptal davası açması söz konusu.
Bu süreçte aynı tartışmayı yeniden yaşayacağımız anlaşılıyor.