Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “Kimsin sen de ültimatom çekiyorsun” dediği Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) Direktörü David Dadge, “Başbakan’ın IPI hakkında yaptığı yorumlar kendini bağlar. IPI’ın temel görevi, bu tür konular hakkında konuşmaya devam etmek. Bu olayda da söz konusu olan hükümetin editoryal bağımsızlığa müdahalesi” dedi.
Dadge, IPI’ın Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nin 19. maddesinde belirtildiği gibi ifade ve basın özgürlüğünü desteklediğine dikkat çekerek şöyle konuştu:
‘Zararlı yorumlar’“Bu prensip de hükümetle medya arasında her iki tarafın da son derece bağımsız hareket ettiği bir ilişkiye işaret eder. Hükümet başkanları tarafından yapılan bu tür yorumlar editoryal bağımsızlığı çiğneyebilir.
Başbakan’ın yorumları da medya organizasyonunun editoryal bağımsızlığına zarar verebilecek yorumlardı.
Medya kuruluşları, haberleri istedikleri şekilde verebilmekte özgür olmalılar. Hükümet başkanlarının yaptıkları yorumlar veya verdikleri ültimatomlar medyanın haberciliğine ve düşünce şekline etki ediyor. Demokratik bir ülkede bu kabul edilemez.”
AA nihayet 'Fener'i gördü‘
Dikkatli olmalı’ Bir hükümet başkanının medya hakkında söyledikleri üzerine çok dikkatli düşünmesi gerektiğini ifade eden Dadge, şöyle devam etti:
“Eğer söyledikleriniz üzerinde yeterince düşünmezseniz, o zaman sözleriniz basın üzerinde etkili olmaya çalıştığınız şeklinde algılanabilir. Bunun da sadece medya atmosferine ve gazetecilerin çalışma şekillerine değil, Türkiye’nin dış dünyadan algılanma şekline de etkisi olur. Hükümetin bir şikayeti varsa prosedüre uygun davranması gerekir. Bu ‘haberi değiştirin’ ya da ‘bu haber hakkında konuşmayın’ demekle olmuyor.
‘Öfkeli dile gerek yok’
Bugün birçok medya kuruluşunun kendi ombudsmanları ya da gazetecilerin basın konseyleri var. Hükümetlerin de şikayetlerini bu kanallardan duyurmaları gerek.
Hükümetin kendi basın departmanının da medyada çıkan bir haber hakkında yorum yapma kabiliyeti var. Medyaya karşı çıkmak için öfkeli bir dille konuşmaya hiç gerek yok.
Gerilimleri ateşleyen bir dil kullanmak hem tartışmaların daha da büyük bir anlaşmazlığa girmesine yol açıyor hem de Türkiye’deki medya atmosferine zarar veriyor.”
Dadge, Erdoğan’ın “Sen kimsin” sözlerini de “yanlış” bulduğunu ifade ederek, “Bizim dünya çapında gazete, televizyon ve haber ajansı çalışanlarını barındıran son derece saygıdeğer üyelerimiz var. IPI 1950 yılından beri var olan bir kuruluş ve editoryal bağımsızlığın temel prensiplerine ilişkin söz söyleme konusunda son derece büyük bir tesirimiz var” dedi.
IPI: Erdoğan’ın yaklaşımı basın özgürlüğüne tehdit
Uluslararası Basın Enstitüsü’nden (IPI), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yalanlama ve kınama geldi. Toplantılarına bir kez katıldığını söyleyen Erdoğan’ın iki toplantılarına katıldığını belirten enstitü, ayrıca Erdoğan’ı sert açıklamaları nedeniyle kınadı.
IPI Türkiye Komitesi tarafından yapılan yazılı açıklamada enstitünün, günümüzde 120 ülkeye yayılan çok geniş bir temsile sahip olduğu vurgulandı. Açıklamada, Erdoğan’ın 28 Kasım 2004’te İstanbul’daki IPI Yönetim Kurulu yemeğine ve IPI Dünya Kongresi’ne katıldığı belirtilerek şöyle denildi:
“IPI herkese açıktır. Nitekim zaman içinde Türkiye’nin önde gelen birçok yayın kuruluşuna bağlı editör, yazar ve gazeteci de IPI’ın üyesi olmuştur. Başbakan Erdoğan’ın iddia ettiği gibi şirket değil, meslek bilinciyle hareket eden, özgür basın olmadan daha iyi bir dünya kurulamayacağına inanan bir örgüttür.
Gazetecilere yandaş olan ve olmayan bakışı Başbakan Tayyip Erdoğan’a ait bir yaklaşımdır, bunu Türkiye’de basın özgürlüğüne karşı ciddi bir tehdit olarak gördüğü-müzü belirtiyor ve Başbakan Erdoğan’ı basın özgürlüğüne, basın meslek örgütlerine saygılı olmaya çağırıyoruz.” (Milliyet)