T24 - Bu yıl 1992 doğumlular 18 yaşını doldurdu ve şu ya da bu şekilde, tüm yaşamları boyunca internet yanıbaşlarındaydı.
Doğum ilanından bebeklik fotoğraflarına, sosyal paylaşım sitelerinden bloglara, artık bir insanın tüm yaşamını internet üzerinde izlemek mümkün.
Birçokları, dünyaya kendilerini ne derecede göstermeleri gerektiğini yeniden gözden geçiriyor.
Bunlardan biri de Daniel Sieberg.
Televizyon muhabiri olan Sieberg, sosyal paylaşım sitelerinin hayatına egemen olmaya başladığının farkına vararak "internetten atlamaya" karar vermiş, yani sosyal paylaşım siteleriyle ilişkisini kesmiş.
Sieberg, Huffington Post'ta yayımlanan "Bağlantıyı Kesme Bildirgesi"nde "Ben ve egom, tam anlamıyla internettki sitelerce yutulmuş gibiydik. Bunun sonucunda da ilişkilerim zarar gördü. Tanıdığım ve sevdiğim insanlarla yaşadığım anlamlı ilişkiler yerine, tanımadığım insanlarla, pasif ilişkiler kuruyordum. Birinin duvarındaki yazı ve birini dürtmek beni daha çok ilgilendirir olmuştu." diyor.
Özel hayattan da öte
Bazı kimselerin, kontrolü, sanal hayata kaptırdıklarını düşünür hale gelmeleri fikrinden yola çıkan Gordan Savicic, insanların sosyal paylaşım sitelerinden kopmaları için yeni bir hizmet sunmaya başlamış.
Merkezi Hollanda'da olan Web 2.0 Suicide Machine (web intihar makinesi) kullanıcının internet hesaplarına giriyor ve her bir arkadaşınızı, her bir ileti ya da mesajınızı elden geçirip sanal ortamda bıraktığınız tüm izleri tümden siliyor.
Savicic'in sunduğu hizmet, büyük rağbet görmüş. Şimdiye kadar 90 bin talep gelmiş ve hizmetten yararlanmak için bekleme süresi bir ay.
Gordan Savicic, "İnsanların egolarını aşırı düzeyde sergilediklerini düşünüyorduk. Bir tür avatar kişilik gibiydi yarattıkları. Tekrar gerçek insan olabilmek için sanal ortamdaki o kişiliklerini öldürme isteğini dile getirmeye başlamıştı bazı kimseler." diyor.
Dolayısıyla, sorun, özel hayata ait ayrıntıların dış dünyadan korunmasının da ötesine geçiyor.
Savicic'e göre, ekrandaki profillerimizi yenilemek ve sanal dost çevrelerimizi genişletmek için internette giderek daha fazla zaman harcadıkça, gerçek dostlarımızla gerçek iletişim kurma zamanımız azalıyor.
"İnsanlar bilgisayar önünde çok fazla zaman harcadıklarını anladıklarından sanal ortamda yayımladıkları profillerden kurtulma ihtiyacı duymaya başladılar. Temel olarak eski yaşamlarına dönmek istiyorlar." diyor Gordan Savicic.
Riskler ve sınırlar
Ancak Oregonlu psikiyatr Dr.Jerald Block'a bakılırsa, internetteki sosyal paylaşım sitelerinden tamamen kopmanın bazı tehlikeleri de var.
Haftada 30-40 saat gibi yoğun olarak internet kullanan hastaları tedavi eden Dr. Block, "Eğer internette çok zaman geçiren bir kişiyseniz, bundan kopmak hayatınızdaki önemli bir ilişkiye son vermek anlamına gelecektir. Bu 30-40 saati gerçek hayatla doldurmak zorunda kalacaksınız." diyor.
Psikiyatr Dr.Jerald Block, bazı insanların bundan büyük bir memnunluk duyduklarını, bazı insanlarınsa internetten kopuk yaşayamadıklarını gördüklerini kaydediyor.
23 Yaşındaki Giorgio Pagoria ise, sosyal paylaşım sitelerine katılmayı aklından bile geçirmediğini söylüyor. Facebook'ta profili olmamasından büyük gurur duyan Pagoria, bu tür sitelerin büyük bir bağımlılık yarattığını anlatıyor.
Ama yine de, halen Hollanda'da eğitim gören bir 'Erasmus öğrencisi' olduğu için, sosyal hayatıyla ilgili faaliyetler için, en azından oda arkadaşının Facebook sayfasından yararlandığını itiraf ediyor.
Bazı kişiler de, yaşamlarının, profillerindeki statü değişimleri ya da sürekli yayımladıkları 140 harflik yaşantı özetleri yüzünden değiştiğini düşünüyor.
Uzmanlarsa, açıkça sergilenen ve küreselleşen yaşamlarımızda dengeli bir yaklaşım tutturulmasının önemini vurguluyorlar.