İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube’sinin Karaköy’deki yönetim binasında bir basın toplantısı düzenleyen İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, Marmara depreminin er veya geç yaşanacağını söyleyerek, “İstanbul depreminin 7 ve üzeri büyüklükte olacağını, İstanbul’da en az 50 bin binanın, birim konut demiyorum. 50 bin binanın önemli ölçüde hasar göreceğini, depremin büyüklüğüne ve ivmesine bağlı olarak, gece veya gündüz olmasına bağlı olarak, yönüne bağlı olarak da, 50 binle 150 bin arasında ölüm ortaya çıkaracağını, bugüne kadar yapılan çalışmalar ortaya koyuyor” diye konuştu.
“Depremle yüzleşilmedi”
Sorunun depremde olmadığını, sorunun yöneticilerde ve deprem güvenlikli yapı stokunun yaratılmamış olmasında olduğunu söyleyen Gökçe, “Biz halen yapı stokunu bir kenara bırakmışız, halen depremin kendisiyle uğraşıyoruz. Depremin ne zaman olacağını? Hangi saatte olacağını ? Büyüklüğünün ne olacağını öğrenmeye çalışıyoruz. 17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli Doğu Marmara depreminin üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen, ne yazık ki mekan ve çevre güvenliği olan bir yapılaşma düzeni ülkemizde halen oluşturulamadı. Aradan geçen 17 yılda, çok şey söylendi. Çok şeyler yazıldı. Fakat uygulamada deprem gerçeğiyle yüzleşilemedi. Hatta deprem gerçeği kimi zaman unutuldu veya bilinçli olarak unutturuldu. Kimi zaman da deprem kullanılarak, akıl ve bilim dışı işler yapıldı” şeklinde konuştu.
“En az 50.000 ölü”
İstanbul’da dolgu alanları ve dere yataklarının imara açıldığını, yerli yersiz yerlere alışveriş merkezleri ve gökdelenler yapıldığını söyleyen Gökçe sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mühendislik bilgisi dikkate alınarak üretilen yapılar, depremlerde bir afet yaratmazlar. Ülkemizde bulunan yapı stokumuzun büyük bir kısmı, 6 ve 6.5 büyüklüğünde bir depremde önemli ölçüde hasar görmektedir. Biliyoruz ki biz 17 Ağustos’ta yaşamış olduğumuz deprem, yapılarımızın yüzde 6’sının yerle bir olmasına, yüzde 7’sinin ağır hasar görmesine, yüzde 12’sinin de orta hasar görerek, oturulamaz duruma geldiğini gördük. Bunun anlamı şudur; yapılarımızın yüzde 25’i, yaşanacak bir depremde devre dışı kalacaktır. Yani oturulamaz bir duruma gelecektir. İstanbul ve çevremizdeki illerde de yaşanacak olan bir depremde yapılarımızın en az yüzde 25’i devre dışı kalacak, en az 2 milyon insan evsiz kalacak. Bu insanların toplanacakları boş alanlara ihtiyaç var. Çadır kurulacak boş olanlara ihtiyaç var. İstanbul’da en az 50 bin binanın, birim konut demiyorum. 50 bin binanın önemli ölçüde hasar göreceğini, depremin büyüklüğüne ve ivmesine bağlı olarak, gece veya gündüz olmasına bağlı olarak, yönüne bağlı olarak da, 50 binle 150 bin arasında ölüm ortaya çıkaracağını, bugüne kadar yapılan çalışmalar ortaya koyuyor.”
“Yapı stokuyla ilgilenilmedi”
İstanbul’da var olan yapıların bugüne kadar güçlendirilmediğini öne süren İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, “99 depreminden sonra demiştik ki, deprem güvenliği olmayan bu yapıların, kısa bir sürede deprem güvenlikli bir hale getirilmesini istemek haksızlıktır’. Ne yapılması gerek? 20-25 yıllık bir plan yapmak gerekir. ‘İstanbul’un bütün alt yapısının yenilenmesi için de bir şans olabilir’ demiştik. ‘İstanbul’daki yapıları 20-25 yıl içerisinde yenilemek mümkündür’ demiştik. ‘Ama bunun için bir planlamaya ihtiyaç var’ demiştik. 1 yıl, 3 yıl bunu planlarsın, kalan sürede de bunu yaparsın. Ama ne yazık ki varolan yapı stokuyla ilgilenilmedi. Yeni bir İstanbul yaratma adına ormanlarımız ve su havzalarımızda imara açılıp kullanıldı” dedi.
“Toplanma için askeri alanlar ve mezarlıklar kaldı”
İstanbul’un 540.000 hektar alana sahip olduğunu söyleyen Gökçe, “Bunun 56 bin hektarlık kısmını askeri alanlar oluşturuyor. 2000 sonrası dönemde, kent merkezinde bulunan kamu mülkiyetindeki tüm alanlar, plan tadilleriyle yapılaştı. Yerlerine AVM ve gökdelenler yapıldı. 15 Temmuz darbe girişimine kadar askeri alanların dönüştürülmesiyle ilgili görüşlerin olduğunu zaten biliyoruz. Birçok askeri alan dönüştürüldü, yapılaşmaya açıldı. Bu askeri alanların boşaltılmasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Çünkü İstanbul’un artık hava alma kanalları askeri alanlar ve mezarlıklar olarak kaldı” ifadesini kullandı.