Gündem

İmren Aykut: Kadınlar hayatlarını kaybediyordu, Diyanet 'olur' dedi yaptık

12 Eylül döneminde bakanlık yapan İmren Aykut, kürtajı onaylayan yasanın gerekçesini anlattı

01 Haziran 2012 13:08

Bugünkü kürtaj yasasının kabul edildiği 1983’te Milli Güvenlik Konseyi Danışma Meclisi’nde bulunan ilk kadın bakan İmren Aykut, “Büyük ıstırap çeken kadınlar vardı ve hayatlarını kaybediyordu. Diyanet’in görüşünü almadan yapmadık bu işi. Eğer onlar hayır olmaz deseydi zaten yapmazdık” dedi.

Radikal gazetesinden Ayça Örer'in "12 Eylül yasası hayat kurtarmıştı!" başlığıyla yayımlanan (1 Haziran 2012) İmren Aykut söyleşisi şöyle:


"12 Eylül yasası hayat kurtarmıştı!"


1983’te yasanın geçtiği dönemi nasıl hatırlıyorsunuz?

Kadınlar merdivenaltlarında yapılan kürtajlarla feci yöntemler kullanarak gebeliği sonlandırmaya çalışıyorlardı. Buna göz göre göre nasıl razı olurduk? O çocuğu bu kadın doğurmak istemiyor, ötesi yoktu. O kadar yürek parçalayıcı örnekler vardı ki. Kuşun tüyünü sokup mikrop kapan, sakat kalanlar. Bazen çocuk içeride kalıyor, sakat doğuyordu. Buna insan nasıl dayansın? Bunun dini yanı hiçbir şekilde göz ardı edilmedi, bu çok uzun bir çalışmanın ürünüydü. Diyanet’in görüşünü almadan yapmadık bu işi. Eğer onlar hayır olmaz deseydi zaten yapmazdık.


1983’te kabul edilen yasayı bugün nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kürtaj yasasının 1983’te onaylanan haliyle makul bir süre olduğunu düşünüyorum. Kürtajın bazı hallerde annenin ve çocuğun sağlık durumu söz konusuysa serbest olması gerektiğini düşünüyorum. Tecavüz vs. gibi olaylarda yine öyle.

Keşke kürtaj mecburiyetiyle karşı karşıya kalınmasa. Çünkü ciddi bir ameliyat ve tehlikeli bir olay. Ancak ne var ki, bazı haller kadını kürtaja mecbur bırakıyor. Bir sağlık açısından kadının hayatının tehlikeye düşmesi, ikincisi bir tecavüz sonucu hamilelik, üçüncüsü çocuğun kesinlikle anormal olacağının tespiti. Bu gibi hallerde 10 haftalık süre içinde kürtaj serbest olmalı. Ama tekrar ediyorum, kürtaj kadının hayatını tehlikeye atan kritik bir operasyondur. Böyle bir yola girilmemesi gerekir, çünkü insanlar artık nasıl hamile kalınmayacağını biliyor. Bakanlığın hizmetleri var.


‘O yasayla pek çok kadının hayatı kurtuldu’


Kürtaj yasasının kabulüyle ne değişmişti?

Çok sayıda kadın ölüyordu ve muayenehanelerde gizli kürtaj yapılıyordu. Hiçbir yasa sebepsiz çıkarılmaz. Burada birçok kadının hayatını kaybettiğini görünce bu yasa yapıldı. Ben hâlâ o dönemdeki kanaatimizin doğru olduğunu düşünüyorum. Kadınlar elbette çok mahrem bir mesele olduğu için gelip bize tam olarak ne yaşadıklarını söyleyemediler ama gördük ki pek çok kadının hayatı kurtuldu. Bunu bize istatistikler söylüyor.


‘Şu an Meclis’teki kadın vekiller neden sessiz?’

 

Bu dönemdeki kadın milletvekillerinin yasayla ilgili tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Onların da aynı fikri paylaştığını ama bunu söyleyemiyor olduklarını düşünüyorum. O dönem bütün kadınlar bu yasayı desteklemişti. Bu yasaya karşı çıkan yoktu. İtiraz eden kadın da yoktu. Şu an Meclis’te olan milletvekillerinin hiçbirisi bir kadının hayatının göz göre göre yok olmasına razı olmazlar. Neden çekingen olduklarını anlamıyorum. Kadın hayatı tehlikededir diyecekler.


Sizin döneminize göre şu anda Meclis’te olan kadın milletvekili sayısı hayli yüksek… Buna rağmen suskunluğu neye bağlıyorsunuz?

Sayısal olarak ilerleme oldu. Şu anda 78 kadın milletvekili var, bu yüksek rakam Cumhuriyet tarihinde ilk. Yüzde 4, yüzde 5’i uzun yıllar geçememiştir. Benim olduğum dönemlerde de Meclis’teki kadın sayısı 6-12 arasındaydı.

Rakamların artması umut verici ve güzel, burada AKP’nin hakkını teslim etmek lazım ama bu sayı etkin olmayabilir. Kadın milletvekillerinin çoğun parlamento tecrübesi olmayan kadınlar. Parlamento tecrübesiyle daha etkin olabilirler.


Şimdi hazırlanan taslağı inceleme fırsatınız oldu mu?

Daha çıkmadığı için bir şey diyemiyorum. Yasa çıksın, belki çok da kötü çıkmayacak. Kadın örgütlerinin bu konudaki duyarlılığı çok iyi ve demokrasiye önemli bir katkı. Kadın hakları bakımından da önemli. Çok onayladığım bir gayret. 4 hafta şekliyle geçeceğini zannetmiyorum. Biz o zaman bu konuyu 10 hafta olarak belirlerken bütün kadın kuruluşlarıyla görüşmüştük, tıp çevreleriyle görüşmüştük. Onların verdiği limit 10 haftaydı. Zaten 4 haftada birtakım şeylerin anlaşılması çok güç, doktorlar da 10 hafta bu yüzden diyorlar. Hatta 12 haftaydı, biz onu 10 haftayla sınırladık.

Şimdi bu konunun konuşulmasına neden ihtiyaç duyulduğunu anlamış değilim. İstatistikler kürtajın çok arttığını mı gösteriyor?


Akdağ: Kürtaj bir 12 Eylül yasasıdır

 

Sağlık Bakanı Recep Akdağ “Kürtaj bu ülkede 12 Eylül ihtilalinin ardından, oldubittiye getirilerek serbest bırakılmıştır. Toplumun haberi olmadan, tartışılmadan alınan bir karardır ve sağlıklı değildir. Kürtaj konusunun tartışılması sağlıklı ancak suçlayarak yapmak doğru değil. Dediğim gibi kürtaj serbestisi 12 Eylül yasasıdır. Konunun dünyada tartışıldığını biliyoruz ve biz de böyle yaparak demokratik bir ülkeye yakışır şekilde karar vereceğiz” dedi.


Akdağ ‘Gerekirse devlet bakar...’ sözünü açıkladı


Kürtaj tartışmalarıyla ilgili soruları yanıtlarken ‘tecavüz sonrası doğan bebeklere gerekirse devletin bakacağını’ söyleyen Sağlık Bakanı Recep Akdağ , kamuoyunda büyük tartışma yaratan sözlerine açıklık getirdi.

Kürtaj konusunda henüz alınmış bir karar olmadığını, varsayımlar üzerinden konuşulduğunu hatırlatan Akdağ, “‘Bana soruluyor. Bazı özel durumlarda hamilelik olabilir. Ne yapacaksınız?’ Benim cevabım da şudur: Eğer annenin hayatı ya da sağlığıyla ilgili durumlar dışında (kürtaja) geniş bir kısıtlama getirilecekse, dikkat edin cümle eğer diye başlıyor, getirilecekse diye bitiyor, elbette o çocuğu sahipsiz bırakamayız, ‘O çocuğa devlet bakar’ diyorum” dedi. Akdağ 4 hafta tartışmalarıyla ilgili olarak ise “Bu bizim ortaya attığımız bir şey değil, kim çıkardı bilmiyorum ama tartışılmasında yarar var... Benim fikrim, bilimsel kurulun çalışması sonucunda şekillenecektir” dedi.


‘Haziran'da tamam’


Akdağ, sadece doktorlardan oluşmayan, meselenin farklı yönlerini de değerlendirecek bilimsel heyetle başlattıkları çalışmaların 2-3 hafta süreceğini, haziranda da çalışmayı Bakanlar Kurulu’na sunacağını söyledi.
 

Devlet kaç çocuğa bakıyor?

 

İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, yazılı soru önergesiyle Türkiye’de bakıma muhtaç olan çocukların sayısını ve bakanlığa bağlı kurumlarda ne kadar çocuk ve gence bakıldığını sordu. Bakanlığın yanıtında bakıma muhtaç çocuk sayısı yanıtsız kalırken şu bilgiler verildi:
 
Bakanlığa bağlı kuruluşlarda kalan çocuk sayısı 13 bin 138
Ailesinin yanında devlet desteğiyle bakılıp korunan çocuk sayısı 36 bin 597
Koruyucu aile yanında kalan çocuk sayısı 1294


Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ: Bana göre kürtaj cinayet


Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, kendisinin kürtajın 10 haftadan öncesine de 10 haftadan sonrasına da karşı olduğunu belirterek, “Bana göre kürtaj bir cinayettir” dedi. Dünyada kürtajın suç olmadığı ülkenin neredeyse bulunmadığını söyleyen Bozdağ, “Bazı ülkelerde tamamen yasak, bazı ülkelerde 10-12 -16 haftadan sonra yasak. AB’nin neredeyse tamamında 12 hafta kürtajın sınırı” diyen Bozdağ hükümetin de 10 haftayı tartışmaya açtığını söyledi.


Prof. Dr. Atasoy: Tecavüz gebeliği önlenebilir


Adli Bilimler Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, kimsenin tecavüz sonucu doğurmaya zorlanamayacağını vurgulayarak “Birçok ülke, mağdurun başvurduğu sağlık biriminde önce gebelik testi yaparak, zaten gebe olup olmadığını saptıyor. Ardından gebe kalma riskini hesaplıyor. Eğer varsa ‘acil doğum kontrol’ ilaçlarıyla gebelik engelleniyor. İşte sosyal devlet budur” dedi.


Diyanet kürtaj için çalışmaya başladı


Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de sezaryenle doğum ve kürtaj hakkında Din İşleri Yüksek Kurulu’nun görevlendirildiğini, yakında geniş açıklama yapılarak halkın aydınlatılacağını söyledi.