Gündem

İmamoğlu'ndan Büyükçekmece tepkisi: Beyan ettikleri gibi bir nüfus hareketi yok; yalan

"Erdoğan ve Yıldırım'ı yanlış bilgilendirmeyle rencide etmeye hakları yok"

11 Nisan 2019 14:57

CHP'nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu, açıklamalarda bulunuyor. AKP'nin 'organize usulsüzlük' yapıldığını iddia etmesi sonrasında polislerin kapı kapı gezdiği Büyükçekmece'de yaşananlara tepki gösteren İmamoğlu, "Hukuken böyle bir hakları yok. Böyle beyan ettikleri gibi bir nüfus hareketi yok. Altını çizerek söylüyorum, yalan" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile rakibi Binali Yıldırım'ın yanlış bilgilerle yanıltıldığını söyleyen İmamoğlu, "Seçimden aldıkları başarısızlıktan ötürü kurumlarını ve o kurumun başında olan insanları bu şekilde rencide, mağdur etmeye hakları yok. Yazıktır, günahtır. Bir başka şey dünyaya bizleri rezil ediyorlar" diye konuştu.

İmamoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

Mevlüt Uysal'a: Kendi ilçesi Başakşehir'e baksın

"(Büyükçekmece) Genel anlamda uygulanmış net bir şey var. Seçim kanununun 130. maddesine göre daha önce Iğdır örneği var. Aslında bu basınla da paylaşıldı. Serim sürecinin takvimleri var. Yani seçmen listesinin asılması, itirazlar ve bütün bu hususlarla ilgili süreçler çok net. Seçimden sonra geriye dönük işlem yapılmaması konusunda da net bir karar var. Hiç tereddüt içermeyen net bir karar. Önce işin hukuki tarafının böyle olduğunu bilmek lazım. İkinci kısmı, elbette ki manevi olarak, vicdani olarak insan doğruluğunu sorgular, üzülerek ve biraz utanarak şunu söylüyorum. Bir belediye başkanının yaptığı açıklamaları çok talihsizlik olarak görüyorum. Bu görev, yıllardır yapan birisi toplumu yanıltma adına adına verileri yanlış kullanarak yapmış olduğu beyanları üzülerek, utanarak görevim adına dinledim. çünkü o kadar net veriler var ki. Haziran seçimleri ile 31 Mart seçimleri arasındaki seçmen farkı 2 bin 300 civarında. Çok net. Açın seçmen sayısına bakın, çıkartın. Efendim 11 bin küsür. Ya İstanbul seçmen hareketliliği olan bir şehir. Kendi ilçesi Başakşehir'e baksın. Ya da Çekmeköy'e baksın, Sancaktepe'ye baksın. Hele hele nüfus hareketliliğinin yeni konutların oldu bölgelerde daha yoğun olduğunu hepimiz de biliriz. Yani, işte şu kadar kişi göçertmiştir, şu kadar kişi de gelmiştir. Arasındaki fark oradaki nüfusun azalması ya da artışıdır. Dolayısıyla bir kere bu tarafıyla da Büyükçekmece nüfus hareketliliği açısından İstanbul'un makul yerlerinden biri. Birincisi hukuken geriye dönüp hesap sorma böyle bir süreci hakkına sahip değil, iki mevcutta söylediği gibi sayısal hareketlilik yok. Dolayısıyla insanları aldatmayalım.

"Ne kadar yakın çevresi varsa ocak ayının başında oraya nakletmiş"

Daha acı bir şey, ne kadar yakın çevresi varsa ocak ayının başında oraya nakletmiş. Bunlar belli, nakledilmiş. Nakledilmiş mi, peşinden severek mi gelmiş bilmem ama.Birbirini çok seven insanlar aynı adrese 11-12 kişi seçmen nakli yaptırıyorsa üzücü. Ben burada isim vermeyeceğim, belli zaten. O tarihlerde kaç yüz kişinin Başakşehir'den nakledildiği de belli. Belki o dönemde ilçe seçim sıkıntı görmemiş ki itiraz etmemiş. Ha Ak Parti'nin de itirazları var.

"Hukuken böyle bir hakları yok"

"Kaybettiğiniz bir seçim üzerinden uydurma beyanlar üzerinden süreci manipüle etme, insanların şüphe duymalarını sağlamak, daha kötüsü ne biliyor musunuz? Büyükçekmece sokaklarında polisimizi de meşgul ederek, emniyeti de kendi sorumluluklarından geri çekerek, adres adres dolaşıp... Benim akrabalarım var, beni arayıp ‘Ne kadar ayıp bir şey' diyorlar. Bir, hukuken böyle bir hakları yok. İki, böyle beyan ettikleri gibi bir nüfus hareketi yok. Altını çizerek söylüyorum, yalan. Bırakın yanlış, yalan. Üç, insanları rencide edecek şekilde bir süreç yaşatıyorlar. Bunun sonucunda Büyükçekmece'nin durumunu şaibeli hale getirip buradan bir yol açma çalışması var.

"Erdoğan ve Yıldırım'ı yanlış bilgilendirmeyle rencide etmeye hakları yok"

Çok değerli hocamız Kaboğlu'nun bir açıklaması; 1999 yılında böyle bir benzer demiyim başka usulerle başka unsurlarla başvuruda bulunulduğunda YSK şöyle bir karar veriyor; ilçe seçim birleştirme tutanağı düzenlendikten 7 gün geçtiği için itiraz geçersizdir diyor. Elimizdeki tüm verilerle, bırakın hukuğu vicdani olarak 'acaba var mı?' dedirten hiçbir şey yok. Büyük bir yanlış içine düştüklerini, Ankara'yı Sayın Cumhurbaşkanı'nı yanılttıklarını görüyorum. Sayın Binali Yıldırım'ı çok ama çok yanılttıklarını görüyorum, ilk gece dahil olmak üzere. Seçimden aldıkları başarısızlıktan ötürü kurumlarını ve o kurumun başında olan insanları bu şekilde rencide, mağdur etmeye hakları yok. Yazıktır, günahtır. Bir başka şey dünyaya bizleri rezil ediyorlar.

"Bu en komiğiydi"

"Soy adı kısmı, yani bolca skeç yapılır bununla ilgili, tiyatrolar buna iyi çalışırlar. Konu olarak da baş gündemine İmamoğlu oturdu. İmamoğlu acaba kime oy verdi. Komik. Mesnetsiz olunca süreç ve tamamen doğru olmayan kavramlar işin ucunda olunca ne söyleseler komik gelmeye başladı ama bu en komiğiydi.

"Buradan çıkan sonuçla bunu engelledik. Fırsat tanımadık. Ne mutlu bize. Aynı zamanda yine sayın rakibimiz olan Sayın Binali Yıldırım’ı ve cumhurbaşkanımızı aldattıkları için süreç içerisinde hesap vermeleri gerektiğini düşünüyorum.

"Türkiye topraklarımızda Osmanlı döneminde sandıkla tanıştığı gün birinci meşrutiyettir. Demokrasi gelince aklımıza ne gelebilir. Birinci meşrutiyet 1876’da ilan edilmiştir. Yaklaşık dememin kastı bu. Meşhur 93 harbi çıkınca da, yaklaşık 145 dedim. Burada ne aradığınızı ben bilmem ama demokrasi sandık mücadelesidir. Abdülhamit Han bu toplumun demokrasiyle tanışmasına imkan tanımıştır. Bizim toplumumuzu sandıkla buluşması. Dediğim gibi 1908’de de ikinci süreci başlatan Abdülhamit Han’dır. Hâlâ da o mücadeleyi veriyoruz.

İmamoğlu'ndan medyayı tehdit ettiği iddialarına yanıt

"Benim ruhumda, öfke, kin olmaz. Allah esirgesin. Ailelerinizin itibarlarını kötülemeyin dedim. Hatırlatıyorum size sadece dedim. Ne nefret, ne öfkeyle, hele hele tehdit, hiçbiri benim ruhumda olmaz. Ailelerine, geçmişlerine yanlış yapmamalarını söyledim.

"Yasa, kanun, uygulama o kadar net ki. Halbuki bir başka şey var bahsedilen seçmen listeleriyle ilgili her şey yapılmış, netleşmiş. Başka bir husus var. YSK demiş ki kardeşim hayali, seçmen yoktur, listelerimiz nettir. İlgili bakanlıklar demiş ki sistemimiz pırıl pırıl. Güvence veren devletin tüm unsurları şimdi niye ağlıyor? Sorumlusu kimse hesap versin. Ne tesadüftür ki bahsedilen ilçe seçim kurulu da Sayın Cumhurbaşkanının ailesinin bir ferdi."