İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul'da deprem tehlikesine ilişkin konuştu. İstanbul'un en büyük gündeminin deprem olması gerektiğini söyleyen İmamoğlu, "Başka bir konuyu bu şehirde, bazen gündeme bile getirmek istemiyorum; ama ne yazık ki gündemimizi çalan unsurlar da memleketimizde yok değil. Ama biz ısrarla depremi, kentsel dönüşümü, tapu ve mülkiyet sorununu gündemimizde sıcak tutacağız" dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, imar sorunu yaşayan 14 ilçeden 56 mahallenin temsilcisiyle bir araya geldi. “Bu süreci sizin kadar takip edeceğimden kuşku duymayın” diyen İmamoğlu, “Benim uzun zamandır rüyayla işim olmuyordu, çok az uyuduğumdan. Ama inanın son birkaç aydır, habire deprem rüyası görüyorum. Deprem, beni bu kent adına en fazla tedirgin eden konudur. Başka bir konuyu bu şehirde, bazen gündeme bile getirmek istemiyorum; ama ne yazık ki gündemimizi çalan unsurlar da memleketimizde yok değil. Ama biz ısrarla depremi, kentsel dönüşümü, tapu ve mülkiyet sorununu gündemimizde sıcak tutacağız. Bundan emin olabilirsiniz” dedi.
Deprem Risk Yönetimi Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Dr. Tayfun Kahraman'ın sunumunun ardından konuşan İmamoğlu, mahalle temsilcilerine söz verdi. Temsilcilerden mahallelerinin imar sorunları ilgili görüşlerini ve önerilerini alan İmamoğlu, “İstanbul’un en problemli alanını konuşuyoruz şu anda. Bu alan, ne yazık ki, İstanbulluların hayatını da tehdit eden bir alan. Sadece mülkiyet, sadece plan sorunu olsa, bunu zaman yayabiliriz. Ama bir noktadan sonra, insanların can ve mal güvenliğini ilgilendiren, depremle direkt ilişkili bir alan. Şu bir gerçek: 20 yıl, aslında bir milat. Niye? 1999 depremi, hepimizi yataktan uyandırdı. Bir kendimize geldik. Bu sürecin ne kadar önemli olduğunu hep beraber anladık bir gecede. Değiştiyse; müteahhidin kafası değişti. Değiştiyse; mimarın, mühendisin, plancının zihni değişti. Ama daha da önemlisi, vatandaşın da sürece bakışı değişmeye başladı” dedi.
"Kentsel dönüşüm' dendiğinde midemiz kaldırmayacak duruma geldi"
“Burada siyasal süreç, istediğimiz, hissettiğimiz, düşündüğümüz olgunlukta yürümedi” diyen İmamoğlu, “Ne yazık ki yürümedi. Keşke yürüseydi, ellerimiz patlayacak kadar alkışlasaydık. İstanbul, kentsel dönüşüm konusunda şöyle bir psikolojiye büründü: Birine kentsel dönüşüm, dediğimizde; çok af edersiniz, mide kaldırmayacak duruma gelindi. Bildiğimiz bütün süreçlerin sonunda, bir rehabilitasyon, bir dönem tanımlama ve hızlı hareket etme konusunda kararlı bir yönetimiz. Bunu sağlamak adına hiçbir egomuz, kibrimiz, konuya dair rezervimiz yok. Sizinle görüştüğümüz gibi, bu memleketin her yöneticisiyle, her siyasi partisiyle, her kuruluyla, komisyonuyla konuşuruz” şeklinde konuştu.
Şu ana kadar 27 ilçe belediyesi ziyareti gerçekleştirdiğini belirten İmamoğlu, “5 yıl belediye başkanlığı yaptığım ilçemde, beni 5 yıl boyunca bir kez bile ziyaret etmemişlerdi. Alt yönetimden de gelen olmamıştı. Ama 27 ilçeyi gezdim bu süreçte. İnşallah, 20-25 gün içerisinde 39 ilçeyi tamamlayacağım. Bunu niye anlatıyorum? Herkesle konuşabiliriz. Çünkü, bu işin çok net bir çözümü var: Kesinlikle, ortak masa kurmak. Ortak akılla, konuşarak, uzlaşarak ve de günün sonunda şeffaflıkla bu işleri çözüme kavuşturabilirsiniz. Bunun başka bir metodu yok. Bu iş, hepinizi memnun etmeyebilir. Bu, mümkün de değildir. Desek ki, ‘Şurada 100 arkadaşımız var. 100’ünü de mutlu edeceğiz…’ Bu, insan doğasına aykırı. Ama prensipleriyle, karar alma noktasında, herkesin ortalama taleplerini kanuna, hukuka uygun hale bir çözüm bulabiliriz” ifadelerini kullandı.
"Deprem gündemini sıcak tutacağız"
Türkiye’nin en büyük sorununun ortak akıl masası kurma, uzlaşma ve bir araya gelme konusunda yaşandığını kaydeden İmamoğlu, şunları söyledi:
“Ancak bunu aşmak adına, ciddi çaba içinde olacağız. Yetkimiz dahilindeki her konuda da en etkin şekilde tavır almaya, hız almaya çaba göstereceğiz. Kamusal anlamda birbirimizi mutlu edip, çözüm bulmak zorunluluğumuz var. Kendi ilçemde, 20-30 bin insana tapu dağıtmış bir belediye başkanıyım. Bunun keyfini yaşadım. Tabii ki yetkimizde olan işler için konuşuyorum. Bu manada, çözümü bulmak, bu anlamda yapabileceğimizin en iyisini yapabilmek prensibinden de uzaklaşmadan hareket etmeliyiz. Bu süreci sizin kadar takip edeceğimden kuşku duymayın. Benim uzun zamandır rüyayla işim olmuyordu çok az uyuduğumdan. Ama inanın son birkaç aydır, habire deprem rüyası görüyorum. Veya insanların bu sıkıntılarını görüyorum. Dolayısıyla bu beni bu kent adına en fazla tedirgin eden konudur. Başka bir konuyu bu şehirde, bazen gündeme bile getirmek istemiyorum; ama ne yazık ki gündemimizi çalan unsurlar da memleketimizde yok değil. Ama biz ısrarla depremi, kentsel dönüşümü, tapu ve mülkiyet sorununu gündemimizde sıcak tutacağız. Bundan emin olabilirsiniz.”