Politika

‘İmam Hatipliyim ama bunu kullanmadım’

A&G araştırma şirketinin sahibi Adil Gür en iyi tahmini yaparak seçimlerin asıl galibi oldu.

05 Nisan 2009 03:00

A&G araştırma şirketinin sahibi Adil Gür en iyi tahmini yaparak seçimlerin asıl galibi oldu.

İmam Hatipli olmak yükselen değer isteseydim ‘Selamun aleyküm’ der, iktidardan yararlanmak kapılarını çalardım diyen Gür, seçim sonuçlarına dair başarısını neye bağlıyor?

Seçimden önce AKP’nin yüzde 40 oyun altına düşeceğini söylediğinde ona inanan azdı. Oysa o sonucu noktası virgülüne tam olarak bildi. Adil Gür, eşi aynı zamanda da iş ortağı Naile Gür’le birlikte Vatan gazetesine verdiği röportajda “Son 3-4 aydır eşimle birlikte rahat bir kahvaltı yapamadık, sizle birlikte yapalım istedik” dedi. Bebek Kahve’de sabah güneşinde gerçekleştirdi sohbetini.

İşte Adil Bey ve eşinin hem özel hem de iş yaşamlarıyla ilgili sorulara verdikleri cevaplar:

29 Mart yerel seçim sonuçlarını siz bildiniz. Seçimler aynı zamanda sizi de ön plana çıkardı. Konda’nın sahibi Tarhan Erdem’in yanında yetiştiğiniz, Malatyalı olduğunuzu, hatta İmam Hatip Lisesi mezunu olduğunuzu öğrendik...

‘Türk halkı acıklı hikâyeleri sever’

Acıklı bir hikaye anlatayım size! Biliyorsunuz Türk halkı acıklı hikayeleri sever. 1965 yılında Malatya’da doğdum. Babam öğretmen, annem ev hanımı. Yolu, suyu, elektriği olmayan bir köyde doğdum, babam o dönemde o köyde öğretmenlik yapıyordu. Ben 6 yaşındayken Malatya’ya taşındık. 5 kardeşiz, en büyüğü benim. Memur çocuğuyum.

‘İmam Hatip Lisesi’nde okudum’

Üniversiteye kadar Malatya’da mıydınız?

İmam Hatip Lisesi’nde okudum. Daha sonra İstanbul’a üniversite okumak için geldim. Hukuk Fakültesi’ne girdim. İdealim başarılı bir avukat olmaktı. Sonra düşüncelerim değişti. Okulu 15 yılda bitirdim.

Hep çalıştım ama okul anlamında tembeldim. Ben anket yaparak işe başladım. Üniversitede okurken 1987’de Tarhan Erdem’im Konda’sına anketör olarak girdim. O dönemde daha Malatyalı’ydım.

Tarhan Bey Anadolu çocuğu halimi sevdi

Tam ne demek istiyorsunuz?

Şimdi bakınca ömrümün yarıdan çoğu İstanbul’da geçti. Oysa o zaman daha bir Anadolu kokuyorduk. Tarhan Bey o halimi çok sevdi, sağolsun beni yanına aldı. O dönemde kendisi Doğan Holding’in koordinatörüydü. Sonra Doğan Grubu Konda’yı uyutmaya karar verdi. Beni Yay-Sat’a gönderdiler. 17 gün çalışabildim.

Sizi televizyonda izlediğimde heyecanlı, işkolik biri gibi geldiniz bana... Yanılıyor muyum?

İşkolik biri değilim. Kendine ve yakınlarına zaman ayıramayacak kadar işkolik değilim. Yeri gelince dinlenmeyi, yeri gelince de çok çalışmayı bilen biriyim. Oradan istifa ettim, 3 ay evde oturdum. Daha fazla otursaydım depresyona girerdim. 1995 yılında A&G Araştırma Şirketi’ni kurdum.

‘Kredi kartından maaş ödediğim günleri biliyorum’

Kader çizgisine ve şansa inanırım Nasıl gitti işleriniz?

Başlarda zor gitti. Çaycı, sekreter ayrı, anketörler ayrı gençlik heyecanıyla kadroyu fazla tutmuştum. Ay sonu geldiğinde kredi kartından para çekip maaş ödediğim günleri biliyorum. Bir de şu var; ben insanların hayatında kader çizgisine ve şansa inanırım. Ayın ilk 25 günü zor geçer ay sonu geldiğinde hep bir yerden iş gelir, avans gelirdi. Bunu hep yaşadım. 1994 yılında A&G Araştırma’da Tarhan Bey’le birlikte çalıştık. Tarhan Bey bu işleri çok severek yapan biri. Milletvekili emeklisi olan, yaşı kemale gelmiş birinin bundan sonra para için bu işleri yaptığını sanmıyorum. 1999-2000’de birlikte çalıştık. O dönemde Tarhan Bey siyasete girmişti. 1999’da MHP ve DSP’nin yükseleceğini biz bildik, 2002’de AKP’nin yüzde 34.8 ila birinci parti olacağını yine beraberce bildik.

Biz o dönemleri hep Tarhan Erdem bildi diye hatırlıyoruz...

Adil Gür’ü kimse bilmiyordu. Çünkü A&G Araştırma’da bir personel gibi çalışıyordum. 2004 seçimlerine geldiğimizde Türkiye’nin 5 şehrinde Kanal D ile birlikte erken seçim projesi yaptık. AKP’nin yüzde 20’li farklarla CHP’den belediyeleri kazandığını belirledik. O seçimlerde 2004’te Adil Gür olarak rüştümü ispatladım. Tanınmaya başladım. Tarhan Bey’le o dönemden beri ayrı ayrı araştırma şirketlerinde çalıştık. 2007 seçimlerinden aylar önce sonuçların ne olacağını gördük. Araştırmalara yalan söyletilebilir

AKP de bu seçimlerde çok sayıda araştırma yaptırdı. O araştırmalar sizce neden çok yanıldı?

AKP’nin kendine yakın şirketleri var. CHP ve MHP’de araştırma kültürü yok. Başbakan ve çevresindekiler bu işlere meraklı. Siz neden Başbakan’ın “Ben Ergenekon’un savcısıyım” dediğini sanıyorsunuz?

‘Seçmenin yüzde 70’i devlet içinde çete olduğunu düşünüyor’

Araştırmalara dayanarak mı söyledi?

Araştırmalarda Türkiye’deki seçmenin yüzde 70’i Türkiye’de devlet içinde bir çete olduğunu ve suçlularının çıkarılması gerektiğini düşünüyor. Bu arada suçlu suçsuz herkes tutuklansın da demiyor. Önceki sorunuza geleyim, araştırmalar yalan söylemez, araştırmalara yalan söyletilebilir.

Milletvekilleri Başbakan’ı yanılttı


Siz seçim sonuçlarını değerlendirirken üç konunun altını çiziyorsunuz. Biri ekonomik kriz, ikincisi yanlış adaylar, üçüncüsü de Diyarbakır ve İzmir gibi yerlerin fethedilecek yerler olarak gösterilmesi...

Başbakan’ın yakın çevresinde olan il milletvekilleri başbakanı yanılttı. Çünkü belediye başkanlığı demek rant yeri demek Türkiye’de. İl milletvekilleri kendilerine yakın isimleri istedi. Filanca yerdeki iş ihalesini yakınları alsın isterler. Temayül yoklamalarına ve araştırmalara rağmen milletvekillerinin etkisiyle farklı adaylar gösterdi. Ama bu söz ettiğimiz daha çok Orta ve Doğu Anadolu’da geçerli.

Sahil şeridi iyi aday gösterse de AKP’ye oy vermezdi mi demek istiyorsunuz?

Çünkü kıyı şeridinde adaya değil partiye oy veriyor insanlar. Kentli insanlar ekonomik krizi daha çok hissetti. Ege ve Güney sahillerindeki insanlar daha eğitimli. Yaşam tarzı çok farklı sahillerde. Modern düşünen insanlar kıyı şeridinde, Türkiye’nin ortası ve Doğu’sunda yaşayanlar ise daha muhafazakâr. İnsanlarda algı oluşurken dünya görüşü çok etkili oluyor. “Kriz teğet geçecek dedi hükümet ama teğet geçmedi, geldi ortamızdan geçti” diyor eğitimli insanlar, düşük gelirli insan ise “Kriz geldi takdiri ilahi, dünyada kriz var biz de payımızı alıyoruz, hükümet üzerine düşeni yapıyor” diyor.

Ekonomik paketler oylarını düşürdü


Burada bir inandırıcılık sorunu ortaya çıkmadı mı? Seçmeni küçümsediklerini düşünüyorum.

Çünkü kriz demedikleri noktadan hızla seçim öncesi paket açıklayan noktaya geldiler...
Doğru. Başbakan’ın seçime çeyrek kala peşpeşe paketler açıklaması da inandırıcılıklarını zedeledi.

Oyları düşürdü. Kriz yoksa bu paketler niye açıklandı? Ya bu paketleri açıklamayacaklardı ya da seçimden sonraya bırakacaklardı.

Yolsuzluk iddiları seçmeni ne kadar etkiledi? Bakanların çocuklarının her birinin ticari deha olarak karşımıza çıkmasının etkisi ne oldu?

Yolsuzluklar normal zamanlarda bizim insanımızın umrunda değil.

Ekonomi büyürken, işler iyiyken bizim insanımız, “Adam çalışsın işler yürüsün” der, ama işler tersine dönüp kriz olunca, adam açken, işsizlik artınca bizim insanımıza yolsuzluk batar. Darbeler ve postmodern darbeler dışında hep iktidarları ekonomi belirledi. 2007 seçimlerinde ilk kez biz hiç ekonomi konuşmadan girdik.

367 kararı, 27 Nisan Genelkurmay bildirisi. Bu seçimde de Başbakan’ın medyayı vurması ve Ergenekon’la gidiyorduk. İlk kez muhalefet ve medya Başbakan’ın tuzağına düşmedi. Meydanlarda krizi muhalefet işledi, medya da kriz haberlerini ağırlıklı verdi.

Aş, iş krizine rağmen AKP az oy kaybetti

Türkiye’de yıllardır siyasette alternatif bir isim arayışı var, neden alternatif çıkmıyor?

Yaptığımız araştırmalarda insanlarda son 1 yılda gelecekle ilgili umutlarda olumsuz bir algılama var. Aynı şekilde yoksullukla ilgili de var. Çok ciddi aş, iş krizi var. Buna rağmen AKP az oy kaybetti. Bu kadar oy kaybı bence doğal. İnsanlar iktidardan memnun olduğundan değil, insanlar AKP’yi kötünün iyisi olarak görüyor.

Ama biz toplum olarak hep bir kahraman, kurtarıcı beklemiyor muyuz?

2001 krizi olmasaydı AKP 2002’de iktidar olamazdı. Türkiye’de 28 Şubat süreci yaşandığı için AKP iktidara geldi deniyor. Böyle değil. AKP’ye merkez sağ görünüm verildi. DYP, ANAP ve MHP’den katılımlarla kuruldu. AKP milli görüş çizgisinde olsaydı, başında Tayyip Erdoğan bile olsa yüzde 15’ten fazla oy alamazdı.

Yola çıkış farklı oluyor ama gelinen nokta aynı: Lider partisi...

AKP’nin alternatifi AKP gibi olabilir. Yenilikçi, demokrat, muhafazakâr, yüzünü Batıya dönmüş olmalı. AKP yüzde 8 oy kaybetti ama oylar CHP ve MHP’ye gitmedi. CHP yüzde 23 oldu ama bunda pay Kılıçdaroğlu’nun. Kılıçdaroğlu İstanbul’da MHP’den çok oy aldı.

Numan Kurtulmuş emanetçi gibi görünüyor

Saadet Partisi beklenen çıkışı neden yapamadı?

Numan Kurtulmuş birikimli mütevazı biri. Ben de duruşunu beğeniyorum. Saadet Partisi’yle ilgili algı Necmettin Erbakan ve arkadaşlarının partisi gibi. Ve Numan Bey seçildikten sonra Elif Erbakan ve Fatih Erbakan beyanatlar verdi. Erbakan’ın emanetçisi gibi görünüyor hâlâ. İlk yapılacak kurultayda Numan Kurtulmuş rüştünü ispat eder, Türkiye partisi olma yoluna girerse, AKP’nin alternatifi olur. Tek başına milli görüş ekolünü benimseyen bir parti merkeze oturamaz.

Türkiye’de seçmenini dini faktörler ne kadar etkiliyor?

Türkiye’de dini saiklerle oy veren seçmen yüzde 10-15. Bundan fazla değil. Saadet Partisi büyür yüzde 10 olur, barajı geçer belki ama bu haliyle Türkiye partisi olamaz.

DTP Kürtlerin birinci partisi değil

DTP Kürt seçmenlerin yaşadığı yerlerde önde koşuyor. AKP bu seçimlerde büyük efor sarfetti ama başarılı olamadı. Bu bölgelerde DTP dışındaki partilerin hiç şansı yok mu?

DTP hâlâ Kürtlerin birinci partisi değil. Türkiye’de yüzde 15-20 arası Kürt seçmen var. Annesi babası Kürt olan, Kürt kökenli olan, bu “Türkiye’nin yüzde 20’si ben Kürdüm diyor” demek değil. Hâlâ AKP, Kürtlerin birinci partisi. Güneydoğu sonuçlarına bakarak “AKP kaybetti DTP kazandı” diyenlerin uzun vadede yanılacaklarını düşünüyorum.

AKP’nin önemli bir kaybı Van’dır

Siirt?

Siirt’i de kaybetti ama burada DTP çok ağır iyi bir aday koydu. Van’da kaybedilme nedeni Kürt kimliğinden daha çok AKP’nin başarısız belediye başkanında ısrarlı olması.