T24 - Türkmen, Türkiye'nin önündeki en büyük sorun olarak gördüğü Kürt sorununun zaman içinde evrim geçirdiğini örnekleriyle somutlayarak anlattı: 'Bu problemi halletmeden Türkiye rahat edemez' dedi. Kürtler'in kendi güçlerinin farkına vardığını belirtirken uyardı; 'PKK 20 Eylül'den sonra tekrar faaliyete geçer, saldırılarda bulunursa çok büyüK hata eder...
Akşam gazetesi yazarı Burcu Bulut'un "Terör örgütüyle bir yere varılmaz" başlığıyla yayımlanan (17 Eylül 2010) yazısı şöyle:
Terör örgütüyle bir yere varılmaz
Kürt sorununun çözümü için hemen herkesin üzerinde hemfikir olduğu isimlerden biri de Türkiye'nin akil adamlarından eski Dışişleri Bakanı İlter Türkmen. Dün başkanlık sistemi üzerine görüşlerini yansıttığımız Türkmen'e bu kez de Kürt meselesini enine boyuna sorduk:
- Kürt sorununa çözüm konusunda adınız Öcalan tarafından zikredildiğinde ne düşündünüz?
Valla çok şaşırdım. Çünkü hiçbir ilgim yok, hiçbir ilişkim olmadı.
- Kürt sorunu zaman içinde nereden nereye geldi sizce?
Bir evrim geçirdi tabii. Doğrusunu isterseniz eski durumu yok. Kürtçe konuşmak artık yasak değil, 24 saat yayın yapan Kürtçe televizyon var. Bir de tabii BDP'nin mecliste milletvekilleri var. Oldukça aktif ve sert bir politika güdüyorlar. Doğunun da bir kısmı AK Parti'yi, bir kısmı BDP'yi destekliyor. Bu iyi bir şey ama açılım çok iyi başladığı halde yürütülemedi. Ve adeta ters tepki yarattı.
Politik cesaret gösterilmedi
- Kürt açılımı konusunda hata yapıldı diyorsunuz, nerede yapıldı sizce?
Açılım yaptığınız zaman onu sürdürecek politik cesareti de göstermeniz gerekir. Ama gösteremediler. Bıraktılar, vazgeçtiler. Açılım havada kaldı.
- Neler yapılabilirdi?
Unutmamak lazım ki Kürt meselesinin çözümü geciktikçe daha da komplike oluyor. Bugün bulacağınız bir çözüm, 5 sene sonra bulacağınız çözümden daha kolaydır mutlaka. Çünkü Kürtlerin talepleri gittikçe artıyor. Özerklik mesela. Nasıl özerklik? Ne demek özerklik?
- Kürtler ne istiyor? Onlar için neler yapılabilir?
Kürtler için yapılacak şeylerin başında seçim barajının indirilmesi geliyor. Anayasa Mahkemesi'nin her defasında bu partileri kapatmaya karar vermesi doğru değil. Bir diğeri de kültür... Üniversitelerde Kürt kültürü kürsüleri kurulmalı. Bunlar iyi fikirler. Eğitim meselesine gelince, benim fikrim şu. Devlet okullarında Kürtçe eğitim olamaz. Ama Kürtçe diline yeterli talep varsa olabilir. Buna ek olarak Kürtler eğer özel okullar kurmak istiyorlarsa buna da müsaade etmek lazım. Yine Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) kontrolü altında olacak tabii. MEB kontrolünde bazı dersler Kürtçe olur, bazı dersler Türkçe olur. Nasıl bazı okullarda İngilizce - Türkçe dersler var, onun gibi. Ama öyle bir şey oldu ki, açılım yapıldı ardından bir sürü Kürt politikacı tutuklandı. Çok tuhaf bir durum söz konusu.
- Açılım mevcut durumu daha da mı kötüleştirdi yani?
Açılımın ters tepmesi işi zorlaştırdı. Açılım çok sınırlı. Ama sınırlı olması da normal. Bu fikre alışmamız lazım. Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihine bakarsanız uzun yıllar asimilasyon politikası güttü. Kürtleri Türkleştirebilmek için birtakım çalışmalar yapıldı. Aslında bütün Kürtler Türk'tür denildi. Böyle bir şey var mı? Kendini Kürt hissediyorsa Kürt'tür. Şimdi yavaş yavaş entegrasyon fikrine geldik. Ama burada iki tarafın da makul olması lazım. Kürtler de şu anda makul gözükmüyorlar. Türkiye'nin en büyük problemi Kürt sorunudur. Bu problemi halletmeden Türkiye rahat edemez.
PKK'yla çözüm fikri yanlış
- Problemi nasıl çözmeliyiz?
Karşımızda bir Fransa örneği var. Fransa herkesi Fransızlaştırdı. Fransızcayı öğretti herkese. Biz öğretemedik. Hala iyi Türkçe bilmeyen Kürtler var. Böyle bir şey olur mu? Bir Kürt politikacı söylemişti: 'Annelerimize Türkçe öğretilseydi bu mesele hallolmuş olurdu' diye. Maalesef bunu beceremedik. Doğuya radyo bile gitmiyordu. Tek entegrasyon orduydu. Orduya giren Kürtler, ki onlar da Türkçe bilmiyorlardı, az da olsa Türkçe öğreniyorlardı. Bugün eğitim seviyesi arttı. Şimdi çoğu gayet iyi Türkçe biliyor ama hala hiç Türkçe bilmeyenler var. Birkaç ay önce bir fotoğraf gördüm. Eski Genelkurmay Başkanımız İlker Başbuğ, bir Kürt kadınla tercüman vasıtasıyla konuşuyordu. Böyle bir şey olmamalı artık! Ama bu sadece Kürtlerde var. Şimdi diyorlar ki Çerkezlerde, Alevilerde neden sorun yok? Onlarda öyle bir problem yok ki! Tamamen entegre olmuşlar. Onlar tamamen asimile olmuşlar, arada sırada kendi dillerini konuşuyorlar.
- Peki bugün Kürtler neyin tam olarak farkına vardı?
Kürtler bugün kendi güçlerinin farkına vardı. Bir demokrasi içinde onların haklarının tanınması lazım. Bir kısmı demokrasi yoluyla sonuca ulaşmaya çalışıyor, fakat bir kısmı da doğrudan doğruya terör yoluyla, PKK ile çözüm bulmaya çalışıyor. Ama PKK'yla bir yere varamayacaklarını görmeleri lazım.
Boykotla kendi kalelerine gol attılar
- Peki BDP'nin Kürtleri temsil etme misyonunu başarılı bir şekilde yürüttüğünü düşünüyor musunuz?
BDP'nin içinde de çeşitli eğilimler var. Bir Ahmet Türk vardı gayet olumlu yaklaşımları olan. Onu da politikadan men ettiler. En ılımlısını düşürdüler, en sert adamın gelmesine imkan verdiler. Türkiye'deki çelişkilerden biri de budur. Referanduma yapılan boykot, esasında oradaki durumu özetledi. Yüzde 35 azımsanmayacak bir rakam. Diyarbakır'da yüzde 35'lik bir kısım var 'evet' diyen. Başka illerde de benzeri durumlar söz konusu oldu. Demek ki orada da herkes aynı fikirde değil! Bir kısmı daha ılımlı. Bir kısmı kesinlikle AK Parti'ye oy veriyor.
- Güneydoğu'daki insanlar üzerinde baskı olduğuna inanıyor musunuz peki?
Evet olmuştur tabii. Ama bu boykot kadar saçma bir şey olamaz. Çünkü yapılan değişiklikten en fazla fayda görecek olanlar yine Kürtler... Yani, kendi kalelerine gol attılar
Gördüğüm en iyi Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'ydu
- Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, diğer genelkurmay başkanlarından farklı olarak basına daha yakın oldu ve bu durum eleştirildi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Gördüğüm en iyi genelkurmay başkanlarından biriydi. Çok zor bir zamanda görevi devraldı ve bence oldukça iyi hareket etti. Bir sürü problem çıktı onun zamanında. Basının bir kısmı bazı operasyonları şiddetle eleştirdi. Orduya biraz fazla yüklenildi. Bu doğru değildi. Ordunun siyasete karışmaması gerekir tabii ama moralini de bu kadar bozmamak lazım. Ordunun morali son derece önemli ve buna çok dikkat etmemiz gerekir.
Bölgesel sisteme geçiş ileride kaçınılmaz olacak
- Peki Kürtler, 'Özerk Kürdistan' derken tam olarak neyi kastediyorlar?
Şu anda zannediyorum yerel özerklikten bahsediyorlar. Bütün bölgeyi kasdetmiyorlar. Ama üniter devlette bölgesel özerklik olmaz, denemez. Bunun örneği var: Fransa. Fransa'da da uzun müddet bölgeler yoktu. Şimdi bölgeler var. Ama üniter devletin temel prensibi değişmedi orada. Nedir bu temel prensip diye soracak olursanız, bu, kanunların her yerde aynı olmasıdır. O bölgelerde ayrı kanun olmaz. Fransa'da gittikçe daha iyi işliyor bu sistem. Özellikle ekonomik ve sosyal alanlarda daha geniş yetkiler verildi bölgelere. Mesela bu sistem Türkiye'de sadece Güneydoğu'yla sınırlı olamaz. Bütün Türkiye'de bölgesel sisteme geçiş yapılması gerekir. Belki de ileride bu kaçınılmaz olacak. Çünkü bugün Avrupa Birliği'nde de bölgeler var. Bölgeler arasında işbirliği var.
PKK ile müzakere edilmez edilse bile bu söylenilmez
- Gerçekten de 20 Eylül'den sonra ne olur dersiniz?
Hiç bilmiyorum. Tekrar PKK faaliyete geçer, saldırılarda bulunursa çok büyük hata eder tabii. PKK ile müzakere yapılması gibi bir durum olamaz, tek taraflı olur. Önlem alabiliriz ancak. PKK ile müzakere edilmez, edilse bile bu söylenilmez. Diğer taraftan Kuzey Irak ile ilişkileri çok iyi tutmak lazım.Bugün, o yola girildi. Aramız son derece bozuktu. Erbil'de konsolosluk açıldı. Ekonomik ilişkiler gittikçe gelişiyor. Orada Türklerin çok önemli yatırımları var artık.