T24 - Türkiye'de daha önce de Genelkurmay Başkanlığı'nda bunun kadar büyük olmasa da bazı krizler yaşanmıştı. İlki 27 Mayıs 1960 darbesinde Genelkurmay Başkanı Org. Rüştü Erdelhun'un emekliye sevk edilmesi, ikincisi ise 1990 yılında Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral Necip Torumtay'ın istifa etmesi olayı.
Cumhuriyet tarihinde bu çapta bir generaller krizi ilk kez yaşanıyor.
Ancak daha önce de iki kez Genelkurmay Başkanı krizi olmuştu.
Bunlardan Org. Necip Torumtay'ın Özal'la anlaşmazlığa düşüp istifa etmesi olayı biliniyor, hatırlanıyor.
Ancak daha öncesinde, 27 Mayıs darbesinden sonra, Demokrat Parti dönemi Genelkurmay Başkanı Org. Rüştü Erdelhun'un emekliye sevk edilmesi olayı var.
Org. Mustafa Rüştü Erdelhun, TSK'nın 10. Genelkurmay Başkanı'ydı. İstiklal Madalyası sahibi bir komutandı. Demokrat Parti döneminde 1 Ağustos 1958 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na, 23 Ağustos tarihinde de Genelkurmay Başkanlığı'na atandı.
Genelkurmay Başkanlığı'nda askerlerin siyasete karışmasına ve askeri cuntalara karşı çıktı. Komuta kademesindeki çoğu komutan tarafından da paylaşılan bu tutum, özellikle bazı genç subaylar arasında yayılmakta olan huzursuzluğu hızlandırdı.
Sonuçta 27 Mayıs 1960 darbesinde Org. Erdelhun, darbenin gerçekleştiği 27 Mayıs günü tutuklandı ve 3 Haziran 1960 tarihinde emekliye sevk edildi.
Erdelhun, Yassıada Mahkemesi'nde yargılandı ve idama mahkum edildi. Ancak bu hüküm daha sonra ömür boyu hapse çevrildi. Cezası Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından affedildi.
Org. Necip Torumtay ise TSK'nin 20. Genelkurmay Başkanı'ydı.
Torumtay, 2 Temmuz 1987 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na, 24 Temmuz 1987 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı'na atandı.
Görev süresi sona ermeden 3 Aralık 1990 tarihinde kendi isteği ile Genelkurmay Başkanlığı görevinden emekliye ayrıldı.
Görevden ayrılmasının nedeninin 1. Körfez Savaşı'nda hükümetin tutumuna tepki olduğu öne sürüldü.
Zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından Irak'a karşı ABD ile beraber hareket edilmesine uymak istemediği ileri sürüldü. Gerekçe olarak da ordunun teçhizatının yetersiz olduğunu savunduğu ileri sürüldü.
Torumtay, istifasından 4 yıl sonra 1994 yılında anılarını kaleme aldığı bir kitap yayımladı. O kitap tartışmalara son noktayı koydu.
Torumtay, şöyle demişti:
"Bir ülkenin, savunma dışında bir savaşa girmesi, bağımsız ve egemen milletlerde, o ülkenin kendi milli iradesiyle olur. İttifak içerisinde dahi, o ittifakın gerektirdiği yükümlülükler milli menfaat ve hedeflerle bağdaştırılarak milli siyaset doğrultusunda, yine milletin kendi iradesiyle ve yetkili organları ile savaşa girme kararı verilir. Aksi takdirde, başka ülkelerin milli menfaatleri doğrultusunda bir savaşa sürüklenilmiş olunur."
"Savaş, millet için hayati bir zorunluluk olmadıkça bir cinayettir" diyen Torumtay, anılarında istifasına neden olan Irak- ABD ittifakı için ise şunları yazmıştı:
"Türk ordusunun Irak'a girmesi gerektiğini öne sürenler, bu hareketi Türkiye için hayati derecede zorunlu mu görüyorlar? Bu konuda bir kamuoyu baskısı, milli bir görüş birliği mi var? Ülkenin bir savaşın, hem de bataklığa dönen komşu coğrafyada, Türkiye'deki çeşitli etnik ve dinsel kökenden vatandaşların akrabalarının yaşadığı bir coğrafyada süren bir savaşa çekilmesini ne Türk halkı, ne Türk ordusu ister."
(CNNTURK)