Politika

İlahiyatçı yazardan 'fetvalar'

Başbakan Erdoğan'ın 'boykot çağrısına' destek veren Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman'ın 'fetvaları' tartışma başlattı.

01 Ekim 2008 03:00

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "evinize sokmayın" diye işaret ettiği gazeteleri, "Boykot etmek farzdır" diye yazarak dikkatleri üzerinde toplayan Yeni Şafak köşe yazarı ilahiyatçı Prof. Dr. Hayrettin Karaman, daha önce de yine Başbakan Erdoğan'ın "Katili af yetkisi maktulün vârislerine aittir" yolundaki sözlerinin "İslama uygun" olduğu yolunda görüş belirten bir yazı kaleme almıştı.
Karaman'ın, İslam'ın miras hukukunda kadının hissesinin erkeğin aldığının yarısı kadar olmasının haklı nedenleri olduğu, hatta kadınların bu konuda "kârlı" çıktıkları, ancak günümüzde bu dengelerin değiştiği yolundaki görüşleri de tartışma yaratmıştı.
Karaman, günlük hayata ilişkin pek çok konuyu İslami açıdan değerlendirerek okurlarına sunuyor. Karaman'ın son zamanlarda "İslama uygunluk" açısından değerlendirdiği bazı konular ve hakkındaki düşünceleri şöyle:

'Laik insan Müslüman olmaz'
Bazı Müslüman'ım diyenler aynı zamanda inanarak "elhamdülillah laikim" diyorlarsa çelişkiye düşüyor, ben "hem kuşum hem insanım" demiş oluyorlar. Bu sözü inanmadan, korku veya siyaset sebebiyle söylüyorlarsa takıyye yapıyorlar demektir. Ama ben "laikim" demediğim gibi laiklikle İslam'ın bağdaşmayacağını da açıkça ifade ediyorum.
Ayrıca ben "Müslümanlar mecbur kalınca kerhen laik-demokrat olurlar" demiyorum, "Müslümanlar, bu düzenler İslam'a uygun olduğu için değil, mecbur oldukları için - ve din, mecburiyet halinde izin verdiği için- tahammül eder, fiilen uyum gösterirler" diyorum.

'Boşama yetkisi kocadadır'
-Evliliğin bir çok sonucundan biri, kadınla erkek arasındaki haramlığın ortadan kalkmasıdır. Bu bakımdan sıhhat şartlarına riayet edilmiş imam nikâhını geçerli ve yeterli saymak zorunludur, aksine bir delil bulunamaz. ...Karısını boşamakta ısrar eden bir kocayı zorla evliliğe mahkum etmenin bir anlamı ve faydası yoktur.
...Boşama yetkisinin kocadan tamamen alınması ise, bu yetkiyi ona veren naslara (ayetlere ve hadislere) aykırı olur.

'Katili varisler affeder'
"Başbakan “katili affetme yetkisi maktûlün varislerine aittir” deyince siyasi ve İslami muhalefetten itiraz sesleri yükseldi. 'Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında kısas size gerekli kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Ancak her kime, kardeşi tarafından bir şey bağışlanırsa artık ona hakkaniyetle uymalı ve kalan diyeti ona güzellikle ödemelidir. Bu, rabbinizden bir hafifletme, bir rahmettir. Bundan sonra kim haddi aşarsa ona elem verici bir azap vardır. Kısasta sizin için hayat vardır, ey akıl sahipleri, umulur ki sakınırsınız.' (Bakara: 2/178-179)

'Cami-Kilise-Sinagog olmaz'
Evet bazı zaman ve mekânlarda bu üç mabedin yan yana yapıldığı, Hz. Peygamber'in mescidinde Hıristiyanlara ibadet izini verdiği doğrudur. Ama bunlar (özelikle Peygamberimiz'in izni) zaruret yüzünden ve geçici hatta bir defaya mahsus-olmuştur. Peygamberimiz sıradan insanların, diğer dinlerin mabetlerine gitmelerini ve kitaplarını okurken dinlemelerini hoş karşılamamıştır.
Hem kitaplar hem de müfredat değişti. Kitaplara Alevilik hakkında doğru bilgiler kondu, ayrıca Diyanet de bazı temel Alevi kitaplarını yayımlamaya başladı. Bu dersin kalkmasını talep etmek bir bakıma ayrılıkçılığı talep etmek olur.

'Bakmanın bir sınırı var'
İslam'ı bilselerdi hem dinde hem de gelenekte erkeğin kadına bakması, dokunması, öpmesi, tenha yerlerde baş başa kalmaları gibi konularda sınırların bulunduğunu, asırlardır Müslümanların bunlara riayet ettiklerini, etmeyenlere iyi gözle bakmadıklarını bilirlerdi.

'Kadına yürümek, ayak zinası'
Ayrıca muteber kaynaklarda Peygamberimiz'in (s.a.) "Gözün zinasının şehvetle bakmak, elin zinasının şehvetle dokunmak, ayağın zinasının kötü maksatla kadına doğru yürümek, dilin zinasının ilişki üzerine konuşmak, ağzın zinasının öpmek... olduğunu, kalbin (nefsin) zinaya meylettiğini, arzuladığını, organların ise buna uyduğunu veya uymadığını" açıkladığını bilirlerdi.

‘Faizci bankadan maaş alınmaz'
Maaşlar faizci bankalardan alındığı takdirde iki sakınca doğuyor:
1.Bankaya paranızla faizcilik yapma imkanı vermiş oluyorsunuz.
2. Gelirinin çok büyük bir bölümü faizden olan bir kurumdan hediye kabul etmiş oluyorsunuz. Mümkünse maaşlarımızı faizli işlem yapmayan katılım bankalarına yatırıp oradan çekelim.