İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) kültür politikaları çalışmaları kapsamındaki altıncı raporu “Kültür-Sanatta Katılımcı Yaklaşımlar” başlığı ile yayımlandı. Türkiye’de kültür-sanat hayatına katılma ve katılmama nedenlerini inceleyerek yola çıkan rapora göre, "Hiçbir kültür-sanat etkinliğine katılmadım" diyenlerin oranı yüzde 70.
Vakfın hazırladığı raporda, İPSOS’un 2016’da Türkiye çapında gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarına da yer veriliyor. Söz konusu rapora göre, toplumun yüzde 49’u hiç sinemaya gitmemiş; yüzde 39’u hiç kitap okumuyor; yüzde 66’sı konser, tiyatro ya da opera gibi herhangi bir etkinliğe katılmamış; yüzde 81’i hiçbir enstrüman çalmıyor; yüzde 57’si video, VCD, DVD ya da internet üzerinden film veya dizi izlemiyor; yüzde 47’si dergi okumuyor; yüzde 86’sı bir hobi kursuna hiç gitmemiş.
GfK araştırmasının sonuçlarının da referans gösterildiği raporda, kültür-sanat etkinliklerine katılımın en çok eğitim seviyesi yüksek olan gruplarda yüksek olduğuna işaret ediliyor.
GfK'nın Haziran ve Eylül 2016 tarihlerinde gerçekleştirdiği omnibus anketinin sonuçlarına göre, Türkiye’de en yüksek kültür-sanata katılım oranı 18-24 yaş arasında ve eğitim seviyesi ile geliri yüksek olarak tanımlanan AB grubunda görülüyor. “Bilet satın alarak yılda bir veya daha çok kez etkinliğe katıldım,” diyenlerin oranı her iki ay ortalaması alındığında yaklaşık yüzde 20, bilet satın almaksızın ücretsiz bir etkinliğe katılanların oranı ise yine iki ay ortalaması alındığında yüzde 10 civarında. Hiçbir etkinliğe katılmadım diyenler ise yaklaşık yüzde 70 gibi bir oranla ezici çoğunluğu oluşturuyor.
Katılımcıların yüzde 82'si herhangi bir kültür-sanat alanıyla uğraşmıyor
Katılımcılık pratikleri açısından bakıldığında, GfK'nın söz konusu anketine cevap verenlerin yüzde 82’sinin herhangi bir kültür-sanat alanı ile uğraşmadığı görülüyor. Uğraşanlar arasında bir enstrüman çalan ya da çalmayı öğrenenler yüzde 7 oranındayken, resim veya heykel kursuna gidenler yüzde 4, tiyatro oyunculuğu yapanlar ya da oyunculuk kursuna devam edenler yüzde 3 oranında.
GfK odak grup görüşmesine katılan bir izleyicinin de vurguladığı gibi, birçok kişi için kültürel hayata katılımın ön koşulu bir maddi birikime sahip olma gerekliliği. Yapılan görüşmelerde bilet fiyatlarının yüksekliği bir engel olarak belirtiliyor.
-Kültür-sanat etkinlikleriyle daha fazla ilgilenmenizde dönüm noktası ne oldu?
Para kazanmaya başlamam.
Neden bu etkinliklere daha sık gidiyorsunuz?
Bütün AVM’lerde var. Sinemanın tarz sıkıntısı yok. Maddi olarak da bana daha uygun. Konser ücretinden daha uygun oluyor. Yorumlayabileceğim şeyleri seviyorum, bir sergiye gittiğimde karşımdaki eseri yorumlayamam, daha somut şeyleri seviyorum.
"Ücretsiz kültür-sanat etkinlikleri
niteliksiz" düşüncesi yaygın
İKSV'nin raporuna göre ayrıca, ücretsiz gerçekleştirilen kültür-sanat etkinliklerinin “niteliksiz” olacağına dair yaygın bir düşüncenin de mevcut olduğu vurgulanıyor. Raporda şu ifadelere yer veriliyor:
"Kurumların düzenledikleri ücretsiz etkinlikleri de en az ücretliler kadar özenli ve nitelikli kılmaları bu yargıları kalıcı bir şekilde değiştirebilir. Örneğin, GfK’nın yürüttüğü odak gruplardan çıkan sonuçlara göre İKSV’nin festivaller kapsamında Kadıköy Belediyesi’yle yaptığı işbirliği sonucu parklarda gerçekleştirdiği ücretsiz konserlerle ilgili algı olumlu. İzleyicilerin bu etkinliklere katılım sıklığı da yüksek"
Raporda “Youtube Türkiye Kullanıcı Profili Araştırması 2016” sonuçlarına değiniliyor. Araştırmaya göre, internet kullanıcıları arasında 45 yaş üstündeki her iki kişiden biri ve 55 yaş üstündeki her dört kişiden biri YouTube’u her gün ziyaret ediyor.
Raporda şu ifadelere yer veriliyor:
"Bu alanda benzeri araştırmalar da dijital teknolojileri kullanma oranının Türkiye’de her geçen yıl katlanarak arttığını gösteriyor. Kültürsanat kurumlarının da neredeyse hepsi dijital teknolojileri gelecekteki iletişim stratejilerinin merkezinde konumluyor. Kültür kurumları açısından, yeni medya ve çevrimiçi servislerin gelişimi, toplumun farklı kitlelerine daha hızlı şekilde erişmeyi mümkün kılıyor. İzleyicilerine dair bilgilere ulaşmaları ve takip etmeleri, (kişisel verilerin gizliliği kapsamında izleyicilerin rızasını aldıkları takdirde) kurumlara kitlelerini yakından tanıma ve takip etme şansı veriyor.
Benzer şekilde bu teknolojiler izleyicilere de kültür-sanata ulaşmanın yeni yollarını sunuyor. İzleyicilerin dijital ortamla etkileşimi beş ayrı kategoride inceleniyor:
• Yeni etkinlikleri keşfetmek, var olan imkânları araştırmak ve hangi etkinliğe katılacağına karar vermek,
• Yeni yeti ve bilgiler edinmek (örneğin bir sanatçının hayatı hakkında bilgi edinmek),
• Bir sanatsal işi çevrimiçi olarak görmek,
• İçerik, deneyim ve fikir paylaşımı için interneti kullanmak,
• İnterneti yaratıcı süreçler için kullanmak.
Dolayısıyla kültür-sanatın hem ölçümü hem de sunumunda dijital teknolojilerin izleyicilere sunduğu bu çok boyutlu dünyayı dikkate almak gerekiyor. Özellikle belirli konularda derinleşmek isteyen sanatseverler için müzelerin ve araştırma merkezlerinin koleksiyonları ve arşivleri benzersiz bir imkân sunuyor. Bu koleksiyonların çoğuna her an ve her yerden çevrimiçi bir şekilde erişmek mümkün. Neyi, ne kadar ve hangi yollarla paylaşacakları kurumların inisiyatifinde olmakla birlikte, zengin içeriğe sahip periyodik paylaşımlar takipçi kitlesini artırma potansiyeli taşıyor"
* Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın