'İrticayla Mücadele Planı' hakkında Ergenekon savcılarına ihbar mektubu yazan subayın, ikinci bir mektubu da e-mail ile savcılara gönderdiği belirtildi.
İhbarcı subay, Ergenekon savcılarına gönderdiği ikinci mektupta, “TSK içindeki cunta yapılanması, kendileri adına gelişen olumsuz süreci tersine çevirmek için çeşitli faaliyetler sürdürmektedir” dedi.
“İrticayla Mücadele Eylem Planı” adlı belgenin ‘ıslak imzalı’ orijinali olduğu öne sürülen belgeyi Ergenekon savcılarına gönderdiği belirtilen “ihbarcı subay”, ikinci bir ihbar mektubu daha gönderdi. Kanal D’nin haberine göre; “elektronik posta” yoluyla soruşturma savcılarından birine gönderilen üç sayfalık mektupta, Genelkurmay’ın Türkiye ve dünyada Türkiye ile ilgili yayın yapan 400 internet sitesini takip ederek “kontrol altına almaya” çalıştığını iddia etti.
İhbarcı subay, e-postanın eklerinde Genelkurmay’da hazırlandığı iddia edilen “gizli” damgalı bir listeyi de gönderdi. Bu listede “bölücü”, “irticacı” diye sınıflandırılan 400 internet sitesinin isimleri yer alıyor. Postada ayrıca Genelkurmay tarafından “psikolojik harekat” amaçlı kullanıldığı iddia edilen 42 internet sitesinin bulunduğu iddia ediliyor.
‘Cunta faaliyette’ iddiası
Mektupta, TSK içerisinde varolduğunu iddia ettiği “cuntanın” faaliyetleriyle ilgili olarak şu ifadeler yer alıyor:
“Karargâh içindeki cunta yapılanması, kendileri adına gelişen olumsuz süreci tersine çevirmek için aşağıda ifade edilen faaliyetleri planlamaktadır.”
1. Mektuptaki belge ile ilgili olarak yazıcı, kalem, mürekkep vb. tali unsurları ön plana çıkararak belgenin içeriğinden çok şekli unsurlarının kamuoyunda tartışılmasını sağlamak.
2. Belgenin gerçekliğini ortaya koyan kişi ve kurumları yıpratmak.
3.Belgeyi yayımlayan ve savunan gazete ve gazetecileri belgenin gerçek olmadığına dair ikna etmeye çalışmak, ikna edemediklerini de yıpratmak.
4. Belgenin orijinalinin askeri savcılık aracılığı ile elde edilerek, Jandarma Kriminal’e göndermek suretiyle gerçek olmadığına dair rapor çıkarttırmak.
5. İmza makinesi gibi argümanlara sarılarak kamuoyunda belgenin gerçekliğine olan inancı sarsmak.
6. Belgenin içeriğinden daha çok, gündeme geldiği dönemin kamuoyunda tartışılmasını sağlayarak dikkatleri belgenin içeriğinden uzaklaştırmak.
7.Anayasa Mahkemesi’ne baskı yaparak bir an önce ilgili maddedeki değişikliğin iptaline yönelik karar çıkarttırmak ve yargılama sürecini askeri yargıya taşımak suretiyle takipsizlik kararı verdirmek
8. 28 Şubat sürecinde dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’a imzalatarak ihraç edilen 1000’in üzerinde TSK mensubu gibi TSK bünyesinde cadı avı başlatılarak YAŞ kanalıyla büyük bir tasfiye yapmak.
9. Bu girişimler ile sonuç alınamaz ise Genelkurmay Askeri Savcılığı aracılığıyla suçluların sadece Albay Dursun Çiçek ve birlikte çalıştığı alt kademe personel olduğu şeklinde karar aldırmak. Bu personelin olabilecek en hafif suçlar ile cezalandırılmasını sağlamak. Yargılama sürecinin, emir vererek çalışmaları başlatan ve yönlendiren komuta kademesine sıçramasına engel olmak.
‘Ülkemi seviyorum’
İhbarcı subayın e-postası şu ifadelerle başlıyor: “Sayın savcım, ben ülkesini ve çalıştığı kurumu her şeyden üstün tutan bir TSK mensubuyum. Ülkemi o kadar seviyorum ki, kendimi, ailemi, mesleki kariyerimi ve geleceğimi riske atarak İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın aslını gönderdim.” Mektubun sonunda ise, “Bu kapsamda kurumumuzda çalışan herkesi yardımcı olmaya, elde ettikleri bilgi ve belgeleri yargı ve kamuoyuyla paylaşmaya davet ediyorum.” şeklindeki ifade dikkat çekiyor.
‘Farklı isimde siteler kurulmalı’
Belgede, laiklik karşıtı faaliyet yapan ve TSK’yı yıpratmayı amaçlayan yayınları etkisiz kılmak amacıyla kurulacak internet sitelerinin alan adlarının farklı firmalar ve farklı e-postalar aracılığıyla temin edileceği belirtiliyor. Alan adlarının yabancı firmalardan satın alınmasının gerektiği ifade edilen belgede, bu sayede internet siteleri arasında kurumsal ilişki kurulmasının engelleneceği kaydediliyor.
Dursun Çiçek’e tebligat gitmedi
“İrticayla Mücadele Eylem Planı” adlı belgeyi hazırladığı iddia edilen Albay Dursun Çiçek’in ifadeye çağrılmasıyla ilgili olarak bir haftadır devam eden tartışmalara İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı son noktayı koydu. Başsavcılık yetkilileri, Albay Çiçek’e henüz bir davetiye gönderilmediğini bildirdi. Islak imzalı orijinali olduğu söylenen belgenin bir subay tarafından ihbar mektu-buyla birlikte Ergenekon savcılarına gönderilmesinin ardından gözler Çiçek’e çevrilmişti. Çiçek’in ifadesinin alınması bekleniyordu. Basın-da Çiçek’e “ihtarlı davet” gönderildiği haberleri yer alırken, Çiçek’in avukatı da kendilerine davet gelmediğini söylemişti.