İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ile Hak-İş ve Türk-İş arasında, İSKİ ve 19 iştirak şirketinde çalışan yaklaşık 45 bin işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi imzalandı.
Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezindeki Toplu İş Sözleşmeleri İmza Töreni'ne İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ramazan Ağar, sendika ve belediye yöneticileri ile işçiler katıldı.
İmza töreninde konuşan İmamoğlu, alın teri ve emeğin çok kutsal olduğunu ifade ederek, tüm çalışanlara teşekkür etti.
Çalışanların, kendi bireysel özgür tercihleriyle, istedikleri sendika çatısı altında haklarını özgürce arayabilmelerinin önemine vurgu yapan İmamoğlu, "Buna hiç kimse mani olamaz. Herkes bilmelidir ki, bu hak, emekçinin kendi bireysel ve özgür hakkı. Bu anlayışa sahip bir yönetim olarak, toplu iş sözleşmelerine başından beri çok hassas davrandık ve özel bir önem verdik" dedi.
İmamoğlu, şunları söyledi:
"Hak aramaya kimse mani olamaz"
“Buna hiç kimse mani olamaz. Herkes bilmelidir ki, bu hak, emekçinin kendi bireysel ve özgür hakkı. Bu anlayışa sahip bir yönetim olarak, toplu iş sözleşmelerine başından beri çok hassas davrandık ve özel bir önem verdik. Çünkü toplu iş sözleşmeleri, müzakere ile uzlaşma ile karşılıklı denge ve hassasiyetle çözmenin ifadesidir. Bunu yürütürken de çok hassas davranmak, birbirini dinlemek, anlamak, hissetmek zorunluğu vardır. Çalışma hayatında huzur ve barış, ancak tüm tarafların birbirlerini gözeten, evrensel ilkelere değer veren, sorumlu bir tutum içerisinde olması ile sağlanabilir. Yani, ‘Ben’ değil, ‘Biz’ diyebilmektir. Tarafların kendilerini tek başına haklı görmelerinin, bu tür iletişimde, bu tür istişare ortamlarında haklı görmesini yetmeyeceğini, bu haklılığın toplumsal vicdana da toplumsal ortamın gereklerine de uyması ve karşılık bulması şarttır.”
"Hakkın gücü büyüdükçe sorumluluğumuz artar"
“Sahip olduğumuz hakkın gücü ve etkisi büyüdükçe, inanın ki yüklediği sorumluluk da boyutu da bir o kadar artar” diyen İmamoğlu, şöyle devam etti:
“Belediyecilik gibi, gerçekten insanların günlük yaşamlarını doğrudan ilgilendiren konularda hizmet üretiyorsak sorumluluğumuzun çok daha fazla olduğunu bilmeliyiz. Çok ağırdır bu sorumluluk. Çünkü unutmayalım ki sadece 16 milyon İstanbullu değil, etkin nüfusuyla aslında 20 milyonluk topluma hizmet eden bir alanda iş gücüsünüz” ifadelerini kullandı. Toplu iş sözleşmelerini, yalnızca tarafların birbirine verdikleri yalın söz olarak da görmediğini kaydeden İmamoğlu, “Bu aynı zamanda hepimizin, sendikaların, Büyükşehir Belediyemizin hep birlikte İstanbul’a, yani 20 milyon insana verilmiş bir sözün ifadesi olarak da görüyorum. Yükü, ağırlığı işte bu kadar mühimdir” diye konuştu. Pandemiden dolayı coşkulu bir kutlama gerçekleştiremediklerini belirten İmamoğlu, “Ama 20 milyon insan bilsin ki, on binlerce çalışanımızın bu coşkusunu hissetsinler. Bu coşku, onların ruhuna gitsin."
MESAJLARINI PAYLAŞTI
Yapılan toplu iş sözleşmesinin bugünün mevcut şartları ve Türkiye’nin ekonomik zorlukları çerçevesinde üst seviyede olduğunu vurgulayan İmamoğlu, şu mesajları da çalışanlarla paylaştı:
“Bugün hayırlı bir gün. Cuma günündeyiz. Güzel de bir haftadayız. Bu hafta da memleketimizin birliğini, dirliğini en üst seviyede ifade eden İstiklal Marşı’mızın ilanının 100’ncü yılını tebrik ettik, kutladık. Aynı zamanda memleketimizin birliğini ve dirliğini belki de en üst seviyede olan 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin kutlandığı bir haftadayız. Öyle bir zafer ki, inanın ki, içinde herkes var. Milletimizin her bireyi, her rengi var. Yani aslında topraktaki o şehit kanları birbirine karışmış. Etnik kökeninden, inancına ülkemizin her renginin içinde olduğu bir zaferi hep beraber andık ve kutladık. Bu vesileyle başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Sadece coğrafyamızın değil; Orta Asya’dan Balkanlara, Ortadoğu’dan Anadolu’ya Trakya’ya varıncaya kadar bu toprakların baharı karşılayan müjdeci bir ruhuyla; barışı sevgiyi simgeleyen Nevruz’un kutlaması bu hafta sonu. Dileğim o dur ki; aynı toplu iş sözleşmelerinin kıymetli ifadesi olan iş barışı, yani bir arada çalışmanın barış huzur içinde olmasının o kıvılcımı ile bu topraklara ve bütün dünyaya bu güzel coğrafyaya, Nevruz da barışı güzelliği, huzuru, sevgiyi ve dayanışmayı getirsin. Bu vesileyle; buradaki tüm sendika başkanlarına ve temsilcilerine yürekten teşekkür ediyorum. Benim emeğe ve insana bakışımı, insanı ayırt etmeden topluma bakışımı ve çalışma arkadaşlarıma bakışımı en iyi şekilde masaya yansıtan, danışmanlarıma yöneticilerime de hepinizin huzurunda teşekkür ediyorum.”
"Belediye çalışanları olarak destan yazdık"
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ise toplu sözleşme sürecinde görev alan İBB'deki ekiplere ve sendika temsilcilerine süreci, masada kalarak tamamladıkları için teşekkür etti.
Belediye işçilerinin pandemi sürecinde özverili bir şekilde çalıştıklarını belirten Arslan, şehre borçları olduğunu ifade etti. Arslan, bu borcu ödemek için alın teri akıtarak, çaba sarf ettiklerini dile getirerek, "Pandemi sürecinde özellikle teşekkürü hak eden iki sektör var. Birincisi destanlar yazan, hayatlarını feda eden sağlık çalışanlarımız. İkincisi, belediye çalışanları olarak bir başka destan yazdık. Kovid hastası olan arkadaşlarımız tedavileri biter bitmez işlerine döndüler. Toplu taşımadan temizliğe, yol bakımdan mezarlıklara kadar her alanda 24 saat bu şehri İstanbul’a hizmet ettik" diye konuştu.
Konuşmaların ardından yaklaşık 45 bin işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi taraflarca imzalandı.