Dünya
Deutsche Welle

Huzurlu küçük şehirden korku iklimine

Almanya'da 310 bin nüfuslu Münster'in şehir merkezindeki bir restoranın önünde insanlar güzel havanın tadını çıkarıyor. Sonrasında olanlar ise dehşet verici. Münster'den Marco Müller'in haberi.

08 Nisan 2018 21:42

Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde çok sayıda öğrenciye ev sahipliği yapan, güzel evlerle dolu, yeşili ve bisikleti bol, yaşam kalitesi yüksek ve yaşamaya değer bir şehir Münster. Havanın iyiden iyiye ısındığı ve güneşin kendisini gösterdiği ilk ilkbahar günü. Çok sayıda insan sokaklarda güzel havanın tadını çıkarıyor. Sonrasında olanlar ise insanın yalnızca haberlerde duymaya alışık olduğu türden: Şehrin tam göbeğinde masumlara bir saldırı. Bir minibüs sevilen bir meydanda insanların arasına dalıyor. Ölü ve yaralılar var. Artık bu güzel öğrenci şehrinde hiçbir şey eskisi gibi değil. Bir polis helikopteri şehrin üzerinde daireler çiziyor. Tarihi şehir merkezinde geniş bir bölge trafiğe kapatılmış. Motosikletiyle yolu kapatan bir polis memuru şehir merkezine doğru geçmeme izin veriyor. Gazetecilerin belirli bir bölgeye kadar geçişi serbest. Aracımı polis tarafından kapatılan başka bir yolun önüne çekiyorum ve makineli tüfekli bir polise aracımı orada bırakıp bırakamayacağımı soruyorum. Polis memurunun cevabı bugün hiçbir şeyin normal olmadığına işaret ediyor: "Bugün yasaklı yerlere park edenlere ceza yazmakla uğraşacak biri olduğunu sanmıyorum."

"Burası hep huzurlu bir dünyaydı"

İlerlediğim bir sonraki kavşakta tam ortadaki kapalı yolun önünde bisikletiyle Leonie duruyor. Artık buradan sonrasına kimsenin geçmesine izin verilmiyor: ne gazetecilerin ne de bölge sakinlerinin. İlerideki bir sokakta oturan arkadaşını almak isteyen Leonie, polise buradan yoluna nasıl devam edebileceğini soruyor. Ancak her yer kapalı. Yoluna nasıl devam edebileceği sorusuna ise polisler de cevap veremiyor. "Belki de buradan bugün hiç geçemem. O zaman da mecburen eve dönerim." Olan bitene hâlâ inanamıyor: "Burası bizim için kötülüklerin olmadığı, sorunsuz bir şehirdi. Hatta Münster'den çıktığınızda dünyada olup bitene inanamazsınız derdik. Herkes için bir tür huzur şehriydi." Ta ki bu güneşli Cumartesi'ye kadar..

Bölge sakinleri için bilgilendirme noktası

Sokağın diğer tarafında ise fosforlu yelekler giyen birkaç erkek, bir tiyatronun önünde duruyor. Önlerinde duran ayaklı tabelada el yazısıyla yazılmış bir yazı göze çarpıyor: "Bölge sakinleri için bilgilendirme noktası." Akşam saat 7'ye doğru evlerini terk etmek zorunda kalmış ya da yalnızca konuşma ihtiyacı olan bölge sakinleri için bu buluşma noktası oluşturulmuş. Bilgi aldığım kişiler, çok sayıda insanın buluşma noktasına geldiğini söylüyor. Gelenlerden bazıları oldukça gergin ve kızgın olsa da çoğunun sakinliğini koruduğunu anlatıyorlar.

Maximilian ve kız arkadaşı da soğukkanlı kalmayı başaranlardan. Bilgilendirme noktasının yanından geçip gidiyorlar. Zira olaya bizzat tanık oldukları için bir soruları yok. Maximilian olayın gerçekleştiği yerin hemen karşısında oturuyor. Kız arkadaşı ile çarpma sesini duyduklarında ilk başta ne olduğunu anlayamamışlar. Maximilian, oturma odasının camından olay yerine baktıklarında her şeyin etrafa saçılmış olduğunu ve insanların yerde yattıklarını görünce ilk başta bir patlama olduğunu düşünmüşler. "Ne olduğunu anlamamız zaman aldı" diyorlar. Daha sonra da arkadaşları ve akrabalarından olayda yaralananlar olup olmadığını anlamak için telefonlarına sarılmışlar. Neyse ki endişeleri boşa çıkmış. Evlerine girme izinleri olmadığından ve arabaları da trafiğe ve yayalara kapatılan bölgede bulunduğundan bu şokun üzerine bir bara gidip bira içme planları da suya düşmüş.

İsmini vermek istemeyen bir başka öğrenci de evine giremediğini söylüyor. O da hâlâ olayın dehşetini yaşıyor: "Olay evimden yalnızca 50 metre ötede olduğu için şoka uğradım. Normalde böyle saldırıları insan hep basında uzaktan görüyor. Ve böyle şeylerin yalnızca büyük şehirlerde olacağını düşünüyorsunuz. Orta büyüklükteki öğrenci şehirlerinde olabileceği ise aklınızın ucundan geçmiyor."

Ve polis tarafından kapatılan bölgenin dışında oturan bir arkadaşına doğru bisikletiyle yola koyuluyor.

"Bugün satışlar her zamankinden fazla"

Biraz daha ilerlediğimde oryantal gıdalar satan küçük bir market işleten Hüseyin Ali karşıma çıkıyor. En içteki kapalı bölge Ali'nin dükkânının tam önü. İki küçük çocuğunu tren istasyonuna bırakıp döndükten sonra etraftaki ağır silahlı çok sayıda polisi fark etmiş ve polislerin yakınlardaki bir futbol maçı nedeniyle orada olabileceğini düşünmüş. Dükkâna girdiğinde olan biteni ise eşinden öğrenmiş. Dükkânın bulunduğu sokak kapalı olsa da bugün oldukça fazla satış yaptıklarını söylüyor: "Bugün satışlar hiç olmadığı kadar yüksek" diyor. Zira çok sayıda gazeteci Ali'nin dükkanından alışveriş yapıyor.

"Evime girmeme izin verdiler ama çok çok korkuyorum"

Polisin kontrol noktasındaki fastfood dükkânında da işler açılmış görünüyor. Yakınlardaki sokaklarda sessizlik hâkim olsa da dükkanın içi oldukça kalabalık. Burada da diğer şehirlerden destek için bölgeye gönderilen polisler karnını doyuruyor.

Akşam geç saatlerde dükkânın önünden geçen Scholascica Orisakwe ile karşılaşıyorum. Üç sene önce okumak için Nijerya'dan Münster'e gelen Scholascica, konuştuğum bölge sakinleri arasında olaydan en çok etkilenmiş olanı. "Dehşet vericiydi. Olaydan kısa süre önce yakınlarda alışverişe gitmiştim. Ya ben de orda olsaydım diye düşündüm." Kendi hâlindeki Münster'de böyle bir şey yaşadığına inanamıyor: "Artık evime gidebilirmişim. Ama açıkçası çok çok korkuyorum."

Münster'in huzurla bütünleşmiş imajı büyük bir yara almış gibi görünüyor…

Marco Müller / Münster

© Deutsche Welle Türkçe

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle