Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, dershanelerin kapanması kararı ile gün yüzüne çıkan ve yolszuluk ve rüşvet operasyonu ile zirveye çıkan AKP ve Fethullah Gülen cemaati arasındaki gerilime ilişkin, "Feryatlarım bir netice vermiyor. Rüyalardaki gibi kâbus yaşıyorum. Sesimi, ters rüzgârlar alıp götürüyor" diyerek artık takatinin kesildiğini ve çaresiz kaldığını dile getirdi.
Gülerce, "Savcılar ellerinde kağıtla inip bildiri okuyorsa bu davranış militanlıktır. Benim ülkemin Başbakan'ını yabancılar gönderemez" sözleri ile cemaate yakın isimler tarafından sert eleştirilere maruz kalmıştı. Bu açıklamalar sonrası Gülerce'nin Zaman'dan ayrılacağı iddia edilmiş, ancak Twitter hesabından yayımladığı "Hiç yuvamdan ayrılır mıyım? Fitneye düşülmesin" mesajı ile bu iddialara son noktayı koymuştu. Gülerce bugünkü yazısında da Fethıllah Gülen'e olan bağlılığına dikkat çekerek, "Benim bu dünyada, dünya hayatında kazandığım bir şeref varsa; Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin beni dost saymasıdır. Bu bana yeter" ifadelerini kullandı.
Hüseyin Gülerce'nin Zaman gazetesinde "Rüzgârımızı kesme Allah’ım…" başlığıyla yayımlanan (1 Ocak 2014) yazısı şöyle:
Günlerdir, “yangın büyük” diye feryat ediyorum. “Bu yangını söndürmek lazım, üzerine benzinle değil su ile gidilmeli.” diyorum.
Artık takatim kesildi. Çünkü Hizmet hareketine, Muhterem Hocaefendi’ye çok ağır ithamlar, hakaretler yapılıyor. Benim ateşi söndürme adına bir maşrapa ile su taşımamı, ortamı yumuşatma çabalarımı bile fitneye malzeme yapmaya kalktılar. Benim bu dünyada, dünya hayatında kazandığım bir şeref varsa; Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin beni dost saymasıdır. Bu bana yeter.
Evet, feryatlarım bir netice vermiyor. Rüyalardaki gibi kâbus yaşıyorum. Sesimi, ters rüzgârlar alıp götürüyor. Hüsnüzanlar yerini suizanlara bırakmaya başladı. İmtihanın büyüğü bu olsa gerek. Vefanın, sadakatin, kardeşliğin imtihanı bellerimizi büküyor. 45 yıllık dine hizmet hayatımda, ben böyle bir yük yüklenmedim. Hiç sarsılmadım. Üniversitede iki defa 25 metreden sıkılan kurşunlardan biri başımın 10 santimetre yanından, diğeri 30 santimetre üzerinden geçti. O günden beri ölümden hiç korkmadım. Ama milletimizin içine düştüğü bu dertten korkuyorum. Yılın ilk yazısında, imtihanlardan duaya sığınacağım.
“Yoksa siz, daha önce geçmiş ümmetlerin başlarına gelen durumlara mâruz kalmadan cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öyle ezici mihnetlere, öyle zorluklara dûçar oldular, öyle şiddetle sarsıldılar ki, Peygamber ile yanındaki müminler bile ‘Allah’ın vaat ettiği yardım ne zaman yetişecek?’ diyecek duruma geldiler. İyi bilin ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara Sûresi ayet 214, Suat Yıldırım)
“(Ey insanlar!) Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan (vesilesi) kıldık; (bakalım) sabredecek misiniz? Rabb’in her şeyi hakkıyla görmektedir.” (Furkân 20, Diyanet Vakfı)
“İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece ‘İman ettik’ demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır. Yoksa kötülükleri yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandılar? Ne kadar kötü (ne yanlış) hüküm veriyorlar!” (Ankebut 2-3-4, Diyanet İşleri Başkanlığı)
“Hepiniz toptan, Allah’ın ipine (dinine) sımsıkı sarılın, bölünüp ayrılmayın. Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah kalplerinizi birbirine ısındırmış ve onun lütfu ile kardeş oluvermiştiniz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oraya düşmekten de sizi O kurtarmıştı. Allah size âyetlerini böylece açıklıyor, ta ki doğru yola eresiniz.” (Âl-i İmrân 103, Suat Yıldırım)
“Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” (Hucurat, 12, Diyanet İşleri Başkanlığı)
“Onlardan sonra gelenler derler ki: ‘Rabb’imiz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma!’ Rabb’imiz! Sen çok şefkatli, çok merhametlisin!” (Haşr 10, Elmalılı)
“Allah’a ve Resulü’ne itaat edin, sakın birbirinizle ihtilaf etmeyin; sonra korkuya kapılıp zaafa düşersiniz, rüzgârınız (kuvvetiniz) gider. Bir de tam manasıyla sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal 46, Suat Yıldırım)
Rüzgârımızı kesme Allah’ım. Bu millet dualı millet, şer görüneni hayırlara çevir Allah’ım…