Hürriyet yazarı Sedat Ergin, iş insanı Osman Kavala'nın derhal serbest bırakılması için 10 büyükelçinin çağrı yapmasının ardından başlayan krizin seyri ve sona eriş şeklinin uluslararası alanda oldukça geniş yankılara yol açtığını, yürüyen tartışmalar üzerinden olayın yankılarının dalgalar halinde sürmekte olduğunu yazdı.
Ergin, ABD Dışişleri Sözcüsü Ned Price'in bir soru üzerine “18 Ekim’de diğer dokuz büyükelçilikle birlikte yayımladığımız açıklama Viyana Sözleşmesi’nin 41’inci maddesine uygundur. 18 Ekim açıklamasındaki ilkeler, taahhütler, bu olayda diğer dokuz ülkeyle paylaştığımız evrensel ilke ve taahhütlerdir” sözlerini aktararak şöyle devam etti:
"Bu ifadelere bakıldığında, ABD tarafının insan hakları konularının kamuoyu önünde gündeme getirilmesinin Viyana Sözleşmesi çerçevesinde içişlerine müdahale sayılmaması gerektiği şeklinde bir tezden hareket ettiğini söylemek mümkündür.
Zaten Beyaz Saray Sözcüsü Psaki de 'Türkiye de dahil olmak üzere dünyada aktivistlerin, gazetecilerin tutuklanmaları üzerinde ne düşündüğümüzü açıkça söylemeye devam ediyoruz. Aynı zamanda bu olayda olduğu gibi kaygı duyduğumuz konuları, bazen görüşmeler yoluyla bazen de kamuoyuna açık bir şekilde gündeme getiriyoruz' diye konuşmuştur.
Yine de yaşanan krizin tecrübesi ışığında, bundan sonraki dönemde başta ABD olmak üzere ilgili ülkelerin Türkiye hakkında insan hakları, hukuk, demokrasi gibi başlıklardaki eleştirel kamuoyu açıklamalarını -Ankara’daki büyükelçilikleri aracılığı yerine- doğrudan kendi başkentlerinde yapmaları muhtemel görülmelidir."