Evrensel gazetesinden Onur Uslu'nun Ankara OSTİM'deki işçileriyle Afrin operasyonunu konuştu. Uslu, Ankara OSTİM'deki işçilerin, TSK tarafından Suriye'nin Afrin bölgesine başlatılan operasyonun yükünün kendilerinin sırtına bindirildiğini söylediğini belirtti. Uslu, işçilerin, asgari ücret görüşmelerinde hükümettin kendilerinden fedakarlık beklediğini hatırlatıp, “Hükümetin çuval çuval parayı tanka, tüfeğe, savaşa harcadığını görüyoruz. Madem bu kadar paranız vardı neden asgari ücrete bu kadar az zam yapıldı?” diye sorduğunu yazdı.
Uslu'nun Evrensel'de "OSTİM işçisi: İşçiden fedakarlık bekleyenler paraları savaşa harcıyor" başlığla yayımlanan haberi şöyle:
Caner 18 yaşında. Lisede dersler zor gelince okulu bırakıp OSTİM’de motor atölyesinde işe girmiş. 3 yıldır OSTİM’de çalışıyor. “Türkiye neden Afrin’e askeri operasyon başlattı?” diye sorduğumuzda önce “Afrin neresi ağabey” diyor. Suriye’nin toprağı olduğunu söylediğimizde, “Daha haritada yerini bilmediğimiz topraklarda bizim ne işimiz var. Her ay bir yerlere operasyon düzenleniyor, bir sürü gariban çocuğu oralarda ölüp gidiyor, yarın bir gün benim de askerlik yaşım gelecek. Dersler zor geldi okuyamadık ama sırf askere gitmemek için açıktan okula yazılmayı düşünüyorum” diyor. Halkın derdiyle yönetenlerin dertlerinin ortak olmadığını söyledikten sonra kendisinin asgari ücretle çalıştığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Daha dün işçilerden fedakarlık bekleyen, zor zamanlardan geçtiğimizi söyleyen Hükümetin çuval çuval parayı tanka, tüfeğe, savaşa harcadığını görüyoruz. Madem bu kadar paranız vardı neden asgari ücrete bu kadar az zam yapıldı?”
Görüş aldığımız diğer İşçi Mevlüt, Caner’in küçük kardeşi. Yaşı 18’in altında. O da OSTİM’de farklı bir atölyede çalışıyor. Yanında birisiyle geliyor aramıza. “Ustam” diyor sonradan 18 yaşında olduğunu öğrendiğimiz Abdurrahim’i tanıştırırken. 18’inde bir usta... İşyerinde konuşulmuş, “Biraz biliyoruz” diyorlar. “Orada teröristler varmış, oraları temizleye girdik” diyor Mevlüt. Ama en fazla kafasına takılanın da bedelli askerlik yapan ünlülerin sosyal medyada kullandıkları ‘Vururuz, kırarız’ cümlelerinin, dizi setlerinde çekilen üstündeki askeri üniformalı fotoğraflarıyla paylaşması. “Bir parası var diye askerlikten kaçan, bir şekilde torpille çürük raporu alan zenginlere bakıyorum bir de bize” diyor: “Yarın bir gün zorunlu olarak oralara gidip savaşın içine girecek olan bizler olacağız. Bizden daha hevesli görünenler, yatlarında katlarında yatarken bizler orada canımızdan olacağız, olan yine bize olacak.”
Sonra metro girişinde köpek besleyen 2 çocuğa takılıyor gözümüz. Yanlarına gittiğimizde Iraklı olduklarını öğreniyoruz. Muhammet ve Tufan. 3 yıl önce savaştan kaçıp geldiklerini söylüyorlar. Muhammet bir torna atölyesinde çalışıyormuş. Tufan da bakkalda. 250 lira ücret aldıklarını söylüyorlar. Günlük 5 lira yol parası verdikten sonra kendilerine kalan 100 lira. Konuşurken, bir yandan da köpekleri beslemeye devam ediyorlar. “Ağabey, burada bir tane köpek vardı, bembeyazdı, onu kaçırdılar herhalde. 2 haftadır göremiyoruz” diyorlar laf arasında. Kendi yuvasından kopmuş gelmiş, yuvasız köpeğin derdine düşmüş iki çocuk...
Afrin’i onlara sorduğumuzda gözleri doluyor ikisinin de: “Ağabey biz kaçtık geldik savaştan. Savaşı en iyi biz anlarız. Üç yıldır Ankara’dayız, geldikten iki hafta sonra burada işe başladık. Irak’ta okula gidiyordum. Savaştan kaçıp Ankara’ya geldik. Burada okula gidemedim, hem Türkçe bilmiyordum hem de anne babamız yaşlı olduğu için onlara da bakmamız gerekiyordu. İki ağabeyimle OSTİM’de işe girdik. Irak’tan geldiğimiz için bize herkesten düşük ücret veriyorlar, mecbur olduğumuzu biliyorlar. Savaş biter tekrar Irak’a döneriz diye beklerken bizim oralar her gün daha fazla karışıyor. Bu gidişle dönüşümüz olmayacak galiba.”
“Savaş herkes için kötü ama çocuklar için daha kötü” diye bitiriyor bir an kendinin de çocuk olduğunu unutarak.