Hasan Cemal
(Milliyet - 5 Mayıs 2012)
'Hükümet dinlemiyorsa vurun tekmeyi!'
Türkiye’nin asker sorununu öğrenmek istiyor musunuz? Alper Görmüş’ün ‘darbe günlükleri’ tam metin olarak çıktı:
İmaj ve Hakikat.
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in günlükleriyle, bu ülkede demokrasiyi yıllar yılı ikinci sınıflığa mahkum etmiş olan asker sorununun özü nedir, Ergenekon’la Balyoz aslında nerelerden kaynaklanmaktadır soruları kafanızda aydınlanabilir.
Günlüklerden bazı bölümler aşağıda.
İşadamları ve darbe
25 Ağustos 2002
Bu insanlar (işadamları) o kadar fazla ileri gitmişler ki paraları sayesinde her şeyi yapabileceklerini zannediyorlar. Hep askere yanaşıyorlar ve bizleri başkalarına karşı bir aracı ve silah olarak kullanıyorlar. Bunu gören asker de pek yok. İstedikleri hep asker darbe yapsın ve onlar da bu darbe vesilesi ile paylarını alsınlar. (sayfa 99)
Ak Parti ve karşı devrim
6 Eylül 2003
14 Mayıs 1950 tarihinde DP‘nin iktidara gelmesiyle başlayan karşı devrim süreci 3 Kasım 2003 seçimlerinde AKP‘nin tek parti olarak iktidara gelmesiyle yeni bir sürece girmiştir. (sayfa 142)
28 Şubat’taki gibi...
6 Eylül 2003
28 Şubat’ta olduğu gibi Sincan‘da tankların geçişine benzer hareketlere zamanı gelince başvurulmalıdır. (sayfa 156)
OYAK: Askerin hükümetlere karşı aracı
8 Eylül 2003
OYAK, TSK’nın hükümetlere karşı mücadelesinde bir parasal kaynak sayılıyor ve daha da büyümesi yönünde inisiyatif göstermeyen komutanlar “vatana ihanet”le suçlanıyor. (sayfa 162)
“Para, hükümetlere karşı güç demektir.”
10 Eylül 2003
OYAK Genel Md. Coşkun Ulusoy ve Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Türker geldiler. İlginç bir konuyu öğrendim. OYAK geçtiğimiz Ağustos TÜPRAŞ’ın özelleştirmesine talip olmuş. Coşkun beyin ifadesine göre ihaleyi de kazanmışlar ve iş tamamlanmış durumda imiş. Ancak Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları karşı çıkarak genel kurulda aksine karar alınmasını sağlamışlar. Bence bu vatana ihanet ve OYAK üyelerine ihanettir... Para güç demektir. Para hükümetleri bile dize getirir. Bugün eğer AKP hükümetine karşı mücadele çaresi arıyorsak, bu yol onlardan biri ve belki de en etkilisidir. (sayfa 162-163)
Rektör ve protesto
8 Ekim 2003
Kocaeli Üniv. Rektörü’nü aradım ve ona da rektörler olarak bu işi hemen ve sert bir şekilde protesto etmelerini, arkalarında olduğumuzu söyledim. (sayfa 170)
“Demokrat Hilmi!”
4 Kasım 2003
İrfan Paşa (Tınaz) emekliye ayrıldığından beri Ankara’ya hiç gelmemişti. 1992 yılında ayrıldığına göre aradan 11 yıl geçmiş. İlk defa benim için Ankara’ya geldi... Bana sürekli olarak Genelkurmay Başkanı’nın sivil kesimde iyi tanınmadığını ve herkesin kendisinden ümidini kestiğini ve kendisine “Demokrat Hilmi” ismini taktıklarını anlattı. (sayfa 179-180)
“Kıbrıs çözümsüz kalmalı.”
7 Kasım 2003
Kıbrıs’ı istediğimiz şekilde çözümsüz olarak bırakmalıyız ve bu arada Kıbrıs muhalefetinin seçimi kazanmasını da önlemeliyiz. Böylece AB’ye ikinci bir darbe vurabileceğiz. (sayfa 183)
Üniversite öğrencilerini sokağa dökmek!
18 Aralık 2003
Üniversitelerde talebeleri sokağa dökecek temaslara başlamamız gerekiyordu. (sayfa 204)
“Hükümet dinlemiyorsa, tekmeyi vurun!”
23 Aralık 2003
Akşam tam çıkarken Genelkurmay eski başkanlarından Org. İsmail Hakkı Karadayı aradı... Bana hem nasihat hem de mesaj verdi... Hatta lâf arasında, “Hükümet sizi dinlemiyorsa tekmeyi vurursunuz gider” dedi. (sayfa 206)
10 Mart’ta ihtilal diye...
3 Şubat 2004
Hava Kuvvetleri Komutanı ve Jandarma Genel Komutanı hemen 10 Mart’ta ihtilal yapalım diye bastırmaya başlamışlar. Kara Kuvvetleri Komutanı onları şimdilik frenlemiş ve bunun için daha zamanın uygun olmadığını, beklememizi salık vermiş. (sayfa 240)
Genelkurmay Başkanı herşeyi biliyor!
15 Mart 2004
Sabah bir ara beni Jandarma Genel Komutanı aradı. “Genelkurmay Başkanı her şeyi biliyor. Biraz önce beni aradı. Hemen öğleyin bir araya gelmemiz lazım” dedi. Kendisine neleri bildiğini sordum, jandarma tesislerinde Ömer İzgi ile yemek yediğimizi biliyor. Hemen hemen her şeyi biliyor, dedi. (sayfa 264-265)
Son kale: Anayasa Mahkemesi...
25 Haziran 2004
Anayasa Mahkemesi en son kalemiz. Eğer bu kale düşerse o zaman bu ülkede her şey beklenebilir. (sayfa 278).
Alper Görmüş kitabını, “Darbesiz, vesayetsiz, ‘normal’ bir Türkiye için...” diye imzalamış.
Eline sağlık sevgili Alper.