Gündem

"HSK seçimi TBMM'de yapılmadan anayasa değişikliğine gidilmeli"

"Bugün yargıdaki Fetullahçı yapılanmanın birinci sorumlusu da AKP'dir"

03 Mayıs 2017 14:32

Yargıçlar ve Savcılar Birliği Derneği'nin Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, bugün sona eren ve 15 gün içerisinde yeni üyelerin belli olacağı Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyeliği hakkında konuştu. "Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nce en son 2010 yılında alınan yargı bağımsızlığına ilişkin karara göre, yargı kurullarının çoğunluğunu meslek mensuplarının kendi aralarından seçmesi gerekiyor" diyen Eminağaoğlu, “TBMM'de söz konusu seçim yapılmamalı, anayasa değişikliği yoluna gidilmelidir. Aksi durum, Avrupa'dan, yargıdan, hukuktan uzaklaşmak anlamındadır" ifadesini kullandı.

Saygı Öztürk'ün Sözcü'de "Bu tablo nasıl ürkütmesin?" başlığıyla yayımlanan (3 Mayıs 2017) yazısı şöyle:

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), yasanın açık hükmüne rağmen ilçe seçim kurulu mührünü taşımayan zarfları, oy pusulalarını geçerli saydı ve halk oylamasının kaderini değiştirdi. Gelecekte bu YSK ile seçimlere gidildiğinde, verdiği kararlara nasıl güvenilecek. Yargıya olan güven giderek azalırken, azalmasına neden olan önemli gerekçeler de ortaya çıkıyor.

12 Eylül 2010 tarihinde gerçekleştirilen halk oylamasının bel kemiğini Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yeni yapısı oluşturmuştu. Ne oldu? Seçilen üyelerin bazıları Fetullahçı oldukları gerekçesiyle tutuklandı. Fetullahçı kadrolar AKP eliyle yargıya yerleştirildi, büyütüldü. Yani, bugün yargıdaki Fetullahçı yapılanmanın birinci sorumlusu da AKP'dir. Ama sanki hiç sorumlulukları yokmuş gibi davranıyorlar.

Adalet mi, siyaset mi?

16 Nisan halk oylamasında da yine bu kurul öne çıktı. Bu kez durum daha farklı. Kurulun üyelerinin 7'si TBMM, 4'ü Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek. Adalet Bakanı yine kurulun başkanı olacak. Müsteşar da doğal üye. Dolayısıyla HSK tam anlamıyla hükümetin ve cumhurbaşkanının belirlediği isimlerden oluşacak. Biz de o kurula “bağımsız ve tarafsız” sözcüklerini ekleyip Hakim ve Savcılar Kurulu kısa adıyla HSK diyeceğiz.
Yargıda “adalet mi, siyaset mi?” diye sorarsanız, “siyaset” daha ağır basıyor. HSK üyeliği için TBMM Başkanlığı'na başvuruların dün son günüydü. Milletvekillerinin oylarıyla HSK'nın 7 üyesi seçilecek. Anayasa ve Adalet Komisyonu, başvuruları değerlendirecek, sayıları azaltacak. AKP ve MHP koalisyonu burada da kendini gösterecek. MHP de HSK'nın birkaç üyeliği için kontenjan alıyor. Böylece, MHP'nin kurulda temsilcileri bulunacak.

102 bin 319 kişi atıldı

Hemen belirtelim, tutuklanan, ihraç edilenlerin tamamının Fetullahçı olduğu iddia edilse de, bu yapılarla hiç ilgisi olmayan yüzlerce kişinin bulunduğu biliniyor. O yüzden yetkililer de zaman zaman “hata varsa düzeltiriz” diyor, bazen de göreve iadeler oluyor. Hayır, o hatayı yapmayacaksınız. İnsanların onuruyla, geleceğiyle bu kadar oynamaya kimsenin hakkı yoktur. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, FETÖ yapılanmasının daha yüzeyinde olduklarını belirtiyor. Doğruysa gerçekten Türkiye'de ürküten bir tablo oluşmuş.
Tutuklu hakim ve savcılar iddianamelerin hazırlanmamasından, mahkeme önüne çıkarılmamaktan şikayetçi. İtirafçı olmayanın tutuksuz yargılanma hakkı da yok gibi. Toplam 102 bin 319 kamu personelinin görevine son verildi. Binlerce kişi açıkta. 40 bin kişi tutuklu. Bu sayı kamuda istihdam edilen toplam 3 milyon 149 bin 177 kamu personelinin yüzde 3,25'ini oluşturuyor.
Mülkiye Müfettişi Mahmut Esen'in hesaplamalarına göre; yargı mensuplarının yüzde 26.4'ü (4 bin 195 kişi), mülki idare amirlerinin yüzde 17.7'si (385 kişi), emniyet mensuplarının yüzde 8'i (20 bin 672 kişi), öğretim elemanlarının yüzde 4'ü (5 bin 300 kişi), öğretmenlerin yüzde 3.6'sı (33 bin 480 kişi), askerlerin yüzde 3'ü (8 bin 832 kişi), imamların yüzde 2'si (2 bin 198 kişi), sağlık çalışanlarının yüzde 1.7'si (6 bin 784 kişi) ve belediye personelinin yüzde 1'i (2 bin 349 kişi) kamudan ihraç edildi.

Önemli bir hatırlatma

HSK üyelerinin seçimiyle ilgili bir hatırlatmada bulunalım: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nce en son 2010 yılında alınan yargı bağımsızlığına ilişkin karara göre, yargı kurullarının çoğunluğunu meslek mensuplarının kendi aralarından seçmesi gerekiyor. Avrupa kuralları bilinmesine rağmen, AKP ve MHP bu kuralları görmezden gelerek, söz konusu anayasa değişikliğini gerçekleştirdi. Anayasa tekrar değiştirilene kadar Avrupa Konseyi'nin siyasi denetimi de devam edecektir.
Yargıçlar ve Savcılar Birliği Derneği'nin Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da, “TBMM'de söz konusu seçim yapılmamalı, anayasa değişikliği yoluna gidilmelidir. Aksi durum, Avrupa'dan, yargıdan, hukuktan uzaklaşmak anlamındadır. Partilerin göstereceği tutum, yargıda adalet mi, siyaset mi sorusunun da yanıtını oluşturacaktır. Bu konuda öncü rol CHP'ye düşüyor. CHP gerekiyorsa, TBMM'de komisyonlara ve Genel Kurul'a girmemeli” görüşünde…
Kuşkusuz, CHP'liler de bu konuda bir karar alacaktır. Bekleyelim, görelim.