Gündem

Homofobik paylaşım yapan doktordan ‘özür’ mektubu: İyi bir insan ve hekimim!

Jinekolog Cüneyt Genç, eşcinsel bir bireye ait görsel eşliğinde sosyal medyadan homofobik paylaşımda bulunmuştu

17 Mayıs 2016 21:49

Facebook sayfasındaki homofobik paylaşımlarından dolayı tepki çeken Ankara’da doktorluk yapan Cüneyt Genç, 'özür' mektubu yazdı. Genç, yaptığı homofobik paylaşım yüzünden haksız olarak linç edildiğini iddia ederken “Sözcükler önemli! Bazen silahtan daha fazla yaralar insanı” dedi. İyi bir hekim olduğunu söyleyen Genç, hayatına iyi birisi olarak devam edeceğini söylerken “Beni bilenlere de bilmeyenlere de samimi bir özür borçluyum” ifadelerini kullandı.

Genç’in Facebook'ta, eşcinsel bireyle ilgili yaptığı homofobik paylaşım sosyal medyada tartışma yaratmıştı. Genç, eşcinsel bir bireyin fotoğrafını paylaşarak “Günaydın. Millet kapısının önünde kedi yavrusu bulur, bizim kapının önünde bunu buldum. İçimdeki insan sevgisi nedeniyle baktım tabii" dedi. Doktorun hastanın fotoğrafının üstüne "Banane ben de Cüneyt'e muayene olmak istiyoruuum" yazması da tepki toplamıştı.

Genç'in yazdığı 'özür' mektubu şöyle:

Herkese merhaba,

Bir süre önce sosyal medya hesabımdan yaptığım bir paylaşımla yanlış anlaşılmalarla dolu bir yolculuğa çıktım. "Hastasının cinsel yönelimi ile dalga geçen, hastasını teşhir eden doktor" suçlamalarına kadar varan bir sürecin içinde buldum kendimi.

Gerçek olmayan, sanal ortamdan alınan bir fotoğraf ve üzerine düşünülmemiş anlık bir espri ile başladı her şey. Oysa yaşadığımız dünyada olayları, gerçekler değil algılar belirliyordu. Acımasızlık tam da burada başladı. Bir hekimdim, 'kadın hastalıkları ve doğum uzmanıydım'. Düşünmeden yaptığım paylaşımım mesleki açıdan değerlendirildi ve "mesleki infaz süreci"ne dönüştürüldü.

Yorumlar, haberler bir 'linç kampanyası'nı da beraberinde getirdi. Telefonların, mesajların, hakaretlerin, küfürlerin, tehditlerin, suçlamaların arkası kesilmedi. Öfkelendim, isyan ettim, akıl ve mantığa sığmayan insafsız yorumlara, değerlendirmelere tepki koydum. Sustum sonra…

Ben, vicdan ve mesleki etik muhasebesi içinde iken adıma yürütülen kampanyalar tüm şiddetiyle devam etti. Hep başkalarının başına geldiğini sandığımız "acımasız dünyanın" bizzat içindeydim. Şaşkındım… Sakin olmaya, gerçekten kopmamaya ve düşünmeye çalıştım. Teknoloji geliştikçe yanlış anlaşılmaların nerelere kadar varabileceğine, insanın 'ölüm' hatta sevdikleri ile nasıl 'tehdit' edilebildiğine, 'suçlu ilan etme' nidalarına ve girişimlerine tanık oldum.

Kendim için korkmadım. Sevdiklerim için tedirgin olmadığımı söylemek ise o kadar da kolay değil. Son yıllarda ülkemize hakim olan linç kültürünün, kutuplaşma iklimin nerelere gelebildiğini görebilme adına da oldukça tecrübe sahibi oldum diyebilirim. Bu negatifliklerin, bağırışların ortasında beni tanıyanlardan ve bunca yıldır güvene dayalı güzel bir bağ kurduğum hastalarımdan gelen sevgi dolu destek mesajları ise bana güç verdi.

"Din, milliyet, ırk, siyasi eğilim ya da toplumsal sınıf ayrımlarının hastamla arama girmesine izin vermeyeceğim" diye yemin etmiş bir hekim olarak; beni en çok yaralayan mesleğimle bağdaşlaştırılan acımasız, hak etmediğim yorumlardı. Mesleki açıdan linç ve karalama kampanyasının mağduru oldum bu süreçte.

Sözcükler önemli! Bazen silahtan daha fazla yaralar insanı. Bir hekimin kaleminden espri diye düşünmeden dökülen sözcükler… Olmasaydı keşke…

"Söz, ağızdan çıkmadan önce insanın esiridir; ağızdan çıktıktan sonra insan sözünün esiri olur" derler. Sözlerimin esiri olmayacağım. Öz eleştirimi yaptım. İnsanların cinsel kimliklerine saygı duymama rağmen, nerelere gidebileceğini öngörmeden seçtiğim kelimelerle, 'sanal dünyadan alınarak paylaşılan bir fotoğraf'la yanlış anlaşılmaya sebebiyet verdim.

İyi bir insanım, iyi bir hekimim. Bugün de, yarın da, iyi insan, iyi baba, iyi eş ve iyi hekim olarak hayatıma devam edeceğim. Ancak beni bilenlere de bilmeyenlere de samimi bir özür borçluyum.

Okuma yazma bilmemesine rağmen 9 çocuk yetiştiren, 7 çocuğunu üniversitede okutan, 40 yaşında ilkokulu dışarıdan bitiren 88 yaşındaki anneme ve rahmetli babama da büyük bir özür borçluyum. En kısa sürede annemin yanına gideceğim. Ellerini öpeceğim. Hiç görmedikleri, tanımadıkları insanların hakaret ve küfürlerine sebebiyet verdiğim için af dileyeceğim.

Üzdüğüm, huzursuz ettiğim, kelimelerimle incittiğim hatta daha önemli ülke sorunlarımız varken gündemin bu konuyla meşgul edilmesine vesile olduğum için önce insan, sonra hekim olarak herkesten özür dilerim.

ÜZGÜNÜM…

Saygılarımla…

Op. Dr. Cüneyt Genç

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı"