Dünya

Hollanda Mahkemesi: 'Kültürel köken' yüzünden Türklere az tazminat

Hollanda'da bir mahkeme 'kültürel kökenler nedeniyle' ortalama bir Türk adınının "26 yaşında çalışma hayatından çekildiğini' belirterek daha az tazminat almaları gerektiğini vurguladı

27 Aralık 2013 12:48

Hollanda'da 10 yıl önce bir motosikletin çarpması sonucu ağır yaralanan Ezra Coşkun'un ailesi mahkemeye başvurarak tazminat talebinde bulundu. Hollanda Beyinsel Hasarları Hesaplama Merkezi beyinsel işlevi 4 yaşındaki bir çocuğun düzeyine gerileyen Ezra Coşkun'a 430 bin euro tazminat ödenmesini tavsiye etti. Ancak, Hollanda mahkemesi, "Türk kadınları, kültürel kökeni nedeniyle çalışma hayatından erken çekilir" gerekçesiyle daha az tazminat verilmesini karara bağladı.

Yusuf Özkan'ın BBC Türkçe'de yer alan haberine göre, Hollanda'da bir mahkemenin, "kültürel kökeni nedeniyle daha az çalışacağı" gerekçesiyle Türkiye kökenli bir kadına daha az tazminat ödenmesi kararı tartışma yarattı. Hollanda Türkler İçin Danışma Kurulu kararı, "ayrımcılık" olarak değerlendiriyor. Hıristiyan Demokrat Parti (CDA) konuyu parlamento gündemine taşıdı.

Hollanda, mahkemenin, "Türk kadınları, kültürel kökeni nedeniyle çalışma hayatından erken çekilir. Bu nedenle daha az tazminatı hak ediyorlar" yönündeki kararını tartışıyor. Mahkemenin kararı, "ayrımcılık" olarak değerlendirildi.

Hıristiyan Demokrat Parti (CDA) tarafından parlamento gündemine taşınan "ayrımcılık" tartışmasının kökeni, Türkiye kökenli Coşkun ailesinin açtığı tazminat davasına dayanıyor.

 

Tazminat davası

 

Hem Türk hem de Hollanda vatandaşı olan ailenin şu anda 20 yaşında olan kızları Ezra, 10 yıl önce bir motosikletin çarpması sonucu ağır yaralandı. Uzun süre komada kalan Ezra Coşkun, beyinsel fonksiyonlarının büyük bölümünü yitirdi.

Coşkun ailesi mahkemeye başvurarark tazminat isteminde bulundu. Hollanda Beyinsel Hasarları Hesaplama Merkezi, beyinsel işlevi 4 yaşındaki bir çocuğun düzeyine gerileyen Ezra Coşkun'a 430 bin euro tazminat ödenmesini tavsiye etti.

Ancak bu miktar, kazaya neden olan kişinin bağlı olduğu sigorta şirketi tarafından fazla bulundu. Sigorta şirketi, Ezra Coşkun'un okul durumunu ve tüm aile bireylerinin eğitim durumunu inceledi.

Kaza öncesi düşük düzeyli bir okula devam eden Coşkun'un "kuaför olmak istediğini" öğrenen sigorta şirketi, bu varsayımdan yola çıkarak bir ödeme planı hazırladı. Plana göre, "erken yaşta evlenip, en geç 26 yaşında anne olacak olan Coşkun, 36 yaşına kadar çocuk bakacak. 36 yaşından sonra da ancak 'part-time' olarak çalışabilecekti.." Bu nedenle, 430 bin euro yerine 70 bin euroluk tazminatın yeterli olacağı savunuldu.

 

'Bu tam bir ayrımcılık'

 

Sigorta şirketinin bu varsayımı, mahkeme tarafından "haklı" bulundu. Mahkeme, "kültürel kökenler nedeniyle" ortalama bir Türk kadınının "26 yaşında çalışma hayatından çekildiğine" işaret etti. 430 bin euro yerine 70 bin euro tazminat verilmesini hükme bağladı.

Coşkun ailesinin avukatı Arnoud Fuch, Noel tatili sonrası karara itiraz etmeye hazırlanıyor. Hollanda kamuoyu ise, mahkemenin kararını "ayrımcılık" olarak değerlendiriyor.

Sorularımızı yanıtlayan Hollanda Türkler İçin Danışma Kurulu (IOT) Müdürü Ahmet Azdural, "Bu tam bir ayrımcılık. Dahil olduğu bir grubun 'ortak özelliği' denilerek bir kişi hakkında böyle bir karar alınamaz" diyor.
Azdural, mahkemenin, "Ortalama Türk kadını, 26 yaşında çalışma hayatından çekilir. Kaza öncesi de düşük düzeyli bir okula gidiyordu" görüşünü de "kabul edilemez" buluyor.

Hollanda'daki Türk çocuklarının yüzde 25'inin, "dil geriliği" nedeniyle düşük düzeyli okullardan, daha uzun bir süre sonunda yüksek öğrenime geçtiklerini anımsatan Azdural, şu görüşleri dile getirdi:

"Kaza olmasa bu genç kız da düşük düzeyli bir okuldan üniversiteye geçip, avukat ya da hakim olabilirdi. Bu, 'Bir Türk'ü öldürmenin cezası, bir Hollandalı'yı öldürmeninkinden daha az olmalı. Çünkü Türkler daha az yaşıyor' mantığıyla eşdeğer. Yanlış ve ayrımcı bir karar."

Azdural, son 1 ay içinde Avrupa Komisyonu, Uluslararası Af Örgütü ve Birleşmiş Milletler (BM) raporlarında, Hollanda'nın "ayrımcılık" konusunda ciddi eleştirilere hedef olduğunu anımsatıyor. Aynı şekilde İş pazarında yabancılara yönelik ayrımcılığın "vahim boyutlarda" olduğunu gösteren raporlardan örnek verdi.

 

'Hukuk güçlüden yana'

 

Ahmet Azdural, bütün bu örneklere rağmen hükumetin "ayrımcılık" suçlamaları karşısındaki tutumunu "kaygı verici" olarak değerlendiriyor. "Hükumet, ayrımcılıkla mücadele konusunda sorumluluk almaktan kaçıyor. 'Düşünce özgürlüğü' var diyerek ırkçı yaklaşımları normallaştırıyor" diye konuştu.

Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği (HTİB) Başkanı Mustafa Ayrancı ise, "Ankara'ya" sitem ediyor. Ayrancı, özellikle Geri Kabul Anlaşması ile Avrupa'daki Türkiye kökenlilerin en büyük kazanımı olan sosyal güvenlik anlaşmasının "pazarlık konusu" yapıldığını savundu.

"Eğer zayıfsanız, bu tür kararlara hazır olmalısınız. Hukuk hep güçlüden yana" diyen Ayrancı, Mahkeme kararlarından, politik uygulamalara kadar önü alınamayacak sorunlarla karşı karşıya bırakıldıklarını öne sürüyor.
Muhalefetteki Hıristiyan Demokrat Parti (CDA) ise Hollanda mahkemesinin kararıyla başlayan "ayrımcılık" tartışmasından rahatsız. CDA Milletvekili Pieter Heerma, soru önergesiyle konuyu parlamento gündemine taşıyor. Normalde bğımsız yargı kararı konusunda açıklama yapmadığını belirten Heersma, "Ama şu an bu ve benzeri olayların hangi sıklıkta olduğunu bilmek istiyorum. Bu, çok sık karşlaşılan bir durumsa, politikacıların derhal adım atması gerekir" dedi.