Gündem

Hocalı katliamında 'intikam' çağrıları

Pınar Öğünç, 'Hepimiz Ogün Samastız' diye haykıranların gözlerini gördükten sonra kim inandırabilir beni oradakilerin gerçekten Hocalı katliamının kurbanları için üzüldüğüne?

27 Şubat 2012 12:56

 

Pınar Öğünç

(Radikal,  27 Şubat 2012)

 

Ne kadar kolay değil mi? Bir fenalığın karşısına, diğerini dikelim. Acıları yarıştıralım. Acıları birbirlerine kırdıralım. Seninki yalan benimki gerçek. Eksiyle artı birbirini götürür, hayatta kimse kimseyi kesmemiş olur böylelikle.
 

Taksim’e varmadan, günler öncesinden yapıştırılmış ‘Ermeni yalanına kanma’ diyen reklam panolarının yanından geçtim. Meydana çıkan yollar çift sıra otobüslerle doluydu. Zaten mitingin Facebook sayfasına sabah 8’den itibaren meydana girenlerin fotoğrafları konuyor, farklı şehirlerden gelen otobüslere selam çakılıyordu.
 

Heykelin etrafı Türkçe imla hatalarıyla dolu, dünyaya Türk’ün gücünü haykıran afişlerle kaplıydı. Doğru yazılmış de, da eki yoktu mesela.


Bayraklar, Türk ve Azeri çeşitleriyle küçük 10, büyük 15 TL. Bir ara megafondan yanlış Azeri bayrağı alınmaması için uyarılar yapıldı; yeşilin üstte olması gerekiyormuş. Biri yanaşıp dedi ki megafonluya: “O da Azeri değil, başka bir Türktür. Burada Türk’ü bölme olmasın”. Sonra atkısındaki bozkurtu gösterdi: Önemli olan bu. 

 

'İntikaaam' çağrıları 


Tokatlıyan Han’ın girişine çakılı kaldığım o bir saati nasıl anlatabilirim? Güneşe doğru kalkmış bozkurt parmakları arasından yükselen o sesleri duyduktan sonra, ‘Hepimiz Ogün Samastız’ diye haykıranların gözlerini gördükten sonra kim inandırabilir beni oradakilerin gerçekten Hocalı katliamının kurbanları için üzüldüğüne? ‘Hepiniz Ermenisiniz, hepiniz piçsiniz’ pankartları ellerinde, birbirlerine sarılıp gülerek poz veren 20 yaşındaki asenalar mı, ‘Bozkurtlar burada Hrantlar nerede’ diye bağıranlar mı gerçekten bir daha soykırım yaşanmasın istiyor? Bu insanlar mı adalet talep ediyor? Bilmem ne barış derneği bayrağı altında

 

‘İntikaaam’ diye bağıranlar mı barış istiyor?


Başta, bu pankartlardaki ırkçı sloganların hepsini yazmamalıyım diyordum. İstedikleri bu, meramları yayılmasın istiyordum. Ama yok. Önce ilanları şehrin dört bir yanını saran, sonra nasıl bir sermayeyse, (Radikal de dahil) bütün gazetelerde tam sayfa duyurusu yapılan, Facebook sayfasından Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür edilip İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in konuşma yaptığı bu buluşma tarihe bu sloganlarla geçmeli.


Hrant Dink buluşmalarının alametifarikası olan o yuvarlak dövizlerin aynısı yaptırılmış. Çeşit çeşit: ‘Hepimiz Türküz’, ‘Hepimiz Hocalılıyız’, ‘Hepimiz Mehmetiz’.
 

Bir tanesi ‘Hocalı’da akan kandı, sustunuz. Zaten ya Fransız ya Ermeni ya Rustunuz’ diyordu. ‘Hocalı’nın katili, vahşi Ermeni’ tekbirle kesiliyor, peşinden ‘İşgalcisiniz, katilsiniz, hepiniz Ermenisiniz’ giriyordu.
Başka? ‘Türke kefen biçenin ölümü korkunç olur’, ‘Madem ki Ermenisin, Hocalı’nın hesabını vermelisin’, ‘Türkün ordusu, Ermeni’nin korkusu’, ‘Bu vahşete insanlık vijdanıyla yakınlaşamayanların hepsinin Ermeni olması hayvanlıklarındandır’...
 

Katliamı bir halka mal eden, bir Ermeninin Hocalı’da yaşanan vahşete üzülemeyeceğini varsayan, bir soykırım karşısına diğerini çıkararak her şeyi çözeceğini sanan binler... 

 

O esnada Ankara... 
 

Aynı saatlerde Ankara’da Yüksel Caddesi’nden bir küçük grup hareket etti pankartlarla. Arkalarında kimse yoktu, seslerini sadece Facebook’tan duyuran Azerbaycanlılardı onlar.


Türkiye Sosyalist Azerbaycanlılar Platformu olarak yaptıkları açıklama da tarihe kaydedilmeli:
“Hrant Dink’in katli sonrası karanlık güçlere karşı Türkiye’deki Ermeni azınlıkla dayanışma anlamında acı ve öfkeyle dile getirilmiş ‘Hepimiz Ermeniyiz’ sloganını sulandırmak ve geçersiz kılmak için ortaya atılan ‘Hepimiz Azeriyiz’ önermesine itiraz ediyoruz. Bu oyuna ortak olup Hocalı katliamının bu çevrelerin siyasi malzemesi olmasına göz yummak en başta Hocalı katliamında hunharca katledilen insanların anısına saygısızlık, Hocalıların acısına vurdumduymazlıktır. Biz bu oyunun oyuncusu da seyredeni de olmayı reddediyoruz. Yaşasın Halkların Kardeşliği...”
 

26 Şubat’ı yazalım bir kenara. Yolu ‘resmen’ açılmış bu nefret söyleminin kendine bulduğu yeni zeminle bizi nerelere götüreceğini göreceğiz. Ama hiçbir acı, bir başkasının acısıyla geçmeyecek.