Spor

Hıncal Uluç: Galatasaray Kulübü Başkan Vekili aleni şike itirafı yaptı; Cumhuriyet Savcıları göreve!

"Bu açıklama 'çevir kazı yanmasın' lafları ile temizlenemez"

09 Mart 2017 13:20

Sabah gazetesi spor yazarı Hıncal Uluç, Galatasaray İkinci Başkanı Nasuhi Zengin'in "Bizim takım bazı maçları bilerek kaybetti" yönündeki açıklamarına "Bilerek maç kaybetme itirafı" var; Cumhuriyet Savcıları göreve" dedi.

Uluç, Zengin'in bu açıklmasını 'aleni şike itirafı' olarak da yorumladı.

Hıncal Uluç'un Sabah gazetesindeki yazısı şöyle:

Galatasaray Kulübü hem de başkan vekili Nasuhi Sezgin "Bizim takım bazı maçları bilerek kaybetti" diyerek, aleni bir şike itirafı yaptı, pazartesi günü.

Salı günü, Aspor'un 90'a adlı spor programında, müdür Serkan Korkmaz tüyler ürperten görüntüler yayınladı.
Küçük oğlunu alıp, Sarıyer'den maça gelen babaya, kapıdaki Fenerbahçe kulübü görevlisi "Giremezsiniz" diyordu. "Neden" sorusuna "Ben bilmem. Öyle emir verdiler" cevabı veriyordu. Baba "Bu maç için 1500 lira harcadım, o zaman paramı geri verin" diyordu. Görevli "Ben veremem. Kimin vereceğini de bilmem" diye gene tersliyordu.

Serkan "İçerden de görüntüler var, ama içeri hakları yayıncı kuruluşa ait olduğu için onları gösteremiyoruz" dedi. İçeri görüntülerde üç tane yarma, tribüne gelip "Burada 'İstifa' diye bağıranlar varmış.. Siz misiniz onlar" diye soruyor, sonra tehditler ve sövmeler gırla gidiyormuş.
Şimdi İstanbul Cumhuriyet Baş Savcısına buradan açık ihbarda bulunuyorum.

Hem de "Başkan vekili" gibi en yetkili ağız "Biz bazı maçlarda bilerek yenildik" diyorsa, bu korkunç itiraf, ardından gelen aptalca "Çevir kazı yanmasın" lafları ile temizlenmez.
Bu açık "Şike itirafı" resmen soruşturulmalıdır.
Başkan Vekili'nin bu görevini muhafaza ederken, Sportif A.Ş.'deki görevinden istifa etmesi, acıklıdır, yarım kalmış bir eylemdir. Asıl Yönetim'den, hatta Galatasaray Kulübü üyeliğinden istifa etmiyorsa "İhraç" edilmeliydi. Orası kulübün iç işidir, ama ortada Kamuoyu önünde yapılmış bir "Bilerek maç kaybetme itirafı" vardır ki, buna soruşturma açtırmayan savcı, artık o makamda oturmamalıdır.

Fenerbahçe Stadı önündeki olay ise tam bir "Despotizm" örneğidir. Elinde yasal biletleri olan Baba/ Oğul'un yönetim emri ile stada alınmamaları ne demektir?. Kimdir o emri veren?. Başkan tabii!.. O kulüpte başka emir veren var mı?. O başkan hangi yetki ile vatandaşın anayasal hakkını gasp etmektedir, Sayın Savcı?

Kaldı ki ortada, fiili bir gasp suçu daha var. O başkanın emri ile Fenerbahçe kulübü sattığı bileti kabul etmeyerek vatandaşı dolandırmış duruma düşürülmüş ve görüntüdeki ifadesine göre 1500 lirasını gasp etmiştir. Gasp ceza kanununun en ağır suçlarından biridir.

Yarısı ASpor'da yayınlanan görüntüler, Müdürümüz Serkan Korkmaz'da duruyor, suçun işlendiği Kadıköy Adliyesi'nin baş savcısı!.

Soruşturma açacak mısınız bu "Despotizm" ve "Gasp" olayına..
Yoksa susup geçecek misiniz?.
Sayın Savcılar,
Bilesiniz, ben takip edeceğim. Yazdıklarımı takip ederim.. Yazıp unutmam, başkaları gibi!.