Politika

HDP'nin, Boğaziçili öğrencileri için verdiği önerge reddedildi; TBMM Genel Kurulu'nda tansiyon yükseldi

"Türkiye'nin en başarılı gençleri işkenceye maruz bırakılıyor"

05 Nisan 2018 02:06

TBMM Genel Kurulu’nda HDP’nin gündemin ön sıralara çekilerek görüşülen “Türkiye'de gençlerin ve üniversite öğrencilerinin yaşadıkları sorunlar ve maruz kaldıkları baskıların” araştırılması amacıyla verdiği önerge AKP oylarıyla reddedildi. Görüşmede, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi  9 kişinin tutuklanmasıyla ilgili, “Söz konusu tutuklama kararını yargı değil, bizzat Cumhurbaşkanlığı makamı ve Hükûmet vermiştir” sözleri AKP’lilerin tepkisini çekti. AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, “Burada atılan sloganlar: "Katil AKP, iş birlikçi ÖSO" Bu, bir terör propagandasıdır, yargı burada devreye girer” dedi. Tartışmaların ilerleyen sürecinde AKP’li Muş, “Sanki "Bunlar öğrenciydi, okumaya geldiler; bunlar karşı çıktılar, gözaltına alındılar" demek yanlıştır, bunu milletimizin bilmeye hakkı vardır” diye konuştu.

HDP Grubu adına Filiz Kerestecioğlu’nun, “Mümkün olsa üniversite sınavlarını da kaldırıp yerine Erdoğan mülakatı koyacak. Türkiye, öğrenci ve gazeteci hapishanesi olmuş durumda” dediği  konuşmasından sonra genel kurulda tansiyonun arttığı  tartışmalar şöyle:

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Gerçekten, baktığımız zaman, Türkiye'nin en başarılı gençleri işkenceye maruz bırakılıyor. Geçenlerde Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri gözaltına alınırken bunu yaşadık, polis diyor ki: "Kafanıza vurursak belki biraz zekânız azalır." Bu öğrencilerin zekâları azalmayacak arkadaşlar. Bunlar, özgürlükçü, bilimsel özerkliği savunan, düşünce ve ifade özgürlüğünü savunan gençler ve onların zekâları azalmayacak. Dün 9 öğrenciyi tutukladı maalesef iktidarın yargısı ve hatta "Onları okutmayacağım." diyen Erdoğan mümkün olsa üniversite sınavlarını da kaldırıp yerine Erdoğan mülakatı koyacak. Türkiye, öğrenci ve gazeteci hapishanesi olmuş durumda.
Şimdi, siz hangi noktadan buraya geldiniz, bunu çok iyi hatırlamanız lazım. "Başörtülü kızlarımızı okutmadılar, onları dışarıda okutmak zorunda kaldık." noktasından bugün geldiğiniz nokta "Komünistleri okutmayacağız." noktasıdır. Evet, gençler farklı düşünürler, insanlar farklı düşünürler ve özgürce düşüncelerini ifade etme hakkına sahiptirler, aksi takdirde bu ülkede ne gençlik gelişir ne ilerleme olur.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Doğrusu, ben Karaman Cezaevinde yaşanan hak ihlalleriyle ilgili söz almıştım ancak sayın grup başkan vekilinin öğrencilere dair söylediği sözlere şöyle bir cümleyle yanıt vermek isterim: Boğaziçi Üniversitesinde dün 15 öğrenci savcılığa sevk edildi ve 9'u tutuklandı. Bu tutuklama kararının nasıl verildiğini bütün Türkiye kamuoyu çok yakından biliyor. Hedef gösterildiler, vatan hainliği, komünistlikle suçlandılar ve sonra yargı sözde bir şekilde tutuklama kararı verdi. Hâlâ eğitimin ve üniversitelerin özgür düşüncede olduklarını söylemenin sadece bir savunma psikolojisinden kaynaklandığını ifade etmek istiyorum. Söz konusu tutuklama kararını yargı değil, bizzat Cumhurbaşkanlığı makamı ve Hükûmet vermiştir.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amaysa) - Sayın Cumhurbaşkanının yapmış olduğu siyasi eleştiridir. Burada her zaman yeri geldiğinde siyasi eleştiri konusunda titizlenenlerin siyasi eleştiri ile yargıya talimat verme arasındaki durumu daha da dikkatli bir dille değerlendirmelerini istemek bizim hakkımızdır. Sayın Cumhurbaşkanı bu eleştirisini yapar. Savcılar, yargı, hukuk çerçevesinde hukuki müktesebata uygun bir şekilde davranmak durumundadırlar.
Buradaki öğrencilere ilişkin soruşturma, PKK terör örgütüne yönelik destek dolayısıyladır. Elbette böyle bir illiyet bağı varsa bu soruşturma yapılacaktır. Bunun teröre karşı olan hiç kimsenin rahatsız etmemesi gerekir.
Bu soruşturma neticesinde aradaki bağ var mıdır, yok mudur, bunlar niçin öyle pozisyon almışlar, bunlar çıkmalıdır çünkü orada yaşananlara ilişkin durum kamuoyunda rahatsızlık yaratmıştır.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Cumhurbaşkanının ifadesi, bu rahatsızlığın ifadesidir.
Diğer taraftan: Burada üniversitelerde görev yapan her partiden insan var. Üniversitede hocalık yapanlar, kendilerini yetiştirenler, esasen hiçbir siyasi hareketin hiyerarşik bir şekilde komutası altına girmezler.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Şu anda "temsilcisiyim" diyor.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Oradaki insanlar üniversite eğitimini almış, yetişmiş insanlar, şüphesiz özgür düşüncenin müdafisidirler. Siyasi eğilimleri olabilir ama bu, üniversiter hava içerisindeki tavırlarını değiştirmez. Üniversitenin gerçekliğini bilelim, siyasal eleştiri yapacağız diye üniversitenin gerçekliğiyle çelişen değerlendirmelerde bulunmayalım.

BAŞKAN - Teşekkürler.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Bostancı'nın naif bir şekilde ifade ettiği hususlar, içerik itibarıyla oldukça sert. Bir kere ortada bir siyasi eleştiri yok. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı ve iktidar partisinin genel başkanı üniversite öğrencilerinin bir kısmına yönelik "Bunlar vatan hainidir. Bunlar komünisttir. Bunları okutmayacağız." dedikten sonra…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - O üniversite öğrencilerinin attığı sloganları biliyor musunuz? Hangi sloganları atmış öğrenciler?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) -…üniversite öğrencilerine, polis kampüse girmek suretiyle gözaltı yapılması, darp yapılması ve hemen akabinde bu tutuklama kararının olması siyasi eleştiri falan değildir. İcra olarak yürüten, görevini yürüten bir şahsın hem de Erdoğan'ın bir sözünün iki edilmediğini de not düşmek istiyorum burada.
Türkiye üzerindeki baskının ne kadar yükseklerde olduğunu bildiğimiz bir ortamda bu operasyon tümüyle talimatla yapılmıştır ve hepimiz buna tanıklık etmişizdir. Bu da özgür düşünceye olan karşıtlıktan başka hiçbir şey değildir. Bunun, terör ve terörizmle de hiçbir ilgisi yoktur.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Beştaş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, affınıza sığınarak bir şey daha ifade etmek durumundayız.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi, bakın, burada bir kere şunu ifade etmek durumundayız: Oradaki şu an süren tahkikat, soruşturma, yargı süreci… Sanki bunlar öğrenciydiler, lokum dağıtanlara "Siz niye dağıtıyordunuz?" dediler, ondan dolayı böyle bir süreç başlatıldı gibi bir algı oluşturuluyor.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Lokumdan önce bu süreçler var mıydı?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, orada neler söyleniyor değerli arkadaşlar.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ne söylüyorsa söylüyor ya.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırlarını muhafaza altına almak için, korumak, vatandaşlarını terör tehdidinden uzaklaştırmak için -bir devletin en temel görevidir bu- uluslararası hukuktan doğan ve Türkiye'nin güneyinde örgütlenmiş, yapılanmış, yerleşmiş teröristleri temizlemek için yaptığı operasyon PKK/PYD'ye yöneliktir. Burada atılan sloganlar: "Katil AKP, iş birlikçi ÖSO" Bu, bir terör propagandasıdır, yargı burada devreye girer.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Niye, sen ÖSO musun? Siz ÖSO musunuz?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sizin devletiniz, milletiniz, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bekasını, 81 milyonun can ve mal güvenliğini korumak adına böyle bir operasyon yapıyor.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Şecaati arz ederken sirkatini söylüyor ya!

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, burada terör örgütüne destek mahiyetinde açık bir çabanın içerisine girilmiş, yoksa "Bunlar öğrenciydi, üniversitede okuyorlardı, başka bir şey söylediler." gibi bir noktadan meseleye yaklaşamayız.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ne terör örgütü ya. Sizi eleştirdiği için mi terör örgütü oldu? Aynı şeyleri biz burada söylüyoruz zaten.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Olay soruşturulacak; suçlu-suçsuz neyse ortaya çıkacak ama burada atılan sloganlar bir terör örgütüne yönelik destek mahiyetindedir ve toplumda infial oluşturan sloganlardır bunlar.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Hayır, o, sana karşıdır sadece.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Dolayısıyla, sanki "Bunlar öğrenciydi, okumaya geldiler; bunlar karşı çıktılar, gözaltına alındılar." demek yanlıştır, bunu milletimizin bilmeye hakkı vardır.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ya, neciydiler peki? Ayıp ya!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Grup Başkan Vekilinin konuşmasını büyük bir esefle karşılıyorum. "Sanki öğrenciydiler" ne demek ya? Sizin haddinize mi? Onlar sınava girdiler, üniversite sınavlarını kazandılar ve Boğaziçi Üniversitesinde öğrenim ve eğitim görmeye hak kazandılar. Siz, burada, "Sanki öğrencidirler." demek suretiyle, sanki öğrenciler okumadan önce sizden izin alacaklarmış gibi bir imada bulunuyorsunuz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Siz haddinizi bilin.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Bir kere bu kabul edilemez. Bu ülkede öğrenciler üniversite yerleştirme sınavına girip gerekli puanı alıp istedikleri üniversiteye yerleşmektedirler ve herkes gibi üniversite öğrencilerinin kendi düşüncelerini özgürce söyleme hakkı vardır. AKP'ye destek vermeyen, bu dönem savaşa karşı olan, Afrin'e işgal girişimini ve şu anda ilhakı eleştiren herkese "Teröristtir." diyorlar. Hiç kimse AKP ve ÖSO'yu desteklemek zorunda değil. Bu, sadece kendi haksızlıklarını gizlemenin, manipüle etmenin başka bir yöntemidir. Üniversite öğrencileri onlara biat etmek zorunda değildir. Üniversite öğrencileri iktidarın politikasına…

Üniversite öğrencileri de, Türkiye yurttaşları da iktidarın her dediğini kabul etmek zorunda değildir. Eğer demokrasiyle yönetilmiyorsak, düşünce ve ifade özgürlüğü ortadan kalktıysa bunu Hükûmet ilan etsin, biz de buna göre konuşalım.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, burada benim hududumu, haddimin ne olacağına Sayın Beştaş karar veremez. O, kendi haddini, hududunu bilsin yeter.
Şimdi, söylediğimiz çok açık: "Öğrenci oldukları için bunlar gözaltına alınmadı." diyoruz. Burada bir hukuki süreç yaşanmaktadır. Bu hukuki sürecin neticesini göreceğiz. Hoplamaya gerek yok, sakin olun. Sınavı kazanmak "PKK'ya destek veririm, benim böyle bir hakkım var." anlamına gelmez.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Öyle bir şey mi demişler?

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Savaşa karşı çıkmak niye destek vermek oluyor ya?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sınavı kazandınız, "Ben istediğim örgüte destek veririm." Böyle bir şey yok. Siz, hukuk sınırları içerisinde kaldığınız müddetçe özgür anlamda ifadelerinizi dile getirirsiniz ama bu sınırları aştığınız zaman hukuk devreye girer.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ne hukuku, zorbalık.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, Suriye'nin kuzeyini, Türkiye'nin güneyini işgal eden, PKK/PYD terör örgütüdür…

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Senin dışında doğru söyleyen kimse yok!

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ne işi var Türkiye'nin?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - …ve bunlar Türkiye'ye karşı tehdit unsurudur; şehirlerimize onlarca roket atmışlardır, vatandaşlarımız hayatını kaybetmiştir. Dolayısıyla, onları oradan temizlemek Türkiye Cumhuriyeti devletinin en haklı görevidir. Türkiye'de eğer demokrasi…

Sayın Başkan, burada "Türkiye'de özgürlükler yok, demokrasi yok." gibi ifadeler kullanılıyor, heyhat, şaşırıyorum. Burada PYD propagandası yapabiliyor Türkiye Cumhuriyeti Meclisinin çatısı altında. Afrin'i işgal eden PKK terör örgütüne karşı yapılan operasyona neredeyse Sayın Beştaş göğsünü siper edecek.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Savaş politikalarını desteklemek zorunda değiliz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - PKK/PYD terör örgütünün propagandasını yapacak özgürlüğü bulabiliyorsunuz, ondan sonra Türkiye'de özgürlük yokmuş, Türkiye'de demokrasi yokmuş gibi ifadeler kullanılıyor.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - 10 vekili hapsetmişsiniz, hâlâ konuşuyorsunuz.