Gündem

HDP: Ülkeyi racon kesenler mi yönetecek?

HDP’nin İzmir’de, Gündoğdu Meydanı'nda başlattığı 'Vicdan ve Adalet Nöbeti' bugün sona erdi

20 Ağustos 2017 23:53

HDP’nin İzmir’de, Gündoğdu Meydanı'nda başlattığı 'Vicdan ve Adalet Nöbeti' bugün sona erdi.

HDP Eş Başkanı Serpil Kemalbay, nöbet biterken yaptığı açıklamada "Yeni bir yaşamı, yeni bir demokrasiyi ve herkes için adaleti sağlayıncaya kadar durmak yok" dedi.

Kemalbay, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'racon kesmek' ile ilgili söylemine "Erdoğan bugün racon kesmekten bahsediyor. Bu ülkeyi racon kesenler mi yönetecek? Bu ülkeyi faşist bir diktatörlük yönetiyor. Bugün Erdoğan seçim çalışması yapar gibi şehir şehir geziyor, bu para nereden geliyor? Bizim vergilerimizle hem de cumhurbaşkanı ve AKP genel başkanı sıfatıyla seçim çalışması yapıyor. 16’ncı yıl kutlamasında diyor ki, bizim hikayemiz bir aşk hikayesi. Biz bu aşk hikayesini ancak erkek egemen toplumdaki ‘ya benimsin ya kara toprağın’ söylemine benzetiyoruz." yorumunda bulundu.

Kemalbay şunları söyledi:

Vicdan ve Adalet nöbetinin sonlandırıldığı bugün ‘Hak, hukuk, adalet’ sloganı attığı için arkadaşlarımız engellendi. Artık bunu söylemenin suç olduğu tek adam rejiminin kurumsallaştığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu faşist rejim, parti yöneticilerimizi, gazetecileri, akademisyenleri rehin aldı, onları sivil bir ölüme mahkum etti. Nuriye ve Semih’in yaşamasını istiyoruz, bu rejim onları da rehin aldı. Ancak yeni bir yaşamı, yeni bir demokrasiyi ve herkes için adaleti sağlayıncaya kadar durmak yok. Durmayacağız, birleşeceğiz, faşizmi durduracağız. Bu yürüyüş, faşizmi durdurma yürüyüşüdür.

Birkaç gün önce Sakarya’da mevsimlik tarım işçileri yaşamını yitirdi. İşine giderken, ekmeğini kazanmak isterken binlerce işçi yaşamını yitiriyor bu ülkede.

Her gün. Bu nöbet onların sessiz çığlığıdır. Dersim’de savaş politikaları sonucu çıkartılan yangının, devlet güçleri tarafından yakılan ormanların ve orada yaşayan canlıların öfkesi, çığlığıdır bu nöbet… Dünya halklarının kültür değeri ve hafızası olan Hasankeyf’in yok edilmesine yönelik bir çığlıktır. Asimilasyon politikalarına karşı bir çığlıktır.

İzmir’de taciz edilen iki kadının taciz edildikten sonra Emniyete başvurmaya giderken polisler tarafından yaşam tarzı yüzünden darp edilmelerine karşı, bütün kadınların darp edilmesine karşı tutuldu bu nöbet…

 

"Karanlık bir savaşa sürükleniyoruz"

 

2013’ten 2015’e kadar Türkiye, evlere tabutların gitmediği, rahat nefes alındığı, siyasetin sorunlarının konuşulabildiği bir dönem yaşadı. Barış ve müzakere süreci inşa edilmeye çalışıldı. Kolombiya’da FARC ve devlet arasında 52 yıl süren çatışmalar barışın inşa edildiği bir süreçle bitti, Kolombiya halkları başardı. Biz ise yine karanlık bir savaşa sürükleniyoruz. Kanla beslenenler, savaş ve çatışmayla koltuğunu koruyabilenler tekrar savaşı gündeme getirdi. Dersim yanıyorsa bunun sonucudur. 90’lardaki gibi 12 Eylül’deki gibi işkence ve tek tip kıyafet gündeme geliyorsa, Şapatan Köyü’nde kadınlar taciz ediliyorsa, köylüler kırbaçlanıyorsa, bu savaş politikaları yüzündendir.

 

Tecridin kalkması gerekiyor

 

Bu nöbet, bugüne kadar sürdürülen katliam ve savaş politikalarını durdurmak, bunu yeniden başlatmak isteyen AKP iktidarını durdurmak içindir. Barışın inşa edilmesinde büyük emek harcayan sayın Abdullah Öcalan’ın başlattığı demokrasi ve barış sürecinin yeniden inşası için tecridin kalkması gerekiyor. Silahların değil barışın ve çözümün konuşması için yeni bir süreç ancak halkların mücadelesiyle başlayabilir. AKP bırakın barışı getirmeyi, siyaset yapma hakkını elimizden alıyor. Bu barışı ancak birlikte inşa edebiliriz.

 

Ülkeyi racon kesenler mi yönetecek?

 

Erdoğan bugün racon kesmekten bahsediyor. Bu ülkeyi racon kesenler mi yönetecek? Bu ülkeyi faşist bir diktatörlük yönetiyor. Bugün Erdoğan seçim çalışması yapar gibi şehir şehir geziyor, bu para nereden geliyor? Bizim vergilerimizle hem de cumhurbaşkanı ve AKP genel başkanı sıfatıyla seçim çalışması yapıyor. 16’ncı yıl kutlamasında diyor ki, bizim hikayemiz bir aşk hikayesi…. Biz bu aşk hikayesini ancak erkek egemen toplumdaki ‘ya benimsin ya kara toprağın’ söylemine benzetiyoruz..

Onlara itaat etmediğimiz için demokratik hakkımız olan bu nöbet abluka altında sürdü. Ancak bu nöbet öylesine büyük bir ihtiyaçtı ki yaklaşık bir aydan beri, abluka kurarak halkla aramıza mesafe koymak istenmesine rağmen halkımız ısrarla o mesafeleri aştı, vekilleriyle, partisiyle buluştu… Halkımıza sonsuz teşekkürler ediyoruz. Türkiye’de ne kadar demokrasi dinamiği varsa ne kadar emekten yana barıştan yana demokrasi gücü varsa nöbetimize geldiler ve vicdan ve adalet nöbetinin kürsüsünü kullandılar. Nasıl bir toplumda yaşamak istediklerini nasıl bir demokrasi istediklerini nasıl bir adalet barış eşitlik istediklerini anlatıp kendi görüşlerini ortaya koydular.

 

"Bu nöbeti 24 saat tutacağız"

 

Demokrasiyi birlikte kazanacağız. Gece gündüz demeden kızgın güneşin altında bu nöbette güler yüzleriyle emekleriyle çabalarıyla 7-24 nöbet tutan halkların vekillerine teşekkür ediyorum. İnanın bu bir ay içinde bizler kadar özgür basın da bizler kadar nöbet tuttu. Vicdan ve adalet nöbetinde dayanışma içinde olan herkesin sesini duyurmak için. Çünkü Gazeteciler tamamen rehin alındı ve işte bu ablukayı yıkan işte bu özgür basındır. Burada adını sayamadığımız herkese bin selam olsun. Her birimiz artık bu nöbeti 24 saat tutacağız halklarımız özgürlüğe kavuşana kadar.