HDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken’in, 2839 Sayılı Milletvekili Seçim Kanunu’nda değişiklik yapılmasını isteyen kanun teklifi seçim barajının kaldırılmasını öngörüyor. Teklif, kanunun genel baraj ve hesaplanmasını düzenleyen 33. maddesini yasa metninden çıkarıyor.
Kanun teklifi gerekçesi ve teklif şöyle:
Genel Gerekçe
Seçim barajı, siyasi partilerin parlamentoda temsil hakkı elde etmesi için, toplam geçerli oy sayısının belli bir yüzdesini almalarını zorunlu kılan düzenlemedir. Bu düzenlemede barajın oranının yüksek olması durumunda bazı toplumsal gruplar parlamentoya girememekte, bu durum da söz konusu kesimlerin ekonomik, siyasal, kültürel vs. talep ve beklentilerinin parlamentoda temsil edilmesi imkânının önü tıkanmaktadır. Seçim barajının yüksek tutulması ile ilgili olarak ortaya konan gerekçe, siyasi istikrarı sağlamak olsa da demokrasinin önüne konulmuş bir engel olarak uygulamada yerini bulduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Nitekim toplumsal mücadelelerin demokratikleşmeyi talep eden yönünün kuvvetlendiği bir çağda, demokrasinin geliştirilmemesi istikrar sağlamaya değil, gittikçe otoriterleşen bir yönetimin vuku bulmasına neden olmaktadır. Dünyanın her tarafında demokrasi ve birlikte yönetme taleplerinin yoğunlaştığı gerçekliğinden hareketle, artık siyasi istikrar karar alma süreçleri tek bir siyasal görüşün elinde olunca değil, toplumsal çeşitliliğin demokratik bir yönetime yansıdığı noktada sağlanmaktadır.
Seçim sistemlerinde nispi temsil sistemini uygulayan demokratik ülkelerin bir kısmında seçim barajları uygulanmakta ise de bu barajlar %1 ile %5 arasında değişmektedir. Almanya’da %5, Avusturya’da %4, Hollanda’da %0,67, İtalya’da %4 seçim barajı uygulanmaktadır. Türkiye’de ise bu oran %10’dur.
Türkiye’de seçim barajı ilk kez 1961 yılında uygulanmaya başlanmıştır. Bu dönemde daha önce uygulamada olan çoğunluk sistemi terk edilmiş, yerine seçim çevresi barajlı temsili sistem getirilmiştir. 1980 Askeri Darbesi sonrasında, 10.06.1983 tarih ve 2829 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 33. Maddesiyle, ülke genelinde kullanılan geçerli oyların yüzde 10’unun geçemeyen siyasi partilerin hiçbir şekilde milletvekili çıkaramayacakları öngörülerek %10’luk bir ülke barajı getirilmiştir. Halen yürürlükte olan baraj, Avrupa ülkeleri arasındaki en yüksek baraj oranına sahiptir. Seçmen iradesinin parlamentoya yansıması, toplumsal hak mücadelelerinin parlamento aracılığıyla kamuoyuna mal olması gibi demokratik toplumun gereklilikleri önündeki en büyük engel, yüksek seçim barajıdır. 2002 yılında yapılan Milletvekili seçimlerinin sonuçları, bu temsiliyet krizinin bir örneği olarak önümüzde durmaktadır. 2002 seçimlerinde 19 siyasi parti seçime girmiştir. Bu 19 siyasi partiden sadece ikisi parlamentoda yer alabilmiş geri kalan siyasi partiler parlamentoda yer bulamamıştır. Parlamentoya giren iki partinin toplam aldıkları oy oransal olarak %47 olmuştur. Yani bir anlamıyla seçmenlerin %53’ünün iradesi parlamentoya yansımamıştır.
İl bazlı seçim sonuçlarında oyların büyük çoğunluğunu alan bazı siyasi parti adayları parlamentoya girememiş, bu ve ülkedeki genel baraj oranıyla ilgili bu tür sorunlar sonucunda demokratik sisteme toplumsal güven ve destek olabildiğince azalmıştır. Seçim barajı bir yandan demokratik sisteme olan inancı köreltmekte, diğer yandan ise belli bazı siyasal gruplara ülkeyi tüm kurumları ile yönetme şansı vermektedir. Temsili demokrasi ile otoriter yönetim tarzı arasındaki geçişkenlik, daha fazla demokrasi isteyen toplumlarda göz önünde bulundurulmak durumundadır. Dolayısıyla Türkiye demokrasi deneyiminde ortaya çıkan siyasal tablo, otoriterleşen bir yönetim tarzıdır. Otoriterleşmenin merkezi olarak konumlandığı her siyasal sistem eninde sonunda toplumsal kutuplaşmayı, yozlaşmayı ve ayrışmayı beraberinde getirmektedir. Nitekim 7 Haziran 2015 Milletvekili seçimlerinde ortaya çıkan halk iradesi Türkiye’de otoriterleşme yerine demokratikleşmenin esas alınması gerekliliğinin, ayrışma ve kutuplaşmanın terk edilmesi ihtiyacının net mesajıydı.
Farklı fikirlerin parlamentoda yer alamaması, hak mücadelelerinin parlamentoya yansımaması, her grubun hak taleplerini kendisinin dile getirememesi, karar alıcılığın dar elit bir grup tarafından icra edilmesi istikrar adı altında istikrarsızlığın beslenip büyütülmesi demektir.
Seçmenin irade beyanı parlamentoya yansıdığı oranda bir demokratik sistemden bahsedebiliriz. Nitekim teorik olarak kurgulanan eşit oy hakkı kavramını da böyle okumak gerekir. Eşit oy hakkı salt her oyun aynı etkide sayıma tabi tutulması değil, aynı zamanda her oyun aynı etkide temsil hakkının sağlanması demektir. Yani sandığa oy olarak konulan her bir irade beyanının halkın egemenliğinin temsil edildiği parlamentoda kendine yer bulabilmesidir.
Tarihin akışına uyum sağlanması hem Ortadoğu hem de Türkiye için kaçınılmaz bir gerçekliktir. Bu uyumun sağlanmasında esas alınması gereken demokrasinin yaşamsallaştırılması ve kurumsallaştırılmasıdır. Türkiye demokrasisinin seçme ve seçilme ile ilgili sorunlarını gidermek ve her türden siyasal görüşün parlamenter sistem çatısında yaşam bulmasını sağlamak kaçınılmaz siyasal gerekliliktir. Türkiye’nin içeride birlikte yaşamı inşa etmesi ve Ortadoğu’daki demokratik misyonunu oynaması açısından temsilde adaletin sağlanması hayati önemdedir.
Demokrasinin demokratikleştirilmesi gerekliliğine riayet etmenin başlangıcı ise seçim barajının kaldırılmasıdır. Seçim barajının kaldırılması toplumsal barışın tesisi, güçlü ekonomi, demokrasinin güvenceye alınması, hukukun güvenceye alınması, siyasal rekabetin barışçıl yollardan yapılarak istişare kültürünün gelişmesi gibi birçok kazanımın kapılarını aralayacaktır.
Milletvekili Seçim Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Teklifi
Madde 1- 2839 Sayılı Milletvekili Seçim Kanunu’nun genel baraj ve hesaplanmasını düzenleyen 33. maddesi yasa metninden çıkarılmıştır.
Madde 2- Bu yasa yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 3- Bu yasa hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Madde Gerekçeleri
Madde 1- Yapılan değişiklik ile hâlihazırda uygulanagelen yüzde on oranındaki seçim barajının tamamen kaldırılarak, ülke idaresine tüm toplumsal kesimlerin ve siyasal grupların herhangi bir anti demokratik engele maruz kalmadan, katılması amaçlanmıştır.
Madde 2- Yasanın yürürlük tarihidir.
Madde 3- Yürütme maddesidir.