Gündem

HDP Eş Genel Başkanı Buldan: '3 Y' dediler ama yediler, yediler, yediler

"Vatandaş iş ve aş istiyor, bunlar Ayasofya'yı gösteriyor"

14 Temmuz 2020 14:58

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis grup toplantısında "Vatandaş iş ve aş istiyor, bunlar Ayasofya’yı gösteriyor" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına hayatını kaybeden Kürt siyasetçiler Dengir Mir Mehmet Fırat ile Dr. Abdurrahman Qasimlo'yu anarak başlayan Buldan, Doğu Karadeniz’de yaşanan sel felaketinde hayatını kaybedenlerin ailelerine de başsağlığı diledi.

Buldan, hakikatlerin üzerini kapatılmaya çalışıldığını belirterek, "Vatandaş iş ve aş istiyor, bunlar Ayasofya’yı gösteriyor. İnsanlar adalet diye haykırıyor, bunlar fetih diyor. Dolar ve enflasyon artıyor, bunların tek söylediği şey beka. Ayasofya gibi tarihsel bir mirası ve inançları siyasetlerine alet etmekten bir dakika bile geri durmuyorlar. Bu işi siyasi bir şova dönüştürdüler" ifadelerini kullandı.

Buldan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

"Vatandaş çöpten ekmek toplarken Ayasofya’da ibadet etmeyi nasıl düşünüyorsunuz?"

"Ayasofya ibadete açıldı. Peki, halka adaletin, refah ve huzurun kapısını ne zaman açacaksınız? 'Açım' diyen vatandaşa ekmek kapısını ne zaman açacaksınız? Yolsuzluğun, israfın, şatafatın kapısını ne zaman kapatmayı düşünüyorsunuz? Vatandaş çöpten ekmek toplarken, işsizlikten intihar ederken Ayasofya’da nasıl ibadet etmeyi düşünüyorsunuz, buradan soruyoruz."

"AKP- Cemaat kavgası Türkiye’yi bir darbe ortamına sürüklemiştir"

"Yarın 15 Temmuz’un yıl dönümüdür. 4 yılda yaşadıklarımız, alt alta toplandığında çıkan sonuç 15 Temmuz gecesinin çok daha ötesindedir. 15 Temmuz, AKP’nin devlet içerisinde örgütlendirdiği cemaatin bir darbe girişimiydi. Bu darbe girişimi AKP’yle cemaat arasındaki iktidar çatışmasının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. AKP ve cemaatin iktidar kavgası Türkiye’yi bir darbe ortamına sürüklemiştir. 15 Temmuz sonrasında yaşananlar ise darbenin el değiştirmesi, girişimin başka bir darbeye evrilmesidir. Olağanüstü Hal ilanı, Kanun Üstünde Kararnameler, tutuklamalar, kamudan tasfiyeler, demokratik siyasete yönelik operasyonlar, kayyım atamaları, medyanın susturulması, parlamento üzerinde vesayetin kurulması, adalet sisteminin yok edilmesi, yeni statükonun inşası bu darbe sürecinin aşamalarıdır. Kamudan 126 bin kişi işten çıkarıldı. OHAL 7 kez uzatıldı. Milyonlarca insan işini, gelirini kaybetti. Demokratik eylemler yasaklandı, mitingler yasaklandı, grevler yasaklandı, hak talep etmek yasaklandı" diye konuştu.

"Gözaltı operasyonları hukuk dışıdır, darbedir, kadın düşmanlığıdır"

"Bu sabah yine siyasi soykırım operasyonlarıyla güne başladık. Diyarbakır’da evlerine yapılan baskınlarda Özgür Kadın Hareketi (TJA) Sözcüsü Ayşe Gökkan ile Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dernekleri Federasyonu Eşbaşkanı Elif Haran’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kadın arkadaşımız evlerinin kapıları kırılarak hukuksuzca gözaltına alındı. Eş zamanlı olarak yine Antep’te yapılan ev baskınlarında da İl Eş Başkanımız Musa Aydın ve yönetici arkadaşlarımız ile Demokratik Bölgeler Partisi il yöneticileri hukuksuzca gözaltına alındı. Kadınlara ve demokratik siyasete yönelik yapılan bu operasyonlar hukuk dışıdır, siyasidir, zorbalıktır, darbedir, kadın düşmanlığıdır. Bu operasyonların amacını çok iyi biliyoruz. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini durdurmak içindir, kadınların örgütlülüğünü engellemek içindir, demokratik siyasetin önüne bariyerler oluşturmak içindir, halkı korkutmak ve sindirmek içindir."

"AKP iktidar hesaplarıyla uğraşıyor"

"Halkın karşı karşıya bulunduğu sorunlar ve krizler her geçen gün derinleşmektedir. Halkın gündemi, işsizlik, yoksulluk ve geçim derdidir. Sokaktaki insan aş ve iş istemekte, insanca yaşamak istemekte, yarınları güvence altına alan ve herkese eşit davranan adil bir yönetim istemektedir. Gençler ha keza öyle. İş istiyor, özgürlük istiyor. Kadınlar, eşitlik istiyor, yaşam hakkının korunmasını istiyor, adalet istiyor. Peki iktidardaki AKP ne yapıyor? Halkın bütün sorunlarını bir kenara bırakmış, kendi iktidar hesaplarıyla uğraşıyor. Vatandaş ekmek derdinde, ne yazık ki bunlar koltuk peşinde."

"3 Y' dediler ama yediler, yediler, yediler"

"Hatırlayalım; AKP, iktidara gelirken 3Y ile yani yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla mücadele edeceğiz demişti. Sözlerini tutmadılar. Mücadele etmediler sadece yediler, yediler, yediler. Şimdi halk AKP’nin 3 Y’siyle yani yolsuzluğuyla, yoksulluğuyla ve yasaklarıyla mücadele ediyor."

"Dertleri AKP’ye biat etmeyen tüm alanları AKP’lileştirmedir"

"Çoklu Baro Yasası, çoklu AKP parmaklarıyla Meclis’ten geçirdiler. Muhalefetin, baroların, hukukçuların, toplumun ve kamuoyunun uyarılarını, önerilerini dikkate almadan bu yasayı Genel Kurul'dan geçirdiler. Bir kez daha ifade ediyoruz: Bu yasayla amaçları savunmayı çökertmektir, toplumu savunmasız bırakmaktır. Hedefleri, iktidarın adaletsizliğini ve hukuksuzluğunu savunan barolar oluşturmaktır. Çoklu baro dedikleri yasa aslında çoklu AKP yasasıdır. Bunların ki AKP’ye biat etmeyen tüm alanları kuşatma, ele geçirme ve AKP’lileştirme çabasıdır."

"Çoklu baro hukuksuzluklarının hesabı sorulmasın diye çıkartıldı"

"Hukuksuzlukları ve suçları öyle çoğaldı ki bunları savunmak için Burhan Kuzu ve Feyzioğlu yetmiyor. 80 ilde yeni Kuzu ve Feyzioğlu yaratacaklar. Biz bu hukuksuzlukları Demirtaş, Yüksekdağ, Baluken gibi arkadaşlarımızın tutukluluk süreçlerinden biliyoruz. Bildiğiniz üzere Anayasa Mahkemesi Demirtaş’ın uzun tutukluluk süreciyle ilgili ihlal kararı vermişti. Bu karar, Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı adayı olduğu 24 Haziran seçimlerindeki tutukluluğunun haksızlığını tescillemiş oldu. Bu karar, bir aday tutukluyken yapılan adaletsiz ve eşitsiz seçimin meşruiyetini de tartışmalı hale getirdi. İşte Çoklu Baro Yasası, meşruluğu tartışmalı seçimler, haksız hukuksuz kayyım atamaları, vekilliklerin düşürülmesi, hukuksuz kararnameler gibi iktidarın tüm hukuksuzluklarının hesabı sorulmasın diye çıkarılan bir yasadır.

"Erdoğan’ın filmini çekseler Netflix'e 18 yıllık dizi çıkar"

"Erdoğan, yıllar önce şöyle demişti: 'Kanunlar birileri için çıkıp birileri için de geri çekiliyorsa bunun adı samimi devlet yönetimi olmaz. Bunu Tayyip Erdoğan da yapıyorsa samimiyetsizdir.' Yıllar önceki Başbakan Erdoğan, bugünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ne kadar da güzel anlatmış! Ne dediyse tersini yapan Erdoğan’ın filmi çekilse Netflix'e 18 yıllık film çıkar. Allah kimseyi bu duruma düşürmesin!"

"Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın talepleri derhal yerine getirilmeli"

"İktidar adaletsizliği ve hukuksuzluğu dayatadursun, hak, hukuk ve adalet mücadelesi bu ülkede bitmeyecektir, daha da büyüyecektir. Adaletsiz bir yaşamı hiç kimse kabul etmeyecektir. Biliyorsunuz, tutuklu avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal ölüm orucunda ve çok kritik bir eşikteler. Avukatlar bir an önce tahliye edilmeli ve adil yargılama talepleri derhal yerine getirilmelidir."

"İstanbul Sözleşmesi'ni yok saymak karanlığı dayatmaktır!"

"Kadınların kazanımı olan İstanbul Sözleşmesi'ne bile karşılar. Kadınların eşitlik talebine karşılar. Sözleşmeden çekilmeyi tartışıyorlar. İstanbul Sözleşmesini yok saymayı düşünüyorlar. Bu tam anlamıyla çağ dışılıktır, karanlığı dayatmaktır. Amaçları kadınların kazanımlarını ortadan kaldırmak, eril iktidarlarını kadınlardan korumaktır. Günde en az 3 kadının katledildiği bir ortamda kadınların yaşamını güvence altına alacak adımlar atmak yerine, İstanbul Sözleşmesi gibi kadın kazanımlarını ortadan kaldırmaya çalışmak kadın düşmanlığından başka bir şey değildir."

"72 yaşındaki bir anneyi cezaevine koymak büyük bir ahlaksızlıktır"

"Kadın düşmanlığında sınır tanımıyorlar. 72 yaşındaki Barış Annesi Makbule Ana’yı tutuklayarak cezaevine koydular. Bu barışın sesine tahammülsüzlük demektir. 72 yaşındaki bir anneyi cezaevine koymak büyük bir ahlaksızlıktır, büyük bir utanmazlıktır."

"Faşizminiz var oldukça Figenler direnmeye devam edecektir"

"Bugün, bir önceki dönem eş genel başkanımız olan Figen Yüksekdağ’ın duruşması var. Buradan kucak dolusu selam ve sevgilerimizi yolluyoruz. Figen’i yargılayamazsınız, Figen’in dik duruşu karşısında ancak kendi acziyetinizi izlersiniz. Faşizminiz var oldukça Figenler milyonlar olarak direnmeye devam edecektir. Kadınlarla baş edemeyeceksiniz. Figenlerle, Gültanlarla, Sebahatlarla asla baş edemeyeceksiniz. Kadınları mücadeleden alıkoyamayacaksınız. Bu da size hem dert olsun hem de ders olsun!"

"Kayyımlar belediyelerimizi yolsuzlukların merkezi haline getirdi"

"AKP kayyımlarının yolsuzluklarını toplasanız inanın Diyadin’den Ankara’ya yol olur. Bizim belediye eş başkanlarımız çalmıyor, çırpmıyor; belediyenin sınırlı kaynaklarını halka hizmet olarak götürmenin mücadelesini yürütüyor. AKP iktidarının rahatsızlığının nedeni budur. Kayyım atadıkları 50’ye yakın belediyemizi hırsızlıkların ve yolsuzlukların merkezi haline getirdiler. O belediyelerde yolsuzluk çarkı ve düzeni kurdular."

"AKP’nin çiftliğine dönüşen DEDAŞ halkı elektriksiz ve susuz bırakıyor"

"Kürt halkının seçtiği belediyelere kayyım atayan, seçtiği milletvekillerinin vekilliğini düşüren bu vicdansız iktidar, intikam almak için bu kez halkı elektriksiz ve susuz bırakmaktadır. Mardin ve ilçelerinde, Urfa’da, Harran’da, Akçakale’de son günlerde insanlık dışı uygulamalar yaşanıyor. AKP’nin çiftliğine dönüşen DEDAŞ, halkın elektriğini keserek insanlara adeta orta çağ karanlığını yaşatmaktadır. DEDAŞ zırhlı araçlarla köylere giderek elektrikleri kesiyor. Dün Mardin’in Nusaybin ilçesi Doğuş Köyü'nden grubumuza bir mesaj geldi. Buradan paylaşmak istiyorum: 'Merhabalar, Mardin Nusaybin Doğuş Köyü’nden size ulaşmaktayım. Köyde 30 tane hane var, her hane başına 300 tane hayvan var, küçükbaş. Üç gündür suyumuz yok ve köpekler telef olmak üzere; hayvanlar da yavaş yavaş hepsi telef olmak üzere. Mağduriyetimizi dile getirmek istiyoruz. Suyumuzu bırakın, suyumuza dokunmayın, Dicle DEDAŞ'a sesleniyoruz. Köyümüzün kuyusunun borcu yok, özel sektördeki 3 tane kuyunun borcu var onun için kapatıyorlar..."

"Saray'ın ışıkları kesintisiz yanarken, köylüler elektriksiz-susuz"

"Yazın kavurucu sıcağında insanları elektriksiz ve susuz bırakmak zulümdür, vicdansızlıktır, zalimliktir. Saray'ın ışıkları kesintisiz yanarken, üstelik bu salgın sürecinde köylüleri karanlıkta bırakmak, susuz bırakarak halka Kerbela’yı yaşatmak insanlıkla bağdaşır bir durum değildir. Elektriği kesenler insanlıkla bağlarını kesmektedir. İktidar yandaşlarının vergi borçları bir kalemde silinirken, vatandaşın üç kuruşluk elektrik borcu var diye onun elektriğini kesen vicdansızlara sesleniyorum: Bu insanlık ayıbından vazgeçin. İnsanlara zulmetmekten, cehennem ortamını yaşatmaktan vazgeçin."

"Halk Covid’le mi mücadele etsin, DEDAŞ virüsüyle mi mücadele etsin?"

"Halkın elektriğini, suyunu geri verin. Urfa ve Mardin Ovası önemli hububat depolarındandır. Elektrik kesintisi bölgeyi ve tüm ülkeyi gıdasız bırakmak anlamına gelmektedir. İnsanları açlığa ve kıtlığa mahkum etmektir. Bu bir insanlık suçudur. Buna bir an önce son verilmelidir. Pandemi koşullarında tarımsal üretimin sekteye uğratılması, virüsten daha tehlikeli bir duruma işaret etmektedir. Halk Covid’le mi mücadele etsin, DEDAŞ virüsüyle mi mücadele etsin? Her bir insanımız bunlarla, suyu için elektriği için mücadele etmekten vazgeçmeyecektir."

"Gençlerle, çiftçilerle, işçilerle buluşacağız"

"İşte yaşadığımız tüm bu karanlık süreç karşısında Halkların Demokratik Partisi olarak yollara çıktık. Herkesin hakkı ve hukuku için, adalet için demokrasi için bir mücadele programı başlattık. Demokratik Mücadele Programı'mızın ikinci aşamasını geçen hafta Meclis’te yaptığımız bir açıklamayla başlattık. İlk aşamada kartopu gibi büyüyen demokrasi talebini, ikinci aşamada barış, adalet, emek, eşitlik ve gelecek taleplerimizle bir araya getireceğiz. Gençlerle buluşarak onlara kulak verecek, genç başladığımız bu yolda gençlerle kazanacağız. Gençlerden öğrenerek mücadelemizi büyüteceğiz. Fabrikalarda, tarlalarda olacağız. Alın teri döken işçilerle, emeği sömürülen mevsimlik tarım işçileri ile birlikte olacağız. Bereketli toprakların adil bir yaşamı vaat ettiği ülkemizde, eşit ve adil yaşamı “Hep Birlikte” sağlayacağız.

"Hakikatin bağrına girebilmek, erenlerin sırrına erebilmek için Alevi yurttaşlarımızla bir araya geleceğiz. Kimliği ve inancı yok sayılanlarla bir araya gelecek ve hakikatin gül bahçesinden “Hep Birlikte” tüm Türkiye’ye sesleneceğiz. Mezar taşında adı yazılı olmayanların, fabrika vardiyasında alın teri dökenlerin, talan edilmek istenen ormanların, zulüm KHK’leri listelerinde yer alanların sesi olacak, seslerine ses katacağız."