Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi toplantısında konuşan Eş Genel Başkan Pervin Buldan, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Her kim bu ülkede bir daha İstanbul Sözleşmesi ile başlayan bir cümle kurarsa, ona en başta ve en çok kendi adlarını sapkın ideolojik ajandaları uğruna istismar ettiği için kadınlarımız tepki göstermelidir” sözlerine tepki gösterdi. Buldan, “İşte faşizm, işte tekçilik, işte kadına yönelen eril şiddet tam olarak budur; kadınları susturmak için haklarını savunan kadınları yaftalamak, kadınlara hakaret etmektir” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, yeni dönem politik mücadele hattını belirlemek üzere parti Genel Merkezi’nde toplandı. Değerlendirmelerde bulunan Buldan’ın gündeminde İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması vardı. Buldan, “İstanbul Sözleşmesini feshetmek AKP Genel Başkanı tarafından kadınlara karşı işlenmiş bir suçtur” dedi.
Buldan’ın burada gerçekleştirdiği açıklamaları şöyle:
4 Kasım Darbesi: İçerisinde bulunduğumuz ay partimize ve birlikte siyaset yürüttüğümüz arkadaşlarımıza yönelik 4 Kasım siyasi darbesinin gerçekleşmesinin 5’inci yıl dönümü. Eşitlikçi, demokratik siyasetimizin güçlü yükselişi karşısında demokratik ve hukuki yollardan mücadelemizi geriletemeyen AKP iktidarı, Eş Genel Başkanlarımız Sevgili Yüksekdağ ve Sevgili Demirtaş başta olmak üzere 11 milletvekili arkadaşımızı tutuklayarak partimize dönük bir darbe girişimi başlattı. Açık bir şekilde, hukuk dışı her türlü yöntemle partimize yöneldiler.
Bu tutuklamalarla beraber partimize ve bileşenlerimize dönük operasyonlarda 10 binin üzerinde arkadaşımız gözaltına alınıp tutuklandı bu 5 yıllık süre içerisinde. Belediyelerimize kayyım gaspıyla el koyarak, belediye eşbaşkanı arkadaşlarımızı görevlerinden uzaklaştırarak tutukladılar. Bütün bunlarla mücadelemizi tasfiye etmek en temel amaçlarıydı. Ancak tarihte eşi görülmemiş baskılara maruz bırakılmış mücadele geleneğimiz bu darbe karşısında da güçlenerek yoluna devam etti. Ve büyüyerek yolumuza devam ediyoruz.
Bizler için aslolan yolumuzdur. O yolda devam eden onurlu yürüyüştür. 5 yıldır arkadaşlarımız içeride ve sürgünde, bizler dışarıda inanç ve mücadele birliğimizle büyük yürüyüşümüze devam ediyoruz. Bu yolun sonu özgürlüğe, halkların eşitlikçi ve demokratik adil iktidarına her zaman olduğundan çok daha yakındır. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. HDP artıkbu ülkede siyasete yön veren, değişim gücü konumuna gelmiş, bu ülkeyi yönetmeye aday bir halk partisidir, kadın partisidir.
"AKP kadınlara karşı suç işliyor"
İstanbul Sözleşmesi: İstanbul Sözleşmesini feshetmek AKP Genel Başkanı tarafından kadınlara karşı işlenmiş bir suçtur Yine ekonomik ve sosyal olarak kadını erkeğe bağımlı tutmaya çalışan AKP zihniyeti, kadının yaşam güvenliğini de aynı şekilde erkeğe bağımlı tutmaktadır. Her gün ama her gün korumamaktan, önlememekten, erkek yargı kararlarından dolayı kadınlar katledilmektedir.
Çünkü bu iktidarın kafasında İstanbul Sözleşmesi gibi kadının yaşam hakkını dert edinen, kadının yaşam hakkını koruyup geliştirmeyi hedefleyen bir düşünce sistemi yoktur. Kadınların yaşam güvenliğini sağlamayı hedefleyen İstanbul Sözleşmesini uygulamak yerine feshetmek en üst makamdan, bizzat AKP Genel Başkanı tarafından kadınlara karşı işlenmiş bir suçtur. AKP Genel Başkanı’nın İstanbul Sözleşmesini savunan kadınlara sapkın demesi kadına yönelik eril şiddettir
AKP Genel Başkanı şimdi de çıkmış İstanbul Sözleşmesini, yani kendi yaşam hakkını, hukukunu savunan kadınlar için sapkın deme cüretini göstermiştir. İşte faşizm, işte tekçilik, işte kadına yönelen eril şiddet tam olarak budur; kadınları susturmak için haklarını savunan kadınları yaftalamak, kadınlara hakaret etmektir.
Bütün kadınlar adına buradan kendisine sesleniyorum. Hiçbir kadının onurlu duruşuna ve tavrına hakaret etme hakkınız yoktur. Özellikle bu ülkeyi yöneten cumhurbaşkanına bunu söylüyorum.
Hiçbir kadını yaftalayamazsınız, karalayamazsınız! Nasıl ki zorbalığınız, baskılarınız kadınları durduramadıysa hakaretleriniz de kadınları durduramayacak. Her yerde her koşulda haklarımızı savunacağı. Sizin ve siyasi anlayışınızın kadına yönelik şiddeti teşvik eden dilinizle mücadele etmeye devam edeceğiz.
"25 Kasım haftasında eylemlerimizle kadına yönelik şiddete hayır diyeceğiz"
25 Kasım: Bildiğiniz üzere, içerisinde bulunduğumuz ay aynı zamanda 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’dür. Biz hep olduğu gibi bu ayda eylem ve etkinliklerimizle yurdumuz ve bütün dünya kadınları ile birlikte kadına yönelik şiddete hayır diyeceğiz. 25 Kasım haftası dolayısıyla parlamentoda kadın grubumuzu toplayacağız.
Grup kürsümüzden kadınların sözünü söyleyeceğiz, hakkını savunacağız. Diktatörlüğe karşı verilen bir kadın mücadelesi sonucu sembolleşen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü, bugün demokratik kadın mücadelesi yürüten biz kadınların mücadelesinde hala devam etmektedir.
Şu açıktır ki bu iktidar ilk seçimlerde yıkılıp giderken arkasında bırakacağı en büyük enkaz kadına yönelik suçlar olacaktır. İşte biz kadınlar bütün bu suçların hesabını mutlaka ama mutlaka adalet önünde ve ilk seçimlerde bu iktidardan soracağız.
Kadınlar için ölümcül sonuçları olan bütün bu erkek politikalara karşı kadınların yaşamı ve yaşatmayı esas alan, barışçıl, eşitlikçi demokratik iktidarını mutlaka kuracağız. İstanbul Sözleşmesini etkin bir şekilde uygulayacağız. Kadının haklarıyla, eşit ve hür bir şekilde yaşamasının olanaklarını hep birlikte mutlaka sağlayacağız.
TBMM'de Plan Bütçe Komisyonunda görüşmelerin devam ettiğini hatırlatmak istiyorum. Her sene olduğu gibi yine erkek iktidarın, yine Saray'ın bütçesini yaptılar ve bunu görüşüyorlar.
Yaptıkları bütçede halkın payı yok, emekçinin payı yok, yoksulun payı yok, kadının payı yok. Milletvekili arkadaşlarımız komisyonda Saray'ın erkek bütçesine karşı halkın ve kadınların bütçesini savunuyor. Bu muhalefetimizi en üst düzeyde sürdürmeye devam edeceğiz.