Gündem

Hayrünnisa Gül: Kendimizi Lincoln ailesine benzetiyorum

Hayrünnisa Gül, Emek Sineması'nın yıkılmasıyla ilgili olarak "Yani bir şeyi restore ederken bile hep söylüyorum ‘lütfen onun o eskilik duygusunu yok etmeyelim.’ Ben onun o yaşanmışlığını seviyorum" dedi

22 Mayıs 2013 11:02

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte izlediği ABD’nin eski başkanlarından Abraham Lincoln’ün hayatının anlatıldığı Lincoln filminden çok etkilendiğini söyleyen Hayrünnisa Gül “Hikâyelerimiz birbirine çok benziyor. Lincoln’ün eşiyle olan sahnelerde kendimi eşinin yerine koydum. İzlerken insan duygulanıyor. Ben de onun yaşadıklarının benzerini yaşadım” dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül, altıncısı düzenlenen Konuşan Kitap Şenliği bulunduğu Erzurum’da gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Hayrünnisa Gül, Çankaya’da yaşam, Reyhanlı saldırısı ve Emek sineması tartışmaları hakkındaki görüşlerini anlattı.

Star gazetesinden Elif Çakır’ın aktardığı, Hayrünnisa Gül’ün konuşması özetle şöyle:

 

‘Lincoln’ün eşinin yaşadıklarını yaşadım’

 

“Çok film seyretmeye de vaktim olmuyor ama geçenlerde Abdullah Bey’le birlikte Lincoln’ü izledik. O kadar çok benzerlikler hissettim ki izlerken insan duygulanıyor. ‘Bütün ülkeler aynı süreçlerden aynı tecrübelerden geçiyor, aynı şeyleri belirli zamanlarda yaşıyor’ diye düşünüyorsunuz. Bazı sahneler vardı Lincoln eşiyle olan, kendimi koydum yerine. Ben de onun yaşadıklarının benzerlerini yaşadım. Çok açık konuşmak istemiyorum ama artık o günler geride kaldı, çok önyargıyla bakılan günler yaşadık. Şimdi mesela kızları okutmaktan bahsediyoruz öyle değil mi? Öyle günlerimiz oldu bizlerin çok açık konuşmak gerekirse. Çok üzüldüğümüz, yüreğimizin burkulduğu günler oldu. Ama çok şükür şimdi geriye dönüp baktığımda Türkiye çok mesafe kat etti. Çevre ülkelerle kıyasladığımda örnek bir ülke oldu. Bunlar belki bizim bile 10 yıl önce hayal edemeyeceğimiz şeylerdi. Ben bile bazen Abdullah Bey’e ‘Gerçekten siz bunları yapabilecek misiniz? En basit örnek paradan 6 sıfırı silebilecek misiniz? Ben inanamıyorum’ derdim. Şimdi bakın neler yapıldı ne aşamalar kat edildi. İnsan yaşayınca, içinde olunca kat edilen yolu görmüyor ama dışarıdan bakınca çok mesafeler kat ettiğinizi görüyorsunuz.”

 

‘Eşim, çok eleştiriyorum diye eleştiriyor’

 

“Açık söylemek gerekirse yapılanları yeterli görmüyorum, elbette daha çok şey yapılmasını istiyorum. Hatta eşim kendisini sürekli eleştirdiğim için şikayetleniyor. ‘Beni devamlı eleştiriyorsun sen, devamlı yeni şeyler bekliyorsun’ diyor. Tabi ki bize düşüyor. Daha çok çalışacağız daha çok yol kat edeceğiz ama kat ettiğimize de bakıp şükredeceğiz.”

Günlerin çok yoğun geçtiğini de ifade eden Gül, ”Kendi hobilerimi unuttum, başka hobilerim başladı. Ekibimize sorsanız eminim ‘Hanımefendi bizi çok çalıştırıyor’ diyecekler. Arkadaşlarımız kaldırım taşları için Portekiz’e gittiler. Şimdi kıskanmamak elde mi? İnsanlar 500 yıldır aynı taşlara basıyorlar. Bir tarih yatıyor. Gülüyor Abdullah Bey, bana kaldırım mühendisi diyor. Yemin ediyorum Çankaya’da bile başında duruyorum kaldırımların.”

 

‘Mücadele dolu bir hayat’

 

“ABD’nin 16’ncı Başkanı Abraham Lincoln’ün eşi Mary Todd Lincoln, köleliğin kaldırılması ve kadınların toplumda daha etkin olması için mücadele eden eşine verdiği destekle öne çıkıyor. Özel okulda eğitim gören, dönemine göre çok az sayıdaki eğitimli kadınlardan biri olan ve 4 oğlundan üçünü genç yaşta kaybeden, 25 yıllık eşini korkunç bir suikasta  kurban veren Mary Todd’un hayatı fedakârlık, mücadele ve trajedilerle geçti.”

 

‘Bir yanda Suriyelilerin dramı var bir yanda da bizim yaşadıklarımız’

 

Reyhanlı’ya çok istediği halde gidemediğini anlatan Hayrünnisa Gül, şunları söyledi:

“Hepimizin yüreği burkuluyor orada çok büyük bir acı yaşandı. Allah bir daha yaşatmasın. Oradaki teyzemin feryadını gördünüz ‘biz kime ne yaptık ki’ diyor ‘savaşmadık etmedik’ diyor. Gerçekten çok büyük bir trajedi var ortada. Bir yanda Suriyelilerin dramı var bir yanda da bizim yaşadıklarımız var. Çok itidalli olmak lazım. İnsanlar yine de olağanüstü bir misafirperverlik, olgunluk gösteriyor. Ben çok soğukkanlı davrandığımızı düşünüyorum. İnşallah bir daha olmaz. Bu savaşlar yaşanmaz. Diğer taraftan bakıyorsunuz tarihini korumuş, ne kadar güzel nakış gibi bir şehir olan Halep harap olmuş. O kadar çok üzüldüm ki dayanamayıp ağlayacaktım. Baktım Abdullah Bey de ‘Aman Allahım aman Allahım gittiğimiz sokaklar, gördüğümüzün sokakları hatırladın mı? Yıkılmış’ diyor. Yani bir yanda ölenlere mi acırsınız bir yanda yıkılan şehirlere mi acırsınız. Allah akıl fikir versin. Bir an evvel sona erdirsin diye dua ediyorum. Gerçekten çok sıkıntılı günler yaşıyoruz. Ben burada bunları yapıyorum ama aklımın bir ucu hep orada. Reyhanlı’dan gelen arkadaşlarımın hepsi eşim de dahil herkes oranın ağır havasından ve atmosferinden geldiler hep beraber yaşadılar. Kolay bir şey değil yaşananlar. Bize de bu büyüklük düşer. Yani insanlar size sığınmış sizi evi bilmiş, gerçekten çok zor, açıklayabilmek, insanları teselli edebilmek çok zor.”

 

‘Kraliçe Beatrix’ten utandım’

 

Tarihi binaları restore ederken “eskilik duygusunu, yaşanmışlığını yok etmeyelim” çağrısında bulunan Gül, Hollanda Kraliçesi Beatrix’i utandığı için Gevher Nesibe’ye götüremediğini söyledi.

Hayrünnisa Gül, Emek Sineması ile ilgili olarak da, “Bu o kadar zor bir soru ki açık yürekli olmak gerekirse şimdi sadece orası değil, birçok yerin önünden geçerken bazen gözümü kapatıyorum. Bakmak istemiyorum. Bizim Türk toplumunda şöyle bir yapı var; bir şey yeniyse güzeldir. Ben de hep şunu söylüyorum, eskiyse güzeldir. Yani bir şeyi restore ederken bile hep söylüyorum ‘lütfen onun o eskilik duygusunu yok etmeyelim.’ Ben onun o yaşanmışlığını seviyorum. Onu pırıl pırıl gördüğümde bana bir zevk vermiyor. Bu dönemde artık Türkiye’de artık bunlara sıra geldi, yoksa artık değerlerimiz gidiyor. Çok hayıflanıyorum. Sadece Emek sinemasında değil. Hangi binaya bakarsanız bunu yaşıyorsunuz. Yine Kayseri’de valilik binasına gittik Talas’ta taş bir bina. Çok güzel, tam Kayseri taşıyla yapılmış. Belli ki Ermeni ustaların elinden çıkmış. Vali konağı, ama bir anda tepemden aşağıya kaynar sular döküldü. O ahşap çerçeve bir dönem yenilenmiş güzel yenilenmemiş, bir de sapsarı boyanmış. Allah valinin yardımcısı olsun. Bize yurtdışından misafirler geliyor. Mesela Hollanda Kraliçesi Beatrix geldi, Kayseri’ye götürdük ben Gevher Nesibe’ye götüremedim. Çok mahcup oldum yerlerde laminant parke, oranın doğal dokusunu görmesi lazım gelen misafirin. Birçok misafir götürüyoruz mekanlara girerken ben sıkılıyorum. Mahcup duruma düşmek istemiyorum. Baktım bu sefer Kayseri de çok bilinçlenmişti Gevher Nesibe’yi restore etmeye başlamışlar. Laminant parkeleri kaldırmışlar. Çok utanıyordum. O atanın o ecdadın torunları biz olamayız. Belediye başkanları yakında beni istemeyecekler artık diye korkuyorum.”

 

‘Artık torunlarıma kitap okuyorum’

 

Gül, artık torunlarına kitap okuduğunu söyledi. Kütüphanelerde kitapların üzerine yapıştırılan stickerlara karşı olduğunu söyleyen Gül, şöyle konuştu:

“Bant zarar veriyor kitaplara içim gidiyor. Bizim evde yasaktır mesela kitabın önüne bant yapıştırmak. Çok yoğun olduğum zaman kitap okumaya zaman ayıramazsam kendimi suçlu hissediyorum, ‘Bugünlerde okuyamadım. Eyvah bir şeyler kaybediyorum’ diye. Mehmet Gündem’in  İshak Alaton’un hayatını anlatan ‘Lüzumlu Adam’ kitabını bitirdik şimdi de ‘Lüzumsuz Adam’ı okuyoruz.”