Suudi Arabistan şirketi Acwa Power'un 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün büyük oğlu Ahmet Münir Gül'ün genel müdürlüğünü yaptığı Ventis Enerji'yi 25 milyon 300 bin TL taahhüt ederek almasına ilişkin olarak Hayrünnisa Gül, "Eğer Ahmet’in böyle bir parası var da benim haberim yoksa, vallahi boğazına çökerim" dedi.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Çiğdem Toker'e konuşan Hayrünnisa Gül, "Ahmet’in parası yoktur. Eline geçeni de dağıtır. O farklıdır, beyniyle üretmeyi sever. Şirketine değer kattığı için ilgi göstermişlerdir" açıklamasını yaptı.
Cumhuriyet'te Toker imzasıyla "Ahmet Münir Gül: Satış ve sermaye doğru, devir fiyatı düşük" başlığıyla yayımlanan (28 Temmuz 2015) tarihli yazı şöyle:
11 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün oğlu Ahmet Münir Gül’ün, kuruluşunda yöneticisi olduğu Ventis şirketini, Suudi Acwa Power’ın 25.3 milyon TL sermaye taahhüyle devraldığını duyurduğum yazıma açıklama geldi.
Ahmet Münir Gül, Ticaret Sicili kayıtlarını esas alarak yazdığım yazı için, “üretilmek istenen algının tamamen yanıltma olduğu” ifadesine yer veriyor. Oysa şu paragraf; devir, devralan şirket adı ve devir tarihine dair yazıdaki bilgilerin tamamını doğruluyor:
“Bir sektör realitesi olarak 31 Nisan 2015’te gerçekleşen rüzgâr lisans başvuruları öncesinde sektörde birçok proje alım satımı olmuştur. Bu çerçevede bizim de geliştirdiğimiz projelere ve şirketimize yerli ve yabancı muhtelif yatırımcılardan teklifler gelmiş, bunlardan biri olan Acwa Power ile yürütülen görüşmeler neticesinde ilgili şirket hisselerimizin tamamını 21 Nisan 2015 itibariyle devralmıştır. Dolayısıyla haberde ifade edildiği şekliyle firmamıza bir ‘özel ilgi’ olduğu ifadesi sektör realitesine tamamen aykırı olup, gerçeği yansıtmamaktadır.”
(Ancak 31 Nisan 2015 olarak geçen tarihin, Nisan’ın 31 gün çekmemesi dolayısıyla, bir hata yapıldığı ihtimali de dikkat çekiyor.)
Açıklama şöyle sürüyor:
“Sanki satış bedeliymiş gibi yansıtılan 25 milyon TL’nin şirketin satış bedeliyle hiçbir alakası olmayıp, bu rakam, 21 Nisan 2015 itibariyle hissedarlık veya yönetim anlamında hiçbir söz sahibi olmadığım şirketin, bu rakam, şirket devri sonrasında, satın alan tarafça EPDK mevzuatı gereği zorunlu olarak, lisansa konu projelerin gerçekleştirilmesi için yatırımcı tarafından şirkete taahhüt edilen yasal rakamdır. Gerçek satış bedeliyle ilgili şunun da bilinmesi gerekir ki, bedel tamamen sektör gerçeklerine uygun şekilde ve bahsedilen rakamın çok daha altında teşekkül etmiştir.”
Ben yazımda, 25.3 milyon TL’yi satış bedeli değil; devir sırasındaki sermaye taahhüdü olarak tanımladım. Ancak açıklamada, satış tutarının ne olduğu bilgisi yer almıyor.
Hayrünnisa Gül: Oğlumun parası yok
Bu açıklamadan, Hayrünnisa Gül’ün “anne” sıfatıyla, sitem dolu aramasıyla yaptığımız telefon görüşmesinden sonra haberim oldu. Köşk’ten ayrılmadan önce, gazetecilik gereği birçok kez sohbet ettiğimiz Bayan Gül, haksızlık ettiğim kanısındaydı. Hayrünnisa Hanım’a haksızlığın yazının neresinde olduğunu sordum. Bu paranın oğlunun cebine girmediğini belirtip “Ahmet’in parası yoktur. Eline geçeni de dağıtır. O farklıdır, beyniyle üretmeyi sever. Şirketine değer kattığı için ilgi göstermişlerdir” dedi.
Yakın tarihteki düğün hazırlıkları için, her yerle görüşmeler yaptığını anlatırken, yarı şaka yarı ciddi “Eğer Ahmet’in böyle bir parası var da benim haberim yoksa, vallahi boğazına çökerim” dedi, güldük. Sonrasında Hayrünnisa Hanım’a, ülkeyi yönetenler kadar onların yakınlarının da attığı adımların dünyanın her yerinde haber değeri taşıdığını, somut belgelere dayalı yazıda 25.3 milyon TL’yi “sermaye artırımı” olarak tanımlamaya özen gösterdiğimi vurguladım. Hayrünnisa Hanım, sadece oğlu Ahmet Münir değil, ailece hep çok dikkatli ve mütevazı yaşamaya özen gösterdiklerini vurguladı. Kendisini epeyi üzen başka konular üzerine de sohbet ettik. Şu an, bu konuyla sınırlı tutacağım konuşmamızı iyi dileklerle sonlandırdık.