T24- Davos'ta bu yıl Türkiye'yi temsil eden tek kişi olan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz kendisine gösterilen ilgiye şaşırdı. Yılmaz, "Ben önceki yıllarda sıradan bir kişi olarak geliyordum. Bu yıl farklı oldu, havaalanında karşıladılar, iki koruma verdiler" dedi.
Dünya Ekonomik Forumu'nun yapıldığı Davos'ta Türkiye'yi temsil eden Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz NTV/CNBC-e ortak yayınında soruları yanıtladı.
Geçen yıl yaşanan 'one minute' krizi sonrasında kendisine bu yıl özel ilgi gösterildiğini belirten Yılmaz, "Kamu sektöründen burada yalnız başına bulunmam benim işimi zorlaştırmıyor. Geçen yılki durumdan farklı bir durum, muamele var. Ben önceki yıllarda sıradan bir kişi olarak geliyordum. Havaalanında işlerimi kendim görüyordum. Bu sene farklı oldu, geldiler havaalanında karşıladılar, iki koruma verdiler. Şu anda etrafımda iki koruma var. Geçen sene neyse, bu yıl da aynı benim için. Ama bu yıl özel muameleyle karşı karşıyayım" dedi.
Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz krizin neresindeyiz? En son bulunduğumuz nokta nedir sorusunun cevabını kamuoyuyla paylaştık. Özele inersem son iki gündür girdiğim oturumlarda bir değerlendirme yapmamı isterseniz, tünelin ucundaki ışık güneşin ışığı. Aydınlığa doğru çıkıyoruz. Ben burada temkinli bir iyimserlik gördüm.
Bizim IMF'ye olan ihtiyacımız 2001'deki kriz sonrasındaki ortamla ilgili değil, biz o durumu geçtik. Bankalarımız son derece sağlıklı. Kredi piyasalarında da canlanma var. Orta vadeli programda 2010 için öngörülen tahmin yüzde 3.5 büyüme. Bunu yüzde 5'e daha yükseğe çekebilir miyiz? Bunun için kaynağa ihtiyacımız var. IMF'nin bize yapacağı katkı buradan önemli, tabii ki siyasi bir karar.
Ekonominin tümü için döviz ihtiyacı nedir, onu dikkate almamız lazım. Önceki dönemlere kıyasla bir miktar finansman ihtiyacı olabilir. Bu çerçevede rezervlerin bir miktar güçlendirilmesi gerekebilir. Bugün itibariyle IMF'nin parası maliyet açısından daha ucuz olabilir. Gelen paranın Hazine'nin borçlarını ödemesinde kullanılması, borç çevirme oranının aşağıya çekilmesinde kullanılması doğru olur. Biz rezervlerimizi, fiyat seviyesini etkilemeden güçlendirmeye devam edeceğiz. Rezervlerdeki artış TL'ye baskı yapabilir.
IMF İLE BİR NOKTAYA GELİNDİ, KARAR VERİLMELİ
Biz IMF ile görüşmelerde tarafız. Adım adım her gün karşılıklı olarak ilgili birimlerle temas halindeyiz. Bu açıdan biliyoruz ama yapılsın kararını verecek olan siyasi otorite. Görüşmeler bir noktaya geldi, bir karar verilmesi gerekiyor.
FAİZ UZUN SÜRE DÜŞÜK KALACAK
Ekonomide ikinci dip olasılığı görürsek ek faiz indirimi olabilir. TL değerlenirse ihale yöntemiyle döviz alırız. Beklentileri yönetemezsek işimiz elbette zor. Mevcut enflasyon dinamiği sürerse faiz uzun süre düşük kalır. Mevcut verilere göre enflasyon dinamikleri bozulmadı.
Mali kural konulmazsa para politikasıyla tepki verilir. Biz MB olarak görevimizin ne olduğunu biliyoruz. Türkiye doğru işler yaptığı sürece TL değerlenmeye devam eder."
TÜRKİYE'SİZ DAVOS'TA TEK BAŞINA
Davos'ta geçen yılki 'one minute' krizinin ardından Başbakan Tayyip Erdoğan, Davos'a gitmeme kararı almıştı.
Erdoğan'ın ardından yardımcısı Ali Babacan da toplantılara katılmayacağını açıkladı. İlk açıklamasıyla Davos'a gideceğini duyuran Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise daha sonra gitmeyeceğini ilan etti.
Davos'a her yıl giden Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, bu yılki programını değiştirmemişti. Böylece Türkiye'yi temsil eden tek kişi olarak Dünya Ekonomik Forumu'nda yer alıyor.
IMF: Görüşmeler çok verimli geçiyor
IMF Birinci Başkan Yardımcısı Lipsky, stand-by anlaşması konusunda Türkiye ile görüşmelerin faydalı ve verimli geçtiğini söyledi. Lipsky "Geniş kapsamlı konuşuyoruz" dedi.
IMF'nin Türkiye ile ilişkiler konusundaki en etkili ismi, 1. Başkan Yardımcısı John Lipsky Davos'ta CNBC-e'ye konuştu.
Lipsky şunları söyledi: "Bizim Türk yetkililerle sürekli temasımız var. Çok geniş kapsamlı görüşmelerimize devam ediyoruz. Özellikle bu yıl içerisinde düzenli görüşmeler sürecek ancak bizim bir ekibimiz var orada. Çok geniş kapsamlı ekonomik, finansal görüşmemiz var. Bizim çok verimli, çok faydalı mükemmel bir diyaloğumuz var.
Dünya ekonomik görünüm tahminlerini revize ettik. Büyüme tahminini yüzde 3.9'a yükselttik. Asya tarafında çok güçlü büyümeler görüyoruz. Bütün ülkelerde Türkiye'nin ticari ortaklarıyla ilgili de bunu görüyoruz.
Türkiye için en büyük risklerden biri küresel ekonominin sendelemesi olur. Büyümenin teklemesi bir sorun olacaktır. Elbette bütün piyasaları da etkileyecektir. Biz bunun yanında ümitli olmayı tercih ediyoruz.
G20 çerçevesinde görüşmelerimiz sürüyor. Emsali görülmemiş canlandırma paketleri devreye girdi. Liderler pek çok önlemleri ortaya koydu. Çok ciddi bir şekilde konular ele alındı. Yeni iyileşmiş bir takım politikalar ortaya konabilirse, bu büyümeyi desteklemek için faydalı olacaktır.
Krize karşı alınan önlemler kamu borçlarında da artışa yol açtı. Türkiye'nin durumuna bakınca borcun milli gelire oranında kötüleşme yaşandı. Diğer gelişmiş ekonomilerde bu çok uzun vadeli bir zorluk olacak. Bütün bu gelişmeler krizle ilgili alınan önlemler çerçevesinde ortaya çıktı. Bu konu pek çok ekonomi için önemli bir sorun olacak.
Biz her zaman için yardıma hazırız. Ancak elbette bu karar Türk halkının kararı olacaktır."