Gündem

Hasta mahkûmların tahliyesine engel; Adli Tıp'ın raporu artık yeterli değil!

Adli Tıp Kurumu tarafından ‘Yaşamını tek başına sürdüremez’ raporu verilse bile tahliye için savcının “Toplum için tehlikeli değildir” kararının olması gerekiyor

02 Mart 2013 12:42

Tutuklu ağır hastaların tahliye olmaları için gerekli Adli Tıp Kurumu raporu şartına ek olarak İnfaz Yasası’nda yapılan son değişiklikle savcının “Toplum için tehlikeli değildir” kararı olması şartı eklendi.

Bu düzenlemeyle tutuklu ağır hastalara, Adli Tıp Kurumu tarafından ‘Yaşamını tek başına sürdüremez’ raporu verilse bile tahliye için savcının “Toplum için tehlikeli değildir” kararının olması gerekiyor.

Hüseyin İstemil ve Taraf gazetesindeki haberine göre, İnfaz Yasası’ndaki düzenlemeye tepki gösteren sivil toplum kuruluşları, yeni düzenlemeyle birlikte hasta tutukluların tahliye olmasının imkânsızlaştığına dikkat çekiyor. Adli Tıp Kurumu’nun bilimsel kriterlere uygun raporlarının dikkate alınmasını isteyen STK temsilcileri, yeni uygulamanın biran önce kaldırılması konusunda hemfikir.

İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) hasta tutuklularla ilgili raporuna göre ağır hasta tutuklu sayısı 350. Ceza İnfaz Yasası’nda bir ay önce yapılan değişiklik ile hasta tutuklulara ilişkin düzenlemelerin yer aldığı 16. maddeye, “Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya sakatlık nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmun cezasının infazı, üçüncü fıkrada belirlenen usûle göre iyileşinceye kadar geri bırakılabilir” hükmü eklendi. Yasada daha önce hasta tutuklunun serbest bırakılması için Adli Tıp Kurumu’nun “Tek başına yaşamını devam ettiremez” raporu yeterli oluyordu. Hasta tutuklunun “Toplum için zararlı olup olmadığı”na ise savcılık karar verecek. Savcı kanaatini olumsuz kullanması durumunda, tutuklu serbest bırakılmayacak. Düzenlemeye tepki gösteren STK temsilcileri konuyu Taraf için değerlendirdi:

MAZLUMDER Başkanı Ahmet Faruk Ünsal: “Dünyanın her yerinde bir mahkûmun sağlığıyla ilgili kararı sağlık kuruluşları verir. Devletin idame ettiği sağlık kurumları kişi ‘yaşamını tek başına idame edemez’ dedikten sonra savcının sözünün geçerli olmaması lazım. Bu çok yanlış bir düzenleme. İdam cezası verilirken bile doktor ‘mahkûmun idam edilmek için sağlığı uygun değildir’ dediğinde mahkûmun iyileşmesi için idam ertelenir. Nerden nereye geldiğimiz ortada. Savcıların çoğunun olumsuz karar vereceğini düşünmüyorum ancak Adli Tıp’tan sonra kararın savcıya bırakılması çok yanlış. Adalet camiasının buna karşı çıkması gerekir.”

Tutuklu, Hükümlü Yakınları Yardımlaşma Derneği (TAYAD) Başkanı Avukat Behiç Aşçı: “Hasta tutukluların bırakılması zordu, bu düzenlemeyle imkânsızlaşmış oldu. Kişi kime göre tehlikeli bunu sormak lazım. Zaten ağır hasta tutuklu kendi yaşamını sürdüremiyor topluma karşı nasıl bir tehlike oluşturabilir ki? Şimdiye kadar kullanılan yetki yasalaşmış oldu. Aileler sadece vedalaşma hakkı istiyor. Ölecekse de yanımızda ölün diyor. Bu düzenlemeyle ailelere hastanızı beklemeyin biz cezaevinde öldüreceğiz deniliyor.”

Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korurfincancı: “Ağır hasta kişinin tehlikeli olma olanağı yok. Sonuç olarak neye dayanarak toplum için tehlikelidir ifadesi kullanılacak? Kim bunu belirleyecek, hangi kurallarla belirleyecek? Böyle bir şeyi belirlemek olanaklı mı? Böyle bir kararı kim için verebilir? Bu durumda önceden insanların suç işleyeceklerine dair bir öngörüyle davranmak dolayısıyla potansiyel suçlu olarak tanımlamak anlamına gelir. Bu çok ciddi bir insan hakları ihlali ve insanları baştan damgalamaktır.”