Gündem

Haşimi: Kendimi evimde gibi hissediyorum

Hakkında idam kararı verilen Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi soruları yanıtladı

12 Eylül 2012 17:44

Türkiye'ye sığınan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi, Pazar günü Irak mahkemesi tarafından hakkında verilen idam kararın değerlendirerek "Zamanlama sürpriz oldu. Türk halkı beni kabul ettiği sürece, burada kalmak istiyorum. Kendimi evimde gibi hissediyorum" dedi.

Hakkında idam kararı verilen Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi soruları yanıtladı.

Türkiye'ye sığınan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi, Pazar günü Irak mahkemesi tarafından hakkında verilen idam kararını NTV canlı yayınında Jülide Ateş'e değerlendirdi.

Haşimi, "Zamanlama sürpriz oldu. Karar bekleniyordu, ama zamanlama şaşırtıcıydı. Maliki’nin bazı paketler sunacağını bekliyordum ama bu sunacağı siyasi paket ve çözüm bulmaya çalışmak, bu kararla birlikte tamamen çöktü" dedi.

Türkiye'de kalmayı çok istediğini belirten Haşimi, "Kendimi evimde gibi hissediyorum. Ancak bir sorun çıkarmak istemiyorum tabii ki. Türkiye'de kalmam eğer uygun olmayacak bir durum yaratırsa, ayrılırım" açıklamasında bulundu.

Irak Anayasası'na uygun bir yargılanma süreci ve uygun bir mahkeme istediğini de ifade eden Haşimi, "Ben en başından beri bu süreçte hakkımda adil yargılanma kararı çıkmasını bekliyorum. 'Hazırım' dedim, ben Cumhurbaşkanı yardımcısıyım aynı zamanda da Irak Anayasası'na saygı duyan bir Irak vatandaşıyım.'Benim Anayasa'nın 55. maddesine göre hakkım olan şeyi verin' diyorum. Ben Bağdat’tan kaçmıyorum, Irak yasalarına göre benim adil bir yargı sürecine hakkım var. Yani Kerkük’te veya Kürt yönetiminde başka bir mahkeme kurulursa hemen gitmeye hazırım" dedi.


Sayın Erdoğan, sizin burada kalabileceğinizi söyledi ama muhalefetten tepki geldi?

"Öncelikle Türkiye'de kalmayı çok isterim. Türkiye'de yaşarken evimde hissediyorum, kendimi ailemle birlikte gibi hissediyorum. Bir gerginlik veya olumsuzluk yaratmak istemiyorum Türkiye içinde. Bazı siyasilerden tepkiler geldi ama kendi durumumu Türkiye ve Irak arasına sokarak bir sorun çıkarmak istemiyorum. Türkiye için ulusal bir soruna yol açmak istemiyorum. Türkiye'de durmam bir sorun yaratacaksa elbette başka bir yere giderim ama burada kalmak istiyorum."


Ölüm mangaları kurduğunuza dair iddialar var. Bu iddialar da kendi korumalarınızın ifadelerine dayanıyor.

"Elbette sadece iddia bunlar. Şu anda Irak’ta adalet olduğundan bahsedemeyiz. Ocak’tan bu zamana kadar 100 Iraklı idam edildi ve 200’ü de idam edilmeyi bekliyor. Özellikle soruşturma, uluslararası prensiplerle hem ulusal hem uluslararası bir şekilde uyum sağlamıyorsa bu elbette işe yaramıyor. Burada işkenceden de bahsediyoruz suçlanan insanlar adil yargılanma sürecinden mahrum bırakılıyor. Ki burada hem anayasa hem de uluslararası haklarla korunan haklar bunlar. Benim durumumda da aynı şeyler söz konusu."


30 gün içinde temyize başvurabilirsiniz.

"Medyada yanlış bir durum var aslında böyle bir temyiz söz konusu değil. Şu anda ülkede bulunulmaması nedeniyle davaya gidebilme sürecim 30 gün ve suçlanan kişi davaya tekabül ettiğinde yeniden başlıyor dava. Ben aslında hazırım, kendimi Irak’ın adalet sisteminin üzerinde tutmuyorum. Ancak sadece Anayasa'ya uygun bir yargılanma süreci ve uygun bir mahkeme istiyorum. Olaya sıfırdan bakılması ve korumalarla yeniden konuşulması ve bana bir koruma verilmesi gerekiyor. İşte bu nedenle ben en başından beri bu süreçte hakkımda adil yargılanma kararı çıkmasını bekliyorum. 'Hazırım' dedim, ben Cumhurbaşkanı yardımcısıyım aynı zamanda da Irak Anayasası'na saygı duyan bir Irak vatandaşıyım. Ancak 'benim Anayasa'nın 55. maddesine göre hakkım olan şeyi verin' diyorum. Ben Bağdat’tan kaçmıyorum ve adalet sistemiyle yüzleşmeye hazır değilim çünkü benim başka bir mahkemeye ihtiyacım var. Irak yasalarına göre benim adil bir yargı sürecine hakkım var. Yani Kerkük’te veya Kürt yönetiminde başka bir mahkeme kurulursa hemen gitmeye hazırım ve sorgulama baştan başlayacak."


Çok derin sorunlar yaşıyor Irak ve Talabani’de karardan üzüntü duyduğunu söyledi. Sizce acaba bu karar siyasi uzlaşmayı nasıl etkiler ülkede ve kararın ardından bir uzlaşma mümkün mü Irak’ta?

"Ben bunun olması için dua ediyorum. Ben de elimden geleni yaptım ve farklılıklarının üstesinden gelerek biraraya gelmelerini sağlamaya çalıştım. Talabani de bu siyasilerden biriydi. Kendisi de Irak’taki farklılıkların giderilmesi görevine devam ediyor. Kendisine minnet duyuyorum. Kendisi, 'Karar ne olursa olsun Haşimi, Cumhurbaşkanı yardımcısıdır' dedi ve kendisi de karardan duyduğu üzüntüyü belirtti. Kendisi de ülkedeki durumun ve uzlaşma hareketlerinin farkında. El Maliki, bir uzlaşma veya düzelme payı bıraktı mı bilmiyorum ama bir çıkmaza girmiş durumdayız siyasi olarak. Tüm seçenekler önümüzdeki günlerde kullanılabilir elbette. "


Sizin mezhepsel bir kavganın içinde olduğunuz söylendi. Acaba sizin El Maliki ile aranızdaki en büyük sorun nedir sizin Sünni onun Şii olması mı?

"Asla değil çünkü en başından beri siyasi barış sürecine katıldım ve barışa adadım kendimi. Kriterleri biliyorum siyasi süreçlere hakimim, Şiilerle, Kürtlerle, Türkmenlerle işbirliği yaptım. Aslında benim isteğim ülkemizde bu kimlik durumunun elbette göz önünde bulundurulması gereken bir şey olduğu ancak Iraklıların kaderi mezhepsel bir çatışma değil. Ben baktığım zaman insanlara Müslüman mısınız, Hıristiyan mısınız, Kürt müsünüz, Şii misiniz demiyorum. Iraklıysanız eğer, Irak Anayasası'na ve yasalara tabisiniz demektir. Anayasanın 2. maddesine göre de tüm Iraklılar eşittir. Ben aslında mağdur edildim bu konuda. Üç kardeşimi kaybettim, iki erkek ve bir kız kardeşim öldürüldü, 2005 ve 2007 arasında çatışmalarda hayatlarını kaybettiler. Ben böyle bir durumda sessiz kaldım ve geçmişi unutalım dedim. Birden bire Irak’ta 'Haşimi terörün parçası oldu' denildi, bu mümkün değil. "


Ortadoğu için mezhepçilik bir kriter mi?

"Pek çok olasılık var. Ortadoğu’da ancak liderler mantıklı şekilde hareket ederlerse bu farklılıkları, bu mezhepsel sorunları çözebilirler. Burada büyük de bir tehlike söz konusu. Yani mezhepsel çatışmaların geçtiği yıllara atfen konuşuyorum, 2005-2007 arası bu mezhepsel çatışmaların ardından tüm Iraklılar kaybetti. Kimse kazanmadı. Buradan çok büyük dersler aldık aynı trajediyi tekrarlamamalıyız. El Maliki kendisi çok mezhepsel düşünen bir insan ve kendisine baktığımızda şiddeti çok desteklediğini görüyoruz. Bundan önce yaptığı işlere bakacak olursanız Bağdat’ta yaptıkları, Saddam Hüseyin rejiminde yaptıkları, Bağdat’ta patlattığı bombaları görecek olursanız geçmişi çok büyük bir soru işareti oluşturuyor kendi felsefesiyle ilgili olarak."


Acaba sizin BM için özel bir mesajınız var mı?

"Çok teşekkür ediyorum BM’ye. İnsan hakları kuruluşlarına, Uluslararası Af Örgütü'ne çok teşekkür ediyorum. Kendileri Iraklılara yardımcı olmak için ellerinden geleni yaptılar. Bizim insan hakları kaydımızın düzeltilmesi için çalıştılar. BM ve Genel Sekreter Ban Ki Moon’a da teşekkür ediyorum. Biz Irak’ta büyük bir trajedi yaşıyoruz, insan hakları söz konusu olduğu için onların daha fazla işin içinde olmaları ve harekete geçmeleri gerekiyor."


Bu içişlerinize karışma olmaz mı?

"Hayır. Kendileri BM, bir karar yayınlayıp Irak’ta yapılan idamların sayısını belirttiğinde ve idamı bekleyen 200 kişi olduğunu söylediğinde BM de bu sayı nedeniyle şok geçirdi. Geçtiğimiz yıllarda bu sayı artmış da olabilir. Modern Irak geçmişinde böyle birşey yaşanmamıştı. Irak bu içişlerimiz dediğinde, kendi vatandaşlarını öldürmek artık. Bundan sonra bir iç iş olarak görülmüyor bu uluslararası bir durumdur. Irak hükümetinin kendi vatandaşlarını öldürmesinin önüne geçilmeli."


Türkiye'nin Irak’la ilişkilerinin bozulduğuyla ilgili haberler var sizi konuk ettiği için. Acaba sizin bu konudaki görüşleriniz nedir? Ayrıca Türkiye'nin Ortadoğu politikasıyla ilgili görüşleriniz nedir?

"Şu anda Türkiye ve Irak arasındaki ilişkilerin kötüleşmesinden dolayı üzgünüm. Umuyorum bu sadece geçici olur. Zira her iki ülke arasında önemli ortak çıkarlar var. Oturup ilişkilerini güçlendirirlerse çok yararlanacaklar bundan. Ben gelecekle ilgili oldukça iyimserim. Türkiye'de kalmam bahsettiğim gibi bir soruna yol açmayacaktır."


Türkiye'de kalacak mısınız yoksa başka bir ülkeye gidecek misiniz?

"Türkiye'de kalmayı çok istiyorum. Türk halkı beni kabul ettiği sürece burada kalmak istiyorum."


Erdoğan: Haşimi'yi teslim etmeyiz


Azerbaycan'a hareketinden önce dün Ankara'da açıklamalarda bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'ye sığınan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi hakkında Pazar günü verilen idam kararını değerlendirmişti.

Erdoğan, ''Sayın Haşimi ile bizim dostluğumuz kardeşliğimiz bugünkü olaylar neticesinde başlamış değil. Biz Irak siyasetinde özellikle ikili ilişkilerimizin yoğun olduğu son 10 yıl içerisinde Sayın Haşimi'nin konumunu, yerini davranış biçimlerini iyi bilen ülke ve iyi bilen siyasetçileriz. Yani hakkında ileri sürülen böyle bir idama neden olabilecek bir şey asla söz konusu değildir. Kaldı ki Tarık Haşimi ailesinin birçok ferdini maalesef Irak'ta kaybetmiş bir insandır. Kendisinin bu tür eylemler içerisinde yer alması gibi bir şey de kesinlikle söz konusu değildir. Bizden talep, böyle bir şey söz konusu olduğunda da çok açık net söylüyorum. Biz Sayın Haşimi'yi burada kalmayı arzu ettiği sürece ülkemizde tutarız ve teslim de etmeyiz. Bunu da bu kadar açık söylüyorum'' demişti.


Tutuklama kararıyla ülkeyi terk etti


Irak mahkemesi, Pazar günü, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi hakkında, gıyabında idam cezası kararı verdi.

Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nı suçlu bulan mahkeme, El Haşimi'nin asılarak idam edilmesine karar verdi. Tarık El Haşimi, bu yılın başında hakkında tutuklama kararı çıkarılması üzerine ülkeyi terk etmişti.

Bir avukatla bir generalin ölümünden suçlu bulunan Haşimi, hükümet yetkilileri ve Şiileri hedef alan saldırılar düzenleyen ölüm timlerine önderlik etmekle suçlanıyordu. Hakkındaki suçlamaları reddeden Haşimi ise, Irak Başbakanı Maliki'yi Sünni politikacılara karşı cadı avı izlemekle suçluyor.