Ekonomi

Hakan Özyıldız yazdı: Napolyon'un barutu ve Yeni Ekonomik Program

"600 milletvekili ve binlerce çalışanı ile TBMM, asıl görevini yerine getirmezse, detay rakamları konuşmanın bir anlamı var mı?"

07 Ekim 2019 18:10

Hakan Özyıldız*

YEP hakkında o kadar çok rapor ve yazı yayımlandı ki teknik ayrıntılar için yazılacak pek bir şey kalmadı.

Ben genel bir konuya değinmek istiyorum.

Önce Napolyon'un o çok bilinen anekdotu ile başlayayım. Savaşın kaybedildiğini öğrenen İmparator, komutanları toplar ve sorar; "Söyleyin bakalım savaşı neden kaybettik?" Korkudan tir tir titreyen generaller, birkaç nedeni var derler ve saymaya başlarlar; "Bir, barut bitti!" Napolyon, "Tamam gerisini saymana gerek yok." diyerek generalin konuşmasını hiddetle keser.

Bunun bütçe ve YEP ile ilişkisine gelince.

Lütfen aşağıdaki tabloya bakın.

İlk sütunda, geçen yılın sonunda TBMM'de kabul edilen bütçenin büyüklüklerini görüyorsunuz. Yanında YEP'te açıklanan tahminler ve ikisinin arasındaki fark yer alıyor.

TBMM'de kabul edilen bütçe ile gerçekleşecek bütçe arasında 45,6 milyar lira fazla, faiz dışı harcama farkı var. Buna karşılık 14,2 milyar liralık daha az faiz harcaması yapılacak. Böylelikle 31,4 milyar lira daha fazla harcanacak.

Diğer bir deyimle, hükümet, Gazi Meclis'ten aldığı harcama yetkisinin üstünde harcama yapacak. 

Sakın bunun ilk defa olduğunu düşünmeyin. Sayıştay Raporlarına göre; 2016 yılında 21,1 milyar lira; 2017 yılında 25,6 milyar lira; 2018 yılında da 39,4 milyar lira "Ödenek Üstü Gider" yapılmış. Yani, gizli saklı işlerden değil. Devlet biliyor. 

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi Kanuna aykırı işlem yapılmış. Kanunun bütçe ödeneklerinin kullanılmasında uyulacak esasları belirleyen "Ödeneklerin kullanılması" başlıklı 20'nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde;

"Kamu idareleri, bütçelerinde yer alan ödeneklerin üzerinde harcama yapamaz. Bütçeyle verilen ödenekler, tahsis edildikleri amaçlar doğrultusunda yılı içinde yaptırılan iş, satın alınan mal ve hizmetler ile diğer giderlerin karşılanmasında kullanılır…" hükmü,

"Ödenek üstü harcama" başlıklı 70'inci maddesinde de;

"Kamu zararı oluşturmamakla birlikte bütçelere, ayrıntılı harcama programlarına, serbest bırakma oranlarına aykırı olarak veya ödenek gönderme belgelerindeki ödenek miktarını aşan harcama talimatı veren harcama yetkililerine, her türlü aylık, ödenek, zam ve tazminat dâhil yapılan bir aylık net ödemeler toplamının iki katı tutarına kadar para cezası verilir." hükmü yer almaktadır. 

"Evet, ama olağanüstü şartlar var. Ekonomi kriz ortamında, Suriye'de, Doğu Akdeniz'de jeopolitik riskler arttı. Bu şartlarda da bütçe kısıttı mı olur?" diyenler olabilir. 

Kanun koyucu onu da düşünmüş. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 20'nci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde;

"Genel veya kısmi seferberlik, savaş ilanı veya zorunlu askeri hazırlıkların yapıldığı olağanüstü hallerde Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerindeki mevcut ödenekler, bu idarelerin ödenek toplamları aşılmamak şartıyla, birleştirilerek kullanılabilir. Bu durumda da mevcut ödeneklerin yeterli olmaması halinde toplam ödenek tutarının yüzde on beşine kadar ek harcama yapılabilir…" hükmü yer alıyor.

Yani şartlar olağanüstü ise, bazı istisnalar tanınmış. Ama sadece ilgili ödeneklerle sınırlı istisnalar. Bütçenin geneline yönelik "kafana göre takıl" yaklaşımı yok.

Kanuna aykırılık sadece "Ödenek üstü giderlerde" olsa neyse. Bir de 4749 sayıl Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun limitle ilgili 5. Maddesine aykırılık var. Önceki yazımda detaylı bir şekilde ele aldığım gibi (Hakan Özyıldız: Hazine yedi ayda yasal borçlanma limitini aşmış) TBMM'den geçen bütçenin açığına bağlı olarak, Hazine'nin bu yıl yeni alacağı borç limiti 90 milyar lira kadar.

Oysa açıklanan nakit dengesi verilerine göre, Eylül sonu itibariyle, 114,9 milyar lira yeni borç alındı. Kanuna aykırı bir durum söz konusu.

İşin en ilginç yanı iktidar ve muhalefet, bu borç limiti meselesine muhasebeci yaklaşımıyla bakıyor. "Yıl sonundaki duruma göre karar veririz. O zaman limit aşımı varsa bakarız" diyorlar". Sanki bu iş, vergi ödeyecek bir şirketin muhasebesi. Oysa kanunun amacı fazla borç alınmasını engellemek. Limit ne zaman aşılacaksa, iktidar TBMM'den izin almak zorunda.

Zorunda ama Meclis "bütçe hakkına" layıkıyla sahip çıkabiliyorsa.

Yoksa konu aynen Napolyon'un barut hikâyesinde olduğu gibi… 600 milletvekili ve binlerce çalışanı ile TBMM, demokrasi için olmazsa olmaz hakkını, asıl görevini yerine getirmezse, detay rakamları konuşmanın bir anlamı var mı?


*Bu yazı hakanozyildiz.com'dan alınmıştır.