Danimarka'da yapılan bir araştırma haftada üç ya da dört kadeh alkollü içki içenlerin, Tip 2 diyabet hastalığına yakalanma ihtimalinin hiç içmeyenlere kıyasla daha az olduğunu ortaya koydu.
Alkollü içkiler arasında da muhtemelen kan şekerini dengeleme rolü gördüğü için şarap daha faydalı bulunmuş.
Diabetologia adlı diyabet uzmanlık dergisinde yayımlanan araştırma, 70 bin kişinin alkol tüketimi ve ne sıklıkta içtikleri gözlemlenerek hazırlanmış.
Ama uzmanlar bu araştırmayı tavsiye edilen miktarların üzerinde içmek için bir bahane olarak görmemek gerektiğine özellikle dikkat çekiyorlar.
Araştırmayı yapan ekibin başkanı Güney Danimarka Üniversitesi Ulusal Kamu Sağlığı Enstitüsü'den Janne Tolstrup "İçki içmenin sıklığının alınan alkolün miktarından bağımsız bir etkisi olduğunu bulduk" diyor.
"Bir haftada içtiğiniz içkiyi bir defada değil dörde bölerek içtiğinizde daha faydalı olduğunu gördük."
5 yıl devam eden araştırmayı takiben, katılımcılar kontrolden geçirildiğinde 859 erkek ve 887 kadında Tip 1 ya da daha yaygın olan Tip 2 diyabet çıktığını tespit etmiş.
Hastalığın ortaya çıktığı deneklerin içki alışkanlıkları incelendiğinde, haftada üç ya da dört defa ölçülü bir şekilde alkol alanlarda diyabet hastalığı oranının haftada bir gün içenlere göre, kadınlarda yüzde 32 erkeklerde yüzde 27 daha az olduğu görülmüş.
Araştırma bütün alkollü içkilerin aynı etkiyi yapmadığını da ortaya çıkardı.
Şarap, özellikle de kırmızı şarabın, içindeki polifenoller sayesinde kandaki şeker düzeyini dengeleyici bir etkisi olduğu ve bu nedenle bilhassa daha yararlı olduğu düşünülüyor.
Biraya gelince... Haftada bir ila altı bira içen erkeklerin, haftada birden az bira içenlere göre diyabet riskini yüzde 21 azalttıkları anlaşılıyor ama kadınların riskinde bira bir fark yaratmamış.
Bu arada alkolü yüksek votka, viski, rakı gibi içeceklerin yüksek miktarda alınması kadınlarda diyabet riskini önemli ölçüde artırırken, erkekleri etkilemediği görülüyor.
Bu konudaki diğer araştırmalardan farklı olarak bu çalışma bir defada aşırı içmenin şekerle bağlantısı konusunda bir bulguya varmadı.
Profesör Tolstrup bunun, katılımcıların çok azının bu tür aşırı içki tüketimi bildirmesi nedeniyle olabileceğini düşünüyor.
Aşırı içki tüketimi bir defada beş ölçü ya da üzeri alkollü içki içmek olarak tanımlanıyor.
Buna karşılık bir çok uzman bulguların ilginç olduğunu ama alkol tüketiminin bir kişi üzerindeki etkisinin bir diğer kişiden farklı olacağını, bu nedenle bunun alkol tüketimi için bir "yeşil ışık" olarak algılanmaması gerektiğini söylüyorlar.
Araştırmanın ortaya koyduğu bulgulara göre kadın ya da erkek bir kişinin haftalık alkol tüketiminin 14 üniteyi geçmemesi gerekiyor. Bu da aşağı yukarı 6 adet 50lik bira ya da 10 kadeh alkolü çok yüksek olmayan şarap demek.
İdeal olarak bunun üç ya da dört güne yayılarak tüketilmesi ve arada bazı günler alkol alınmaması en iyi sonucu veriyor.
Profesör Tolstrup ve ekibi aynı araştırmayı alkolün başka hastalıklara etkisini anlamak için de kullanmış.
Aynı şekilde üç dört gün ölçülü alkol almanın kalp hastalıkları ve inme riskini de azaltan bir etkisi olabileceği sonucuna varmışlar.
Fakat alkollü içkiler mide ve bağırsak hastalıkları, siroz ve pankreatit riskini artırıyor.
Profesör Tolstrup "Alkolün 50 farklı hastalığın riskini artırıcı etkisi olduğu düşünülüyor o nedenle, araştırmamızın sonucunu 'haydi hep beraber içelim' mesajı gibi algılamamak gerekir" diyor.