T24 - Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanları Türk ve Tuğluk, KCK operasyonlarını eleştirdi ve hükümeti uyardı. Toplantıda konuşan DTK Eş Başkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, açılım politikasıyla Kürt halkının susturulmaya çalışıldığını belirterek, ‘Habur sürecini anlatırsam hükümet altında kalır’ dedi.
‘Siz hangi yasalarla Kürtleri yargılıyorsunuz?’ diyen Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk ise, "Mahkemelerden hiçbir adalet beklemiyoruz. Kürtlerin tahammülleri sonsuz değildir" dedi.
Türk: Zindanla terbiye politikası
Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk şöyle konuştu:
-Geçmişte Ortadoğu’da komşularla sıfır problem diyen hükümet, bugün bütün komşularıyla problemli hale gelmiştir. Problemlerin yumağına dönüşmüştür. Ve bugün Türk halkına da, Kürt halkına da, Türkiye’deki bütün insanların geleceğini adeta karartacak bir siyasetin içinde olduğunu görüyoruz.
-Kürtleri tutuklayarak, zindanla terbiye etme, zindanlara tıkarak Kürtleri susturmaya yönelik bir politika izleniyor.
-Genel Başkan Yarımcımız Fatma Kurtulan 1990’lı yıllardan beri demokratik siyasetin içinde olan bir arkadaşımızdır. Daha önceki dönemlerde bu partiden milletvekili adayı olmuş. 2007 seçimlerinde yine milletvekili olarak parlamentoya girmiş, parti meclisinde, merkez yürütme kurulunda ve daha önce de genel başkan yardımcılığı görevinde bulunmuş bir isimdir.
'Sonuna kadar mücadale'
-Sonuna kadar bu zalimane anlayışa karşı mücadele edeceğiz. Bunu da herkesin bilmesini istiyoruz.
-Gönül isterdi ki Türk halkı da, aydınları da, demokratları da, Kürtleri daha iyi anlasınlar. Kürtlerin yaşadığı süreçleri daha iyi Türkiye ve dünya gündemine taşısınlar.
-Habur sürecini ben anlatırsam aslında hükümet altında kalır. Bize getirdikleri, bizden bekledikleri, kendilerinin söyleyip yapmadıkları konusunda da tartışabiliriz. O nedenle artık soyut kavramlar, kelimelerle, açılım laflarıyla artık Kürtleri kandıramazlar. Açılım lafı artık bizi heyecanlandırmıyor. Hükümet, devlet gelir bu sorunu böyle çözmek istiyoruz, projemiz budur, böyle düşünüyoruz. Siz ne düşünüyorsunuz diye. Bu ancak böyle çözülür.
'Öcalan'ı görmezden gelemezsiniz'
-Dünyanın neresinde muhatapsız bir çözüm olmuş. İrlanda’ya, Güney Afrika’ya bakın, Katalonya’ya bakın, Bask’a bakın... Her sorunun bir muhatabı vardır. Biz muhatabız, siyasi partiyiz. Halkın iradesiyle gelmişiz. Siyasi çözüm konusunda elbette ki muhatabız. Tartışmaya da hazırız. Ama devletin istediği sorunun çözümü değil, hak ve özgürlükler üzerinde tartışma değil. Bize diyorlar ki; işte silahları susturun. Biz de diyoruz ki silahları elinde tutan bellidir, bunun kararını verecek olan kesimler ve kişiler de bellidir. Biz siyasi konularda muhatabız, Kürtlerin taleplerini gündeme getirmeye, bu konuyu tartışmaya hazırız. Ama silahların susmasını istiyorsanız 30 yıldır bunun mücadelesini veren kesimleri, Sayın Öcalan’ı görmezlikten gelemezsiniz.
-Biz doğru yolu gösteriyoruz. Artık televizyonlara çıkıp açılımdan söz etmenin bir anlamı yok. Bir halk var. Halkın talepleri var. Bu halkla oturup konuşacaksınız, bu halkla birlikte çözeceksiniz. Buna hazırsanız, Kürtler her zaman hazırdır. Barıştan yanadır. Böyle bakmak lazım.
Tuğluk: İç savaşa sürükleniyoruz
DTK Eşbaşkanı ve Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk’un ise öne çıkan mesajları şöyle:
-Çok net ifade etmek isterim ki, gidişat bu ülkede yaşayan halklarımız açısından iyi değil. Bu yaklaşımın, bu politikanın sonucunun halklar arası bir çatışmaya gitme ihtimali vardır. Türkiye AK Parti iktidarı tarafından bir iç savaşa sürükleniyor. Böyle bir durumun ifade edeceği tek şey vardır: Daha fazla acının, daha fazla ölümün ve daha fazla kanın akması. Maalesef AK Parti iktidarı kendi hegemonyasını, kendi otoritesini kurmak için gerçekten halkları çatışmaya götürecek bir siyaset izliyor. Dün gözaltına alınan ve tutuklanan arkadaşlarımız demokratik siyaset yapan arkadaşlarımız. Gözaltına alınan arkadaşlarımız bu ülkede demokratik siyaseti tercih eden arkadaşlarımızdı. Bu ülkede birlikte yaşamın siyasetini üreten arkadaşlarımızdı. Sayın Fatma Kurtulan Meclis’te milletvekilliği yapmış bir arkadaşımızdır. Bir yasal partinin örgütlenmesinden sorumlu olan arkadaşımızdır. Terörize ediliyor. KCK adı altında tutuklanıyor.
'Yasaların bizim açımızdan meruiyeti yok'
-Bu devlet hangi yasalarla Kürtleri yargılıyor. TCK, TMK, adı altında yürütülen yasalarla, yapılan yargılamalar, verilen hükümler... Bunların hiçbir meşruiyeti yoktur bizim açımızdan. Zaten sorunun kaynağı bu yasalardır.
'Arkadaşlarımız tutuklu değil, rehine'
-Bu tutuklamalar, rehin alma operasyonlarıdır. Arkadaşlarımız rehinedirler, tutuklu değillerdir. O mahkemelerden hiçbirimiz, tutuklanan arkadaşlarımız da dâhil adalet beklemiyoruz. Bu ülkede adalet hiçbir zaman uygulanmadı. Azıcık hukuk dahi Kürtlere uygulanmadı. Neden bu arkadaşlarımız rehin alınıyorlar? Çünkü entegre strateji dedikleri politikalarıyla devlet, hükümet bir karar verdi. Kürtlerin bütün örgütlenmeleri, kurumsal yapıları bu entegre strateji çerçevesinde tasfiye edilecek, yok edilecek ve bu bağlamda, söz söyleyen, konuşan ve hatta düşünen herkes hedef haline getirilecek.
'Bu savaş nasıl sona erecek?'
-Bugün bu ülkede sorumluluk taşıyan herkesin, hepimizin, oturup şunu düşünmesi lazım: Gerçekten bu savaş, bu iç çatışmaya götüren durum nasıl sona erdirilecek ve barış nasıl gerçekleştirilecek? Biz bu ülkedeki demokratlar, aydınlar, sorumluluk sahibi insanlar olarak bir çaba içerisinde olmak durumundayız.
-Hak talebinde bulunan bir toplumu bu kadar sıkboğaz ederseniz bu toplum kendini savunmak zorunda kalır. Ve bu anlamdaki savunması da meşrudur, haklıdır.
'Kürtlerin tahammülü sonsuz değil'
-Bu kadar mücadele, bu kadar bedel Başbakan Erdoğan’a biat etmek için verilmedi. Başbakanın otoritesini kabul etmek için vermedi Kürtler. Kürtlerin tahammülü sonsuz değildir. Tahammül sınırları bu kadar zorlanmamalıdır. Zaman zaman çıkıp Kürtlerin hakları verilecek diyorlar. Peki Kürtlerin haklarını verecekseniz niye bu operasyonları yapıyorsunuz, neden bu kadar insan tutuklanıyor?
'CHP'nin tek gündemi Silivri'
-Maalesef bu ülkede muhalefet de yok. İşte CHP ana muhalefet partisi. Bana göre bırakın ana muhalefet partisini bir muhalefet partisi bile değil. CHP Silivri gündemi dışında başka bir gündemi olmayan, demokratikleşme, demokratik dönüşüm konusunda bir siyasi programa sahip olmayan bir parti olarak Erdoğan tarafından çok kolayca etkisizleştirilen bir muhalefettir.
'İktidarın karşısındaki tek muhalefet Kürtler'
-Muhalefet olarak bir tek biz Kürtler kalmışız bu iktidarın karşısında. Zaten o yüzden çılgınlaşıyor, ‘Sizi ezeceğim’ diyor. ‘Siz benim otoritemin karşısında nasıl direnirsiniz?’ deniyor, bunun intikamı alınıyor.