GENÇLİK ve Spor Bakanlığı, futbol sahalarında yaşanan şiddetin önüne geçebilmek için gece maçlarının gündüz oynanması formülü üzerinde çalışmaya başladı.
Şiddetin hemen hemen hiç olmadığı, varken ortadan kaldıran ülkelerle ilgili araştırmalar yaptıklarına deyinen Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç konuyla ilgili "Şiddetin hemen hemen hiç olmadığı, varken ortadan kaldıran ülkelerle ilgili yaptığımız araştırmada maçların ağırlıklı kesiminin gündüz oynandığını belirledik. Türkiye’de de bir dönemler gündüz maçları vardı ve liglerimiz o zamanda da gayet başarılı bir şekilde gidiyordu. O dönem futbol alanındaki şiddet yok denecek kadar azdı. Yeni sezonda da şiddeti artıran unsurlardan biri olarak gördüğümüz gece maçlarının ağırlıklı kısmını gündüze çekmek için çalışma yapıyoruz." şeklinde konuştu.
Yayıncı kuruluşun TMSF'de olduğunu hatırlatan Kılıç, maçların çoğunun gündüz oynanamasından yana olduğunu söyledi. Kılıç, "Aileler gelir öğlen maçlarını seyreder, akşam tıpkı eskiden olduğu gibi başka bir program hayata geçirebilirler. Gençler öğlen maçlarını izledikten sonra başka aktiviteler yapabilir. Şiddeti artıran gece maçları öncesi alkol alımı azalır. İngiltere'de, İspanya’da öğlen maçlarının örneklerini görüyoruz. Aileler o maçları keyiflice birlikte gidip izliyorlar. Maçın erken oynanmasında ticari kaygılar var. Elbette burada yayın gelirleri konusunda kulüplerimizi zarara uğratmayacak çalışmaları da planlayacağız. Bu konu ile ilgili her kesimden görüş alacağız ve en doğru model üzerinde bir görüş birliğine varmak istiyoruz. Örneğin pazar 20.00’deki maç. ertesi gün çalışacak insanlar, aileler için de efektif değil. Zaman zaman VIP tribünlerinde bile yaşanan olaylar var. İngiltere’de, Almanya’da, İtalya’da, Hollanda’da holiganizmle mücadelede en önemli parametre alkol kontrolü oldu. Spor alanlarına alkolün sokulmaması, satışının yapılmaması yasada var. Bunu daha sıkı uygulamalıyız." dedi.
‘Beğenmeyen iz-le-me-sin’
skorer.milliyet.com'da yer alan Lütfü Özel'in haberine göre, Bakan Kılıç konuşmasına şu şekilde devam etti: “Spor programlarının içeriğiyle ilgili devletten çok şey bekleniyor fakat yayıncıdan hiçbir şey beklenmiyor. O spor programlarını yayınlayanlar kamuoyunun tepkisini dikkate almalı. TRT’nin görüntü dağıtmasından söz ediliyor. Eğer bu olacaksa, hak sahibi olanlarla oturup anlaşmaları lazım. TRT’nin bedel ödeyerek hak sahibi olduğu konularda bizim ‘Hayır sen bu hakkından vazgeçeceksin’ diye bir dayatma şansımız yok. Yayınlarla ilgili sorunları RTÜK gündemine alıyor. Fakat yayıncılar da kendi yayınlarının sorumluluklarını yerine getirmeli. Vatandaş da bu yayınları izlemeyerek tavrını ortaya koysun. Hem bir yayını beğenmeyip hem de izleyerek reyting kazandırmak gibi bir çelişkinin içine girmesin vatandaş. Rahmetli Özal söylemişti, özel TV’lere geçilirken ‘Beğenmeyen düğmeye bassın’ diye, herkesin elinde kumandası var beğenmeyen izlemesin!”
‘Futbol yayınları için tehlike yok’
“Digitürk şu anda TMSF’de. Yönetimler konusunda hiçbir problem yok. Türkiye hukuk devleti. TMSF, Digitürk’ün kurumsal olarak imza koyduğu her şeyin gereğine bağlı kalmak zorunda. İmzalanan sözleşmelerin gereği yerine getirilecek. Ben hiçbir problem yaşanacağını düşünmüyorum. Her şey olduğu gibi devam eder. TMSF, Digitürk’ü satışa çıkarırsa o zaman imza koyduğu sözleşmeleri de beraberinde satışa çıkarmış olacak. Digitürk’ün yayın haklarından arındırıldığını düşünün, bir kutu olarak değeri kalmaz. Digitürk yayın haklarıyla beraber bir ekonomik değer ifade ediyor. TMSF o ekonomik değeri öldürmez. TMSF’nin amacı kamu alacağını tahsil etmek. En değerli şekilde satışa koymayı düşünecektir.”
‘Başkanlar buluşmayı kendileri istemeli’
“Tüm başkanlarla ve 4 Büyükler’in başkanlarıyla bir araya gelmeyi düşünürüm. Benim kapım herkese sonuna kadar açık. Fakat ‘Devlet emretti gittik’ zihniyeti doğru olmaz bunu hepimizin isteyerek yapması lazım. Bir araya gelme gereğine herkesin inanması lazım. Konuşursak ortamı yumuşatabiliriz. İKİ kulüp arasındaki çözümsüz sorunların iki kulüp başkanı bir araya gelince çözülecekmiş gibi bir mucize beklemiyorum.
Ben bugün başkanların bir araya gelmesinde hiçbir problem görmüyorum. Ama bir araya geldiklerinde kendi camialarının ne düşüneceği konusunda emin değiller, sorun bu! Bu sorunu geride bırakamazsak hiçbir şeyi konuşamayız. Futbol barıştır, dostluktur, kardeşlikter, sevgidir, dayanışmadır ama başkanları bir araya gelmiyor! Başkanların da sevgiye, dostluğa, barışa ihtiyacı var. Tepedekiler bir araya gelmeden aşağıdakilerin bir araya gelmesini beklemek biraz hayâlperestlik olur. Tepede hafif bir esinti, aşağıda kasırgaya dönüşüyor bunu görmek lazım.”