Mehmet Güleryüz için çizmek, bir eleştiri, iktidarlara karşı durmak demek. Kendi iktidarını da resim yaparak yıkıyor. En çok kendini tekrarlamaktan, kanıksamaktan korkuyor. Güleryüz, sanat yaşamındaki 50 yılını retrospektif sergi ile izleyicilere sunuyor. Salona girip bu 50 yılı izlediğinde gördüklerinden memnun, ama daha şişeyi tamamen doldurmadım demekten de geri kalmıyor, “Daha en güzel resmini yapmadı” diyor.
Fırçayı eline alıp tuvalin karşısına oturduğu günden bu yana, 50 yıl geçti. Mehmet Güleryüz şimdi Türkiye’nin en tanınan ressamlarından biri. Resimleri, İstanbul Modern’in, Resim Heykel Müzesi’nin koleksiyonunda. Ancak her zaman her şey bu kadar güllük gülistanlık değildi, o 50 yılda açlığı da, anlaşılmamayı da, adam yerine konmamayı da yaşadı. Gelin o 50 yıla ve şimdiye onunla birlikte bakalım. Daha fazlası içinse İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’ndeki resim, heykel, gravür ve desenlerini görmeniz lazım... Sergi 28 Şubat’a kadar sürecek.
Hikâyenin başı, 1938’e uzanıyor. İstanbul’da doğuyor Güleryüz. Ortaöğrenimini Saint Joseph ve Saint Benoit’da tamamlıyor. 1958’de girdiği İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nden 1966’da birincilikle mezun oluyor.
- Sizi resmin peşine ne düşürdü?
“Öyle doğduk, başka bir şey beni hayatta mutlu etmezdi. Bunun hiçbir tartışılır, pazarlık edilir yanı yok... Bunu ancak şimdi rahatça söyleyebilirim ki, şuradaki serginin yapımının yükünü kaldırmak ancak büyük bir sevgiyle, bunun adamı olmakla olur, o sevgi olmasa kaldırılmaz. Ben hayatımda her şeye, aşkıma bile resmimden doğru bakmışımdır. Beni hayatımda en mutlu eden o oldu.”
Yine de en büyük zorlukları resmin yolunda çekiyor. 62 yılında ilk resmini satıyor, 63’te ilk kişisel sergisini açıyor. Resim yaparak geçinmeyi başarması için 88 yılına yani 50 yaşına kadar beklemesi gerekiyor.
- İlk sattığınız resminizi hatırlıyor musunuz?
“İlk resmim, 62’de Amerikalı bir çifte satıldı. İstiklal’de müzik ve resim performansı yapmıştık. Onu bir galeride tekrarladık. Şans eseri orada olan bir Amerikalı koleksiyoner doktor ve eşi aldı. İlk defa bir resme fiyat koyacağım, öğrenciyim, Hadi Bara’ya danıştım, 400 lira iste dedi, çok para hocam dedim, ama o ısrar etti. Utana sıkıla 400 lira istedim, 120 dolara denk geldi, kimsenin dolar yüzü görmediği dönemler tabii, muhteşem para... Yalnız bir sorun vardı, tablo orada yapıldığından yaştı, çift de ertesi gün Türkiye’den ayrılacaktı. Herkes bir vantilatör getirdi, resmi kurutmaya çalıştık. Kimi ispirto sık diyordu, kimi yağlı kâğıda koy... Öyle yaş götürdük, parayı aldık. Uçtuk...”
- O parayla ne almıştınız?
“Vakko yeni açılmıştı, oradan lacivert çok güzel bir gömlek, bir de fular aldım. O kalitede bir daha hiçbir şeyim olmadı. Geri kalanı akşam akademideki arkadaşlarla meyhanede yedik, âdet öyleydi.”
Sanatçının sergisinde 80 eseri yer alıyor. Öğrencilik yıllarındaki çizimleri, Paris’te yaptığı resimleri, heykelleri... Dile kolay kendini anlatmak için 50 yılını sığdırmaya çalışıyor bir salona. (Cumhuriyet)