Kültür-Sanat

Gülben Ergen: Eski eşimle değil, çocuklarımın babasıyla röportaj yaptım

"Anadolu Ateşi, Karadeniz’in, Ege’nin, Anadolu’nun, Doğu’nun, topraklarımıza miras bıraktığı kültürümüzün yaşamasıdır"

25 Mayıs 2016 11:50

Dünya üzerinde 40 milyondan fazla kişinin izlediği Genel Sanat Yönetmenliğini Gülben Ergen eski eşi Mustafa Erdoğan'ın yaptığı Anadolu Ateşi 15. yılını kutluyor. Anadolu Ateşi için "Yüzyıllar boyu sanatın en estetik dalı olan dansın modern ve yöresel tüm ezgilerini içerisinde barındıran bir kültür elçisi olan Anadolu Ateşi" diyen Ergen, "Anadolu Ateşi, Karadeniz’in, Ege’nin, Anadolu’nun, Doğu’nun, topraklarımıza miras bıraktığı kültürümüzün yaşamasıdır" ifadesini kullandı.

Grubun genel sanat tönetmeni Mustafa Erdoğan dünyanın birçok noktasında sahne performansı sergilediklerini ancak grubun geçmişten beri Atatürk Kültür Merkezi'nde oynamayı hasretle beklediğini belirterek  "Anadolu Ateşi'nin en büyük hayali, bir gün AKM'de konser verecek olmasıdır" dedi. 

Gülben Ergen'in "Eski eşimle değil, çocuklarımın babasıyla röportaj yaptım" dediği Mustafa Erdoğan ile yaptığı söyleşiden satır başları şöyle: 

Arkasına aldığı Türk bayrağını Amerika’dan Fransa’ya, Rusya’dan Çin’e, Mısır’a kıta kıta alkışlatan dansın emekçilerinin dünyada bilinen kıymetinin ülkemizde de teslim edilmesi gerekiyor. Buyrun okuyun bakalım neler yapmışlar...

Anadolu Ateşi kurulalı kaç sene oldu?

-14 Aralık 1999 yılında kurulduk. 2001 yılında ilk gösterimizi yaptık. O yüzden “İki yıldır 15. yılımızı kutluyoruz” diyoruz. İlk kurulduğumuzda önce Beşiktaş Kültür Merkezi’nde, spor salonlarında ve Mydonose Showland’de provalar yaptık. Sonra da biliyorsunuz, birçok yerde…

Bugüne kadar 98 ülkede 4760 canlı performans gerçekleştirmişsiniz… Bunlar güncel rakamlar mı?


Evet. 98 ülke, 4760 canlı performans oldu. Geçtiğimiz cuma günü Aspendos gösterilerimize yeniden başladık. Performans sayımız her geçen gün artıyor.

Anadolu Ateşi’nin temel konsepti medeniyetler buluşmasıdır demişsin… Hangi medeniyetleri buluşturuyorsun gösterilerinde

Bahsettiğimiz dünya medeniyetlerinin Anadolu kavşağında buluşması. Tarih boyunca da böyle oldu. Asya ve Avrupa, özellikle de kuzey-güney kültürlerinin kavşak noktasında bulunuyoruz. Temel mesajımızı tarihsel yapıtlardan ve kendi geçmişimizden alıyoruz. Örneğin Nemrut Dağı’nda her Tanrı’nın iki adı vardır. Zeus-Oramastes yani Ahura Mazda. 
Ahura Mazda kim? Perslerin, Medlerin ve Zerdüştlüğün Tanrısı. Zeus ise Roma’nın. 


Biz gösterimizi başlatırken “Dünyadaki ilk barış anıtında, Nemrut Dağı’nda” diye bir ifade kullanıyoruz. 
Bunun sebebi budur. Nemrut Dağı, Roma, Bizans, Pers ve Zerdüştlük kültürünün kavşak noktasıdır. Onun dışında Urartu kültüründen, Efes’ten ve daha birçok buluntudan esinlenerek bir medeniyet altyapısı/konsepti oluşturuyoruz.
Antik Smyrna kazılarında çıkan bir tane satir heykelinde zeybek figürünü görüyoruz. 


Ama baktığımızda vücut yapısı ve heykel işleme biçimi Grek kültürüne ait. 


Orada da bir sentez var yani. Şu an dünyanın güncel olarak gereksinim duyduğu medeniyetler barışının, bu bakış açışı ile kurulabileceğini düşünüyorum...

 
Bugün iki medeniyet arasındaki gerilime 2000 sene öncesinde yazılmış bir mektup var topraklarımızda. O zaman yazıp göndermişler, biz şimdi yeniden okumaya çalışıyoruz.

 

Expo 2016’da siz de varsınız değil mi?


Anadolu Ateşi, Türkiye’nin dünya markası oldu. Yılın altı ayını Antalya’da geçiriyor. Antik Aspendos’ta ve kendi tiyatrosunda yıllardır gösteriler yapıyor. Yıllık 500 bin civarında seyircisi var. Dolayısıyla Expo’da olacağımızı düşündük. Açılışta olmak, bir çocuk bandosuyla her gün orada şov yapmak istedik. Buna talip olduk ve projelendirdik. Bir de Troya’yı Expo’ya uyarlamak istedik. Henüz Expo’dan bir cevap gelmedi. Anadolu Ateşi olmayan bir Expo ve Antalya düşünülemez. 

Şu anda son durum nedir?


Expo’da sözleşme aşamasına kadar geldik bir ara. Ve bu sebeple bu yıl kendi tiyatromuzda yapacağımız etkinlikleri iptal edip Expo’ya taşınacaktık. Sonra birdenbire bizim olmayacağımız söylendi. Gerekçesiz bir biçimde. Bunun bize vereceği zararı anlatamam. Yani bunun sonucu bizim açımızdan çok trajik olabilir. Yabancı turistler gösterilerimizin biletlerini kendi ülkelerinden alıp geliyorlar. 
Şu an büyük bir belirsizlik var. Bizi nerede izleyecekler bilmiyorlar. Görüşmelerimiz devam ediyor ve hâlâ haber bekliyoruz. Expo’ya katkıda bulunmak istiyoruz.


Troya ve Anadolu Ateşi Mısır/ Giza Piramitleri’nde en uzun süre (40 temsil) oynayan tek dans topluluğu.

Turne takvimi

* 1 Haziran: İzmir Fuat Açıkhava Tiyatrosu.

* 2 Haziran: Adana Çukurova Üniversitesi. 

* 11 Haziran: Ankara ODTÜ Vişnelik. 
* 12 Ağustos: Çeşme Açıkhava Tiyatrosu.
* Ağustos- Eylül: Her cuma Bodrum Kale Sahnesi’nde olacaklar.

 

Dekor İstiklal Caddesi müzik sokağın sesi koreografi mahallenin  beden dili olacak

Emek Sahnesi’nde bir gösteri hazırlığınız var… Ne zaman başlayacak?


Emek’te ilk gösterimiz 25 Haziran’da olacak. 23 Mayıs’ta basın ve hitap ettiğimiz grup için bir tanıtım gösterisi yaptık.

Yeni bir gösteri mi olacak yoksa bildiğimiz Anadolu Ateşi mi?

Anadolu Ateşi’nin Pera versiyonu. Çarşamba ve cumartesi günleri temsil vereceğiz. Taksim’i ve Emek’i ilgilendiren yeni koreografiler var. İstiklal Caddesi’nin muhteşem dokusu gibi. Dünyada onun gibi 24 saat yaşayan bir başka cadde yok. İstiklal Caddesi’ni bir müzik koridoru olarak algılayıp, onun görüntüleri eşliğinde oradaki bütün seslerin önünden geçerken dans edeceğiz. Bunu sahneye taşıyacağız. Bizim Emek Sineması’na yürüyüşümüz de var onun içinde.

Şu anda Anadolu Ateşi Pera ekibinde kaç dansçı var? 

Dansçı sayısını sahnenin fiziki durumuna göre belirliyoruz. Emek’te bazen 50 bazen de 60 dansçı olacak. Ara ara Kıvılcım çocukları da büyüklerle sahne alacak. Anadolu Ateşi’nde toplam 80 çocuk ve160 profesyonel dansçımız var. Ders alan da 1500 öğrencimiz var.

 Sadece yaz boyu mu devam edecek?


Kışın da devam edecek. Kapalı mekan sorunumuz vardı. Şimdi Emek’le bu sorunumuz çözüldü.

 

 

Anadolu, Türkiye seyircisi ile dünya seyircisi arasında nasıl farklar var? 


Anadolu seyircisi bizi özlemle istiyor. ”Şili’de oynuyorlar ama buraya gelmiyorlar” diyorlar. Milli takıma besledikleri hisleri bize de besliyorlar. Anadolu içinde İzmir’i ayrı tutmak gerek. Dünyanın en iyi seyircilerinden biridir. İzmir seyircisinin dans altyapısı da vardır. Bir de geçtiğimiz yıl Konya’da müthiş reaksiyon aldık... Dünya seyircisi de bizim seyircimiz gibi. Reaksiyon veriyor. Orada da hep ayakta alkışlanıyoruz... Daha rahat oldukları için oyun sırasında da ayakta alkış yapıyorlar. Amerikalı seyircileri ayrı tutuyorum. Onlar gösteriyi çığlık çığlığa izliyorlar.

 

Türkiye’nin tanıtımında rolünüzün çok olduğunu düşünüyorum. Yeteri kadar destek gördüğünü düşünüyor musun?


Maalesef hayır. Biz başladıktan sonra çok fazla Kültür ve Turizm Bakanı değişti. Kendimizi ifade edinceye kadar yenisi geliyor. Çok iyi bakanlar tanıyorum. Şimdiki bakanımız da çok iyi niyetli. Kendisiyle bir kere tanışma fırsatım oldu. Donanımlı ve entelektüel bir bakanımız var. Bunun bir umut olduğunu düşünüyorum. 

Dünyada sizin gibi topluluklar devletlerinden ve sponsorlarından büyük destek alıyorlar. Sanırım bizde bir ilgisizlik var... Bu senin için bir kırgınlık sebebi mi?


- Büyük bir burukluk. Yer yer kırgınlık bazen de kızgınlık. Şimdi ise üzüntüye bıraktı yerini. Çok üzülüyorum. Bu kadar sahipsiz ve ilgisizlikle imtihan ediliyor olmamız acı verici bir şey. Gittiğimiz bazı ülkelerde üst düzey devlet yetkilileri diyorlar ki, “Biz altı kere gösterinizi izledik ama buraya sizin ülkenizden gelen bir devlet yetkilisinin sizi henüz izlemediğini öğrendik.” 
Bunu artık kanıksamış durumdayız. Sabırla bekliyoruz. Mutlaka kıymet bilen birileri bir gün çıkacaktır. Bizim yolumuz uzun. Daha 15. yılımızdayız. Cats 30. yılında. Türkiye’de bu işlerin ne kadar ağır ilerlediğini biliyoruz. Amatör tiyatrocuların, dans toplulukların bizden daha talihsiz olduğunu da biliyoruz. Ama yılmıyoruz. 

Dans okulu, Anadolu Ateşi, Troya, Kıvılcım… Bunların hepsinin tüm masraflarını bilet geliriyle ayakta tutuyorsun değil mi?


Dünyada sadece bilet geliriyle geçinen tek topluluk Anadolu Ateşi’dir. Buna özel topluluklar da dahildir. Dünyadaki dans topluluklarının büyük sponsorları ve reklam gelirleri vardır. Devletten destek alırlar. Türkiye’de maalesef böyle bir şey yok. 

Troya’nın adını Çanakkale efsanesi koysaydın farklı olur muydu?


Onu yapacağım. Orası o kadar özel bir yer ki. Tanrı’nın bize bıraktığı en büyük hediyelerden biri. Bütün insanlık kendi tarifini, edebiyatı, kültür-sanatı, sinemayı, operayı, baleyi önce Troya’dan referans almıştır. Bütün rönesansın ana fikri o. Troya’yı sadece bir projeyle anlatmak yetersiz. Her karakter bir film konusudur. Kışın Şili, Arjantin, Bolivya, Brezilya Troya ile tanışacak. 
Bundan sonra Çanakkale Destanı’nı ortaya koymak gerekli.

Akm’de oynayabilmeyi hasretle bekliyorum

 Geçmişten beri bir Atatürk Kültür Merkezi hasretinin olduğunu biliyorum... 


Kesinlikle öyle. Bir gün restore edilmiş bir AKM’de oynayacağımızı hayal ediyorum. Bunu hasretle bekliyoruz. Ama Emek’in başka bir hikayesi ve başka bir dokusu var. Şu anda o boşluğa karşılık geliyor. İstanbul’un eski kültür-sanat yaşamına geri dönmesini istiyoruz.

 

Röportajın tamamını okumak için tıklayın