-GÜL ''DÜNYA LİDERLER FORUMU''NDA KONUŞTU NEW YORK (A.A) - 25.09.2010 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Columbia Üniversitesinde yaptığı konuşmada, ''İsrailliler ve Filistinliler aynı millet değil, aynı milletin parçaları değil. Gazze İsrail'in işgal ettiği topraklar, Gazze İsrail'in değil, Filistin toprakları İsrail'e ait değil'' deyince salonda öğrenciler arasında büyük bir alkış koptu. Gül, New York'un Columbia Üniversitesinin Kütüphane salonunda düzenlenen ''Dünya Liderler Forumu'' kapsamında, ''Türkiye'nin Refah Dolu Gelecek İçin Küresel Vizyonu'' adlı konuşma yaptı. Columbia Üniversitesi öğrencilerinin yoğun ilgi gösterdikleri toplantıda Gül'e öğrenciler sorular da yöneltti. -MAVİ MARMARA'YA SALDIRI- ''Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine yapılan saldırı ve Türkiye ile İsrail arasındaki askeri bazı manevraların iptal edilmesi'' ile ilgili bir soru üzerine, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye-İsrail ilişkilerinin birkaç ay öncesine kadar çok güçlü bir şekilde devam ettiğini, Türkiye'nin İsrail devletini ve İsrail'in bölgedeki önemini en başından beri tanıyan ilk Müslüman ülke olduğunu, İsrail'le pekçok işbirliği ve anlaşma yaptığını söyledi. Türkiye'nin Suriye ile İsrail arasında dolaylı görüşmeleri yürüttüğünü anlatan Gül, bu görüşmelerin belli bir olgunlaşma aşamasına geldiğinde Gazze'deki olayların çıktığını ve bunun Türkiye'yi çok etkilediğini belirtti. Gazze'deki olayların canlı şekilde dünyaya yayınlandığını, Gazze'nin nasıl bombalandığını bütün dünyanın gördüğünü belirten Gül, ''Bundan sonra hiçbirşey olmamış gibi davranmak mümkün değildir'' dedi. Türkiye ve İsrail'in ortak askeri manevralarının iptal edilmesinin de hep bu şartlar içinde değerlendirilmesi gerektiği belirten Gül, bunun ardından da arzu edilmeyen bazı gelişmeler olduğunu hatırlatarak ''Bunlar bizim tercihimiz olarak ortaya çıkmadı'' dedi. Gazze'ye yardım götüren filoda 36 ülkeden insanın bulunduğunu, ülkelerden bağımsız sivil toplum örgütü temsilcileri olduğunu ve Mavi Marmara gemisi uluslararası sularda İsrail tarafından saldırıya uğrayınca 9 kişinin öldüğünü hatırlatan Gül, bunların görmezden gelinemeyeceğini, konunun uluslararası hukuk çerçevesinde çözülmesi gerektiğini vurguladı. BM üyesi ülkeleri uluslararası hukukun bağladığını söyleyen Gül, hiçbir ülkenin ''uluslararası hukukun dışında kalacağım'' deme hakkı bulunmadığına dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Böyle bir yardım filosu (Türkiye'deki) ayrılıkçı Kürtler'e doğru gitmeye çalışmış olsaydı Türkiye o zaman ne yapardı'' sorusuna da şöyle cevap verdi: ''Burada doğru olmayan bir konu var, Kürtler bizim kendi vatandaşlarımız, bin yıldır beraberiz. Benim heyetimde kim Türk kim Kürt bilmiyorum. Bakanlar Kurulunda kim Türk, kim Kürt, ancak sorarsanız bilinir, hepimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit vatandaşlarıyız.'' -BÜYÜK ALKIŞ- Gül, ''Ama İsrailliler ve Filistinliler aynı millet değil, aynı milletin parçaları değil. Gazze, İsrail'in işgal ettiği topraklar. Gazze, İsrail'in değil, Filistin toprakları İsrail'e ait değil'' deyince bir anda salonda büyük bir alkış koptu. Gül, ''Oradaki mücadeleyle buradaki mücadele birbirinin aynısı değil'' dedi. Gazze'deki ambargonun sona ermesi gerektiğini sadece Türkiye'nin söylemediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Gazze'ye son yardım filosundan önce Yunanistan'dan, İngiltere'den de Gazze'ye yardım filolarının gittiğini, ABD Başkanı Obama'nın, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un, BM'nin, Rusya'nın ve AB'nin bu ambargonun kaldırılması çağrısında bulunduğunu hatırlattı. Ülke içinde terörizmle mücadele kapsamında ise Gül, terörizmin sadece Kürt vatandaşları arasından çıkmadığını, Türk vatandaşları arasında da terör örgütlerinin çıktığını belirtti. Dolayısıyla Gazze'deki konuyla bu konunun birbirinden çok farklı olduğuna dikkati çeken Gül, öğrencilerden yine alkış aldı. -İRAN'A KARŞI YAPTIRIMLAR- ''İran'ın nükleer meselesi'' ile ilgili bir soru üzerine Gül, bu konunun kendisine çok yöneltildiğini belirtti. Türkiye'nin nükleer silahlara kesinlikle karşı olduğunu ve nükleer silah meselesini kesinlikle hafife almadıklarını belirten Gül, İran konusundaki sorunun çözümünde iki ayrı yol bulunduğunu, bunlardan birinin savaş, diğerinin de diploması olduğunu söyledi. ''Biz bunun diplomasiyle çözülmesini istiyoruz, çünkü savaş olursa bölgemizde olacak'' diyen Gül, Irak'ta da 1990'da benzer durumun yaşandığını, Irak'taki istikrarsızlığın Türkiye için güvenlik sorunları ve Türk ekonomisine çok büyük sıkıntılar yarattığını hatırlattı. Gül, Irak'a uygulanan ambargonun da netice vermediğini, sonuçta Irak halkının cezalandırıldığını ifade etti. ''Aynı tecrübeleri bir daha yaşamak istemiyoruz'' diyen Cumhurbaşkanı Gül, İran meselesinin diplomasiyle çözülmesi için gayret sarf ettiklerini, çünkü savaş olursa bunun Türkiye'nin komşusunda olacağını, bunun tüm bölge ülkelerinin ekonomilerini altüst edeceğini, Türkiye'nin bunu istemediğini, o yüzden de sorunun diplomatik olarak çözülmesi için olağanüstü gayret sarf ettiğini belirtti. -''YAPTIRIM KARARINA UYARIZ AMA''- Türkiye'nin, elbette BM'nin İran'a yaptırım kararına uyacağını belirten Gül, ancak bunun ötesinde bazı ülkelerin kendilerinin bazı ambargolar uyguladıklarını hatırlatarak ''Biz enerji bağımlısı bir ülkeyiz, yüzde 98 oranında gaz ve petrol ithal ediyoruz'' diye konuştu. İran'dan Türkiye'nin doğal gaz aldığını hatırlatan Gül, Türkiye'nin örneğin İran'dan 10 milyar dolar gaz alsa, bunun karşılığında ticaret yapması gerektiğini, yapmazsa bunun Türkiye'de 10 milyar dolarlık, hatta daha da fazla dış ticaret açığına neden olacağını ve Türkiye'nin milli çıkarlarını düşünmek zorunda olduğunu söyledi. Gül, ''Bütün bunlar bizim nükleer meseleyi hafife almamız anlamına gelmez, çünkü bizim komşumuzda eğer nükleer silah varsa, 'İran da nükleer silah yaptı' demiyorum ama bu bir tartışma, böyle şüpheler de var. Eğer herhangi bir komşumuzda nükleer silah söz konusu olursa onun en büyük tehdidi, uzaktaki başka kıtalara değil komşuya olur'' diye konuştu. Gül, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yaptırımlara karşı kullandığı oyun bu meselede diplomasi yolunda mesafe katettirdiğini de vurguladı. -YENİ ANAYASA YAPILMASI- Gül, Türkiye'de ifade özgürlüğü konusunda son dönemde inanılmaz bir açılım ve serbestleşme yaşandığını vurguladı. Gül, ''5 yıl önce tabu olan konular bugün yüksek sesle konuşulabiliyor. Ama bu değişimin Türkiye'nin dışında tam olarak algılanıp algılanmadığından emin değilim'' dedi. Medyada artık tekelleşmenin kalktığını ve kendi gündemleri ve güçleri olan pek çok medya grubu bulunduğunu belirten Gül, Türkiye'de 40'tan fazla ulusal, yüzlerce yerel tv kanalı, yüzlerce yerel ve ulusal radyo kanalı olduğunu, internet kullanımının rekor kırdığını dile getirdi. ''Türkiye, İngilizce konuşulan ülkelerden sonra Facebook kullanıcısı en yüksek ülke'' diyen Gül, kendi Twitter sayfasının sürekli takip edildiğini, Twitter'ın kendisi için okuduğu basın raporlarından çok daha direk bir bilgi kaynağı olduğunu söyledi. Türkiye'de internet açısından bazı sorunlar da olduğunu belirten Gül, Türkiye'de sayıları az da olsa bazı küresel sitelere ulaşımın sağlanamadığını, kendisine bu konuda bir sorunun geçen gün CNN'e verdiği bir mülakatta da sorulduğunu aktardı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Size de onlara da söylediğimi söyleyeyim. Bunun sansürle ilgisi yok. Bu, bizim vergi kanunlarımızın yetersizliğinden kaynaklanıyor. Hem hükümeti hem de Meclisi, bu kanunları en kısa zamanda güncellemeleri konusunda teşvik ediyorum. Türkiye bunu yapmakta gecikmeyecektir'' diye konuştu. Türkiye'de bugün pek çok Kürtçe yayın yapan özel tv kanalları dışında TRT'nin de Kürtçe yayın yapan kanalı olduğunu söyleyen Gül, Türkiye'de bugün her konunun sınırlara tabii tutulmadan konuşulabildiğini,sorunların açıkça tartışılabildiğini, sivil toplumun giderek geliştiğini ve ülkede insan hakları, hukukun üstünlüğü ve özgürlüklerin hakim olduğunu söyledi. Bu noktaya gelmenin kolay olmadığını, Türkiye'nin bunun bedelini ödediğini ifade eden Gül, Türk toplumunun her kesiminin zor zamanlardan geçtiğine dikkati çekti. -ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ- 12 Eylül'deki referandumdan söz eden Gül, 1980 askeri darbesinin ardından 30 yıl sonra Türkiye'nin önemli anayasal değişiklikler kabul ettiğini, yüzde 58'lik bir çoğunluğun kabul ettiği anayasal değişikliklerin entelektüellerden AB Komisyonuna, hukukçulardan dünya liderlerine kadar pek çok kişi tarafından takdir edildiğini söyledi. ''Bu referandumdan sonra siyasi partiler arasında yeni bir anayasa yapılması yönünde büyüyen bir görüş birliği olduğunu görmekten memnunum'' diyen Gül, Türkiye'nin yine de bu kapsamda yapması gerekenler olduğunu ve demokrasinin standartlarını yükseltmesi, kapsamını genişlettirmesi gerektiğini belirterek, ''İşimiz bitmedi. Türkiye, dünya çapında bir demokrasi olmak istemektedir'' diye konuştu.