Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresi 28 Ağustos’ta doluyor. TBMM’nin seçtiği son cumhurbaşkanı olarak Türk siyasi tarihine geçecek Gül, 7 yıldır sürdürdüğü görevi boyunca ‘küçük görüş farklılıkları’ olsa da, hükümetle uyum içinde çalıştı. AK Parti iktidarının çıkardığı 886 yasadan sadece 4’ünü veto eden Gül, muhalefet tarafından ‘Çankaya noteri’ olarak tanımlandı.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden İnsan Hakları Uzmanı İbrahim Kaboğlu, Deutsche Welle’ye Gül’ün 7 yıllık görev süresini değerlendirirken, onun AKP’nin kurucularından olduğunu hatırlatıyor ve “Esasen, 7 yıl boyunca partisinin beklentilerini sonuna kadar karşıladı. Ne yazık ki; herkesin cumhurbaşkanı olamadı” diyor. Gül’ün; kendi önüne gelen hiçbir yasayı Anayasa Mahkemesi’ne göndermediğine dikkat çeken Kaboğlu, “Yasaların Anayasa’ya aykırılığını gelenek haline getirdi, Anayasal fren ve denge mekanizmalarını meclis, hükümet karşısında işletmedi. Gül, böyle davranarak insan hakları ihlallerine de zemin hazırladı” eleştirisini getiriyor.
Gül’e bu eleştiriyi yöneltirken Gezi olaylarını, Gülen Cemaati’nin yaptığı öne sürülen 17-25 Aralık operasyonlarını hatırlatan Kaboğlu, “Sokaklarda insanlar ölürken, bakanlar kurulu toplama yetkisi bulunan bir cumhurbaşkanı, bunu yapmadı. Hep, yarım yamalak konuştu, kaçamak cevaplar verdi. Gül; ya insan hakkı ihlallerine seyirci kalmış ya da bu ihlallere yol açacak yasaları onaylamıştır. Hükümetin hak ihlali konusunda azgınlaşmasında özendirici görev görmüştür” diye konuşuyor.
“Küçük farklar”
Görevi süresince ‘daha mülayim, daha sempatik, halka daha yakın’ bir mizaç sergileyen Gül’ün, iktidarla arasında ‘küçük farklılıklar’ olduğunu gösteren en açık örnek Gezi eylemleri oldu. Başbakan Erdoğan, eylemlerin hükümete karşı bir darbe girişimi olduğunu savunurken, Cumhurbaşkanı Gül, tansiyonu düşürecek mesajlar vermeye çalıştı. “Demokrasi demek seçim demek değildir” diyen Gül, Amerika seyahatinde Gezi eylemlerini değerlendirirken “Bu ve benzeri olayların başlangıcıyla açıkçası gurur da duyarım” dedi. Meclisin açılışında yaptığı konuşmasında, eylemlerde hayatını kaybedenlere başsağlığı mesajı gönderen Gül’ü, AKP değil CHP alkışladı.
17 ve 25 Aralık yolsuzluk soruşturması kapsamında bakanlar ve çocukları hakkında rüşvet iddiaları gündeme geldi. Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği öne sürülen telefon kayıtları da internet ortamında yayınlandı. MİT soruşturması, dersanelerle ilgili yasal düzenlemeyle başlayan hükümet-cemaat arasındaki kavga alevlendiğinde, Türkiye’de Twitter ve Facebook yasağı gündeme geldi. Başbakan Erdoğan, yolsuzluk iddialarının sosyal medyada konuşulmasını istemeyip, Twittter’ı ‘baş belası’ ilan ettikten sonra Twitter’a da yasak koydu. Ancak Gül, Twitter yasağını “umarım bu uygulama uzun sürmez” mesajıyla deldi. Hükümet, aynı yasağı Youtube'a da getirdi ancak Gül, o yasağı da deldi.
Sosyal medya yasaklarını delen Gül’ün bu süreçte iktidar partisinin meclisten geçirdiği internet yasasını onaylaması toplumda tam bir hayal kırıklığı yarattı. Gül, yasayı onayladıktan sonra Twitter’dan yaptığı açıklamada ‘yasayla ilgili kaygıların yeni bir yasal düzenlemeyle giderileceğini’ belirtti.
“Yetkisini doğru kullanmadı”
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Başbakan Erdoğan’la yaşadığı polemikle gündeme gelmiş olsa da, Cumhurbaşkanı ile en çok görüşen isimlerden biriydi. O da, DW’ye Gül’ü anlatırken “Zaman zaman, hükümet üzerinde bir takım fren mekanizmalarını çalıştırmış olabilir ancak hukuki yetkilerini doğru kullanmadı” diyor. Gül’e hükümetin Gezi olaylarını ’vahim’ bir noktaya sürüklediğini anlattıklarını hatırlatan Feyzioğlu, “İşte o zaman biraz hükümetin üzerine gitti ama biraz....” eleştirisini getiriyor. Gül’ün, internet yasası için de “Benim de içime sinmeyen hususlar var” açıklamasında bulunduğunu da hatırlatan Feyzioğlu, “Cumhurbaşkanının, anayasadan kaynaklanan fren ve denge mekanizmasını işletme yetkisi vardır ancak Gül, bunu işletmek istemedi. Yani; yetkisini doğru kullanmadı” yorumunu yapıyor.
Feyzioğlu, Gül’ün kendisine bağlı Devlet Denetleme Kurulu’nu da ‘çalışıyormuş’ gibi göstermek istediğinden de yakınıyor ve “Devlet içindeki düzensizlikleri araştıran bu kurul, ne yazık ki objektif olamadı” diyor. Kurulun, Madımak Olayı’yla ilgili raporunu ve raporda dönemin yetkililerinin yanısıra Sivas'ta toplanan aydınların da kusurlu bulunduğunu hatırlatan Feyzioğlu, “Gül, Cumhurbaşkanı sıfatıyla herkesi kucaklayamadı. Hükümetin düşman ilan ettiği kitlelere daha çok sahip çıkması beklenirdi ama bunu yapmadı” eleştirisini getiriyor.
“İstikrara katkı sağladı”
Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi Başkanı Sinan Ülgen ise Gül’ün, bugünkü anayasanın çizdiği sınırlar dahilinde hareket etmeye özen gösteren bir cumhurbaşkanı olduğunu söylüyor. Ülgen, Gül’ün hükümetle de ilişkilerini iyi tutarak istikrara katkı sağladığını, hükümete karşı ‘kontrol ve denge’ mekanizmasını işletmeyerek de istikrarı uzun süreli kılmak istediğini dile getiriyor. Gül için “Söylem olarak daha kapsayıcı, daha uzlaşmacıydı. Batı yanlısıydı” diyen Ülgen, anayasal sınırlar içinde Gül’den zaten çok da fazla bir şey beklemenin yanlış olduğunu dile getiriyor.
Gül’ün, yürütmeye karşı denge oluşturma yetkisini daha kuvvetli kullanması durumunda bugünkünden daha sert bir ‘çatışma’ ortamına gidilebileceği olasılığını da hep akılda tutarak hareket ettiğini belirten Ülgen, “Gül, AK Parti’nin içinden geliyordu ve çatışmayı sevmiyordu. Tüm tavrıyla da bunu sergilemeye çalıştı. Asıl hedefi, Türkiye’yi daha istikrarlı kılmaktı. Tercihlerine göre de hareket etmeyi başardı” değerlendirmesini yapıyor.
“Hizmete devam edeceğim”
Abdullah Gül, cumhurbaşkanı olarak “en çok gezen isim” olarak da Türk siyasi tarihine geçiyor. Türkiye’nin bütün illerini ziyaret eden Gül’ün yurtdışı gezileri de, hep gündemde oldu. Gül’ün, cumhurbaşkanlığını bıraktıktan sonra ne yapacağı tartışılırken “Hizmete devam edeceğim” mesajı vermesi de Ankara kulislerini hareketlendirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması halinde Gül’ün ne yapacağı sorusu gündemdeki yerini koruyor. Siyaset kulislerinde Gül’ün AKP’nin başına geçip, yeni başbakan olacağı ihtimali üzerinde durulsa da, Erdoğan ile Gül arasında büyük çatışma çıkacağı söylentisi de kulaktan kulağa yayılıyor. Yeni bir parti kuracağı iddialarını da yazılı bir açıklamayla yalanlayan Gül’ün “hizmete devam edeceğim” sözleriyle kastının ne olduğunu da zaman gösterecek.