Yaşam

Graffiti yapıyorum dedim terörist sandılar

Çetelerin bölgelerini işaretlemek için duvarlara yazılar yazmasıyla doğan graffiti bugün şehir hayatının vazgeçilmezleri arasında.

27 Aralık 2009 02:00

T24 - Graffiti 1980'den bu yana Amerika'dan tüm dünyaya yayılan bir sanat dalı. Başlarda çeşitli çetelerin kendi bölgelerini işaretlemek için duvarlara değişik karakterlerde yazı yazmasıyla doğan graffiti günümüzde şehir hayatının vazgeçilmezleri arasında. Dünyanın birçok yerinde trenler, duvarlar ve boyanabilecek her türlü alan graffiti sanatçıları tarafından boyanmakta.



Graffiti sanatçıları bu faaliyeti kimliklerini açığa çıkartmadan, birçok riski omuzlarına alarak şehrin en işlek yerlerinden en ulaşılmaz yerlerine varana dek gerçekleştirseler de kimi zaman bir yeri boyarken polisle, bir güvenlikle veya bir şahısla başlayan kovalamacada şansları pek yaver gitmiyor. Bu kovalamacalar sonunda yakalanmak onlar için pek hoş olmuyor sonuçta yaptıkları sanatta vazgeçmeleri gereken noktalar oluyor, aileleri tarafından yapılan baskılar artıyor, sicillerinin bozulmasıyla ilgili durumlarla karşı karşıya kalıyorlar. Şimdi kovalamacalar sonunda yakalanan graffiti sanatçılarının ağzından onların yakalandığı günle ilgili hikâyelerini dinleyelim.

İki yıl önce sokakta polisten kaçan graffiti sanatçılarını gördükten sonra graffiti yapmaya başlayan Isac her graffiti sanatçısının yaptığı gibi kendisini illegal grafitiler yaparak geliştirmiş fakat yakalanma olayından sonra legal boyamalara ve sanatsal çalışmalara ağırlık vermiş. THM Crew üyesi Isac yakalandığı gün ve sonrası hakkında şunları söylüyor:

"İki sene öncesiydi. Üç graffiti sanatçısı arkadaşla Haydarpaşa tren garında sürekli tren boyadığımız bir yere doğru yöneldik. Gara girmeden önce o bölgeyi dışarıdaki parktan gözetliyorduk. Parka doğru giderken yolda polis ekipleriyle karşılaştık, biraz tedirgin olsak da parka ilerlemeye devam ettik. Parktan gara baktığımızda içeride sekiz veya dokuz tane araba vagonu olduğunu gördük (araba taşınan vagonlar). Güvenlik sıkıydı. Dört beş tane güvenlik bizi fark etmişti. Biraz zaman geçirdik güvenlik görevlileri kaybolduğunda gara sızmaya başladık. Yan yana birçok ray ve tren vardı. Bir tanesinin kapısının açık olduğunu fark ettim. O arada graffitimi çizmeye başlamıştım. Büyük bir patlama duyduk üç tane güvenlik trenin içerisinden atlayıverdi. Arkadaşlarımdan ikisi kaçmayı başardı, birisi kaçarken düştü. Onu yerden kaldırdım, o da kaçmaya başladı. Ben kaçacakken trenin altından çıkan bir başka güvenlik görevlisi beni yakaladı. Hiç beklemediğim, düşünmediğim bir şey olmuştu; yakalanmıştım. Korkmamıştım fakat sinirlenmiştim. Bir an kurtulmak için güvenlik görevlisine vurup kaçmayı düşündüm fakat çok kalabalıklardı. Arkadaşlarıma yardım edeyim derken yakalanmıştım. Güvenlikler beni kelepçeleyip şu her yerden görünen büyük binanın içine soktular. Binanın içine girenin haddi hesabı yoktu. Hepsi daha ne yapıyorsun demeden saldırmaya başlıyordu. Yarım saat, bir saat boyunca çok güzel bir dayak yedim. Daha sonra gar şefinin yanına gittik. Mantıklı bir adama benziyordu. Çocuk mahkemesine sevkedildim. Polisler gelip beni aldılar. O gece karakolda kaldım, bir de polislere ifade verdim. Sonrasında savcıyı bekledim. Beni siyasi işlerle ilgilenen biri, terörst veya satanist sandılar, bu işi neden yaptığımı hiç sormadılar. Mahkemede 'Neden yaptın?' diye sordular ben de paramız yoktu, trene kaçak binmek için atladık yerde sprey boyalar bulunca da yazdık dedim. 'Suç olduğunu bilmiyor muydun?' diye sordular. Bilmiyordum dedim. Büyük bir suç işlediğimi söylediler. Dayak yediğimi söylediğimde kimse dinlemedi bile. Daha yetişkin olmadığım için ve boyadığımız yük vagonu olduğu için para cezası kesip saldılar. Yakalanana kadar ailem graffiti çizmeme bir şey demiyordu, o günden sonra tavırları değişti tabi. Aldığım boyaları sürekli çöpe atıyorlardı. Çevremde graffiti yapan arakdaşlarım yaptığım davranış nedeniyle bana bir nevi kahraman gözüyle bakıyorlardı, bu davranışımdan sonra ortamda daha çok el birliği başladı. Her graffiti sanatçısının yaşaması gereken güzel bir tecrübe bence. Yakalandıktan sonra kararlar aldım. Daha çok legal graffitiler yapmaya başladım. Graffitinin farklı bir boyutuydu bu. Para kazanmaya başladım. Reklam çekimleri, dükkân dekorasyonları yapmaya başladım. Ailemin graffitiye bakışı tekrar değişti bu olaylardan sonra. Bu olayları yaşadıktan sonra baktığımda illegallikten silindiğimi gördüm."



İsveç'te yaşayan İsveçli graffiti sanatçısı Mugs One ise graffitiye 2001 yılında başlamış. Graffiti yapan birkaç çocuk gördükten sonra graffitinin eğlenceli olduğunu düşünerek denemeye karar vermiş. Yakalandığı gün hakkında şunları söylüyor:

"Ben ve arkadaşlarım Stockholm metro hattının son durağında backjump (tren durduğu anda istasyona atlayıp treni boyamak) yaptık. Treni boyamaya başladık. Fakat 2 veya 3 dakika sonra biz boyarken tren hareket etti. Graffitilerimizi tamamlayamadık. Sonra istasyondan geriye çıktık. Çıktığımızda ben birkaç VandalSquad ( İsveç'te trenlerin boyanmasını engellemek üzere görev yapan güvenlik görevlileri) görevlisi gördüm. 'VandalSquad!' diye bağırdım ve herkes bir yere doğru koşmaya başladı. Ben ve bir arkadaşım kaçıp oradaki çalılıkların arasına saklandık. Yaklaşık 40 dakika kadar bekledik. Daha sonra çalılıkların arasından çıkıp ilerlemeye karar verdik. O sırada birkaç VandalSquad görevlisi üzerimize atladı ve bizi yakaladı. Bana kelepçe takmadılar. Fakat iki görevli iki omuzumdan sıkıca tutmuşlardı. Saat 00.00 sularıydı yakalandığımda. Sonrasında yerde oturarak 4 saat boyunca polisin gelmesini bekledim. Polisler geldiğinde bizi hızlıca orada sorguladılar. Sonra polis merkezine gittik. 10 saat kadar bizi hapiste tuttular. Çıktıktan sonra mahkeme kağıdı veya benzeri bir şey elimize ulaşmadı. 2 yıldır kağıtlar gelecek diye bekliyoruz ama bir şey olmadı. Yakalandıktan sonra da kesinlikle graffiti yaptım, yapacağım boyamak benim hayatım (heyecanla söylüyor). Graffiti hayatımda hiçbir şey değişmedi. Yakalandıktan 2 ay sonrası tekrar yakalandım zaten. Trenin dışına tag (imza) atarken sivil bir VandalSquad görevlisi omzumdan yakalayıp 'Şu an yakalanmış bulunmaktasın!' diye konuştu ama polis merkezine falan da götürmedi."

Türkiye'den bir graffiti sanatçısına dönüyoruz. "Gaziosmanpaşa'da sürekli graffitiler görüyordum. Bir anda kendimi bu işin içinde buldum," diyor WTK Crew üyesi Mury. İstanbul, Gaziosmapaşa'da yaşayan graffiti sanatçısı Mury yakalandığı günü şöyle anlatıyor:

"Soğuk bir kış günü diğer graffiti sanatçısı arkadaşlarla buluşup eksik boyalarımızı tamamladık. Sonra gara gittik. Trenleri ilk gördüğünüzde heyecanlanmaya başlıyorsunuz ve ancak boyadığınızda rahatlıyorsunuz. Garda ilk önce bir yolcu vagonu boyamaya başladık fakat yarım kaldı. Daha kolay boyarız düşüncesiyle arka taraftaki yük vagonlarını boyamaya başladık. Graffitiler neredeyse bitiyordu ki güvenlik vagonun arasından çıkıp ateş etti. O heyecanla kaçarken telefonum ve öğrenci akbilim düştü. Oradan bilgilerime ulaşmışlar. Bir cuma günü okuldayken neredeyse son derslere gelmiştik. Gelip beni sınıftan aldılar. Beni müdürün odasına götürdüler. Büyük bir sorulamayla karşılaştım. Ben müdürle konuşurken güvenlik de müdür yardımcısıyla telefonda görüşüyordu.  Müdürün odasında bana ilk söylenilen şey okuldan atılacağım olmuştu. Sonrasında 'Neden devlet malına zarar veriyorsunuz?' , 'Diğerleri nerede?', 'Siz vatan haini misiniz?' gibi sorular bunu takip etti. Bize dava açtılar, sonra davalarını geri aldılar. Yakalandıktan sonra boyamaya çıktığınızda içinize büyük bir korku yayılıyor, sonrasında legal boyamaya yöneliyorsunuz. Yakalandığımda ailem de olayı duymuştu. Çok büyük bir tepki gösterdiler ilk anda. Bu konuyu iyice konuştuğumda pek de bir tepkileri kalmadı. Ama illegal kısmına eskiden de karşılardı şimdi de karşılar ve gelecekte de karşı olacaklar. Legal graffitilerde ise sonuna kadar destekçimler."

Oğuz KUŞ, MİHA