Dünya
Deutsche Welle

Gözü cumhurbaşkanlığında

Ukrayna eski Başbakanı Yulya Timoşenko'nun hedefi bu kez Ukrayna'nın cumhurbaşkanı olmak. Ancak Timoşenko’nun seveni kadar, sevmeyeni de var.

25 Şubat 2014 10:22


Ukrayna eski Başbakanı Yulya Timoşenko kimilerine göre "doğalgaz prensesi", kimilerine göreyse Turuncu Devrim'in önemli liderlerinden biri.

Rus gazının Ukrayna’da satış tekelini ele geçirerek ülkenin en zenginlerinden biri olan Timoşenko 1990’lı yıllarda siyasete atıldı. Timoşenko tüm eleştirilere rağmen her fırsatta bunu ülkesine hizmet etmek istediği için yaptığını vurgulamaktan geri kalmadı:

Yulya Timoşenko siyasi çıkışını 2004 yılında yaptı. Yanukoviç'in kazandığı seçimlere hile karıştığı iddiasıyla gelişen halk ayaklanması Turuncu Devrim'i tetikledi. Timoşenko, Yuşçenko ile birlikte demokratik hareketin başlıca figürlerindendi. Ancak baştaki bu karşılıklı desteği yıllar süren Timoşenko-Yuşçenko çekişmesi izledi. Ukrayna siyasetini felce uğratan bu durum, umut ışığı olarak görülen iki liderin birçok Ukraynalı için büyük bir hayal kırıklığına dönüşmesiyle sonuçlandı.

Beklenmedik dönüş

Viktor Yanukoviç 2010 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Yulya Timoşenko'yu kıl payı geçerek beklenmedik bir dönüş yaptı. Kısa süre sonra da Timoşenko hakkında başbakanlığı sırasında Rusya ile varılan doğal gaz anlaşmasında görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle dava açıldı. Eski başbakan 2011 yılında 137 milyon euro para ve 7 yıl hapis cezasına ve hapis cezasını tamamladıktan sonra da 3 yıl siyasetten men cezalasına çarptırıldı. AB protesto olarak Ukrayna'yla imza aşamasında olan ortaklık anlaşmasını askıya aldı.

Timoşenko hapiste rahatsızlandı. Eski başbakan ancak hapishanedeki şartlar nedeniyle yaptığı açlık grevinin ardından Alman hekimleri tarafından muayene edildi. Ancak yerel hastanedeki yetersizlikler ile sürekli videoya çekilip gardiyanlar tarafından izlenmesi tedavi sürecini oldukça zora soktu.

Yulya Timoşenko 2012 genel seçimlerini cezaevinden takip etti. Ancak birçok kez ne yapıp edip dışarıya mesaj ulaştırmaktan da geri kalmadı.

AB'den Timoşenko ısrarı

Uzun süre Timoşenko'nun durumunda olumlu bir gelişme olmayacak gibi görünüyordu. Kasım 2013'te Vilnius'ta AB Doğu Ortaklığı Zirvesi öncesinde AB, Ukrayna'yla ortaklık anlaşmasını imzalamak için Timoşenko'nun serbest bırakılmasında ısrar etti. Ancak Yanukoviç liderliğindeki hükümet Moskova'nın baskısıyla son anda beklenmedik bir şekilde ortaklık anlaşmasını imzalamaktan vazgeçti.

Bu duruma başkaldırı olarak başlayan protesto dalgasına hükümet karşıtları ile güvenlik güçleri arasında çıkan ve en az 70 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı çatışmalar damgasını vurdu. Hükümet ile protestocular arasında uzlaşma çok geç sağlanabildi. Uzlaşma sağlandığında ise Yanukoviç artık ülkenin kontrolünü kaybetmişti.

Timoşenko bu kargaşa arasında özgür kalmış olsa da uzmanlar ülkenin siyasi geleceğinin nasıl bir yön izleyeceğini kestirebilmenin neredeyse imkânsız olduğu görüşündeler.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle