Gündem

Gönüllüler 'İsrail'de yaşadıklarını anlattı

Gazze'ye insanı yardım götüren Mavi Marmara gemisinde yolculuk edenler yaşadıklarını anlattı.

03 Haziran 2010 03:00

T24 - Gazze'ye insanı yardım götüren Mavi Marmara gemisinde yolculuk edenler İsrail askerlerinin gemiye saldırısını ve daha sonra yaşadıkları süreci anlattı. Psikolojik şiddet gördüklerini belirten gönüllüler askerlerin çok kötü davrandıklarını söyledi. Yardım gemisinde bulunan doktor Hamdi Osmanoğlu, gemide 9 Türk'ün öldüğünü, 38 kişinin de yaralandığını iddia etti.


Gemi kan gölüydü, sonra yıkandı


TRT muhabiri Elif Akkuş:

Gazetecilik açısından bakarsam, eğer orada olmasaydım orda olmak isterdim. Çok zordu, kötüydü. Tuvalete gitmek bile zordu. Tuvalete gitmek istiyorum dediğinizde 'hayır gidemezsin' dediler. Bu konuda ısrar bile edemedik. Her şeyimize el koydular. Sistemimizi çökerttiler. Görüntüleri basın merkezinde sakladık. Gemi geri geldiğinde umarım sakladığımız yerlerde bulabileceğiz. Gemi kan gölüne döndü sonra yıkadılar. Ölü sayısının 9 olduğunu söylüyorlar ama görgü tanıklarının ve benim gördüklerim 9'dan fazlaydı. Gemiye helikopterden inmeye çalışan askerlere gemideki gönüllüler engel olmaya çalıştı. Hiçbir gönüllünün elinde silah yoktu. Askerler savaşa gider gibi geldiler.


'Sen benim kölemsin, ben ne zaman istersem o zaman gidersin'


Uluslararası Sağlık Örgütü Üyesi:

İnsanların Gazze'ye götürülmek üzere bize teslim ettikleri yardımlara sahip çıkmaya, korumaya çalıştık. 9 kişinin öldüğü söylendi ama benim gördüğüm 12 tane ölü vardı. Daha sonra arkadaşlarımızla konuştuğumuzda 16-18 ölünün olduğunu söylediler. Mavi Marmara'dan saldırı sırasında askerler tarafından denize atılan gönüllüleri gördüm. 3 gün psikolojik ve bedensel işkenceye maruz kaldık. Bayrağımıza hakaret ettiler. Askerler 'One Minute'ı gördünüz mü diyerek bize bağırıp hakaret etti. Sürekli taciz halindeydiler. Elimden yaralandım ancak bu gemide olmadı. Havaalanında 100 kişilik İsrailli bir grup bize saldırdı. Ve elim orada yaralandı. Tuvalete gitmek istediğimizi söylediğimizde, 'Sen benim kölemsin ve ben sana ne zaman gitmen gerektiğini söylediğimde gideceksin' dediler.


9 Türk öldü

Mavi Marmara'da bulunan doktor Hamdi Osmanoğlu:

Saldırıda yaralananları tedavi etmeye çalıştım. Çok kötü muamele yaptılar. Kendi elimle yaralıları teslim ederken kötü davrandılar. Hasta götürürürken bana silah doğrulttular. Kolu kırık ve omzundan vurulan bir arkadaşımızı sedyeyle götürülmesini gerektiğini söylediğim halde öylece almak istediler. Israr ettim sedyeyle götürülmesi gerek dedim. Ters cevap verdiğimiz için ellerimizi kelepçelediler. Kelepçeleri çok sıktılar hala izleri duruyor. Ben yaralıların hepsini biliyorum. Toplam 38 yaralımız vardı. Ölenlerin 9'u da Türk'tü. 11 Cezayirli gönüllü kayıp. Arkadaşlarla karar aldık, dava açacağız. Bizi öldürmek için geldiler.


Böyle bir müdahale beklemiyorduk


Ajans Haberturk muhabiri Şefik Dinç:

Gemide İsrail'in müdahalesi bekleniyordu ama bu şekilde değil. Bize müdahale 82 mil'de yapılmış. Zodyaklar geldi fırkateynler geldi. Gemiyi ablukaya aldılar. Biz tabii çekim yapıyoruz. Sonra helikopter geldi orada 2-3 tane silahlı İsrail askeri gönüllüler atarfından rehin alınınca gerçek mermi atmaya başladılar. Yaralı haberleri gelmeye başladı. Hatta camlar falan patladı. Biz kapalı alana girip gazeteciler olarak eksiklerimiz var mı diye kontrol ettik. İlk önce ses ve gaz bombaları atıldı. Güverte kalabalıktı kadınlar ve çocuklar da vardı. Sonra kadınlar aşağıya indi. Hiç kimse böyle bir müdahale beklemiyordu. Durdurup gözaltına alacaklarını sanıyorduk. Bu nedenle de güverte kalabalıktı. Bu olaylar 04:15 gibi başladı sonra bir anaons yapıldı İHH tarafından. Ölüler ve yaralılar olduğu söylendi. 'Yaralıların biran önce götürülmesi gerekiyor teslim olun' dendi. Kaptan köşkü de ele geçirilmişti. Bu süre 30-45 dakika kadar sürdü sanırım. Yaralıları ve olanları çektik ama hiç birşeyimizi alamadık.

Gazetecilerin bulunduğu yeri abluka altına aldılar. Gemideyken Türkiye'de canlı yayınların başladığını gördük, sonra kapıyı kırdılar ve gelene kadar bir daha birşey görmedik.


Paul Larudee: İsrailli yetkililer bizi dövdü


Gazze'ye insani yardım götürmek amacıyla yol çıkan ve İsrail güçlerinin saldırısına uğrayan yardım gemilerindeki yolculardan olan Paul Larudee (64): ''Gözetim altındayken İsrailli yetkililerin kendisinden bazı kağıtları imzalamasını istediğini, imzalamayınca dövüldüğünü'' söyledi. Yunan yardım gönüllüleriyle birlikte bu ülkeye ait askeri bir uçakla Atina yakınlarındaki askeri üsse gelen ABD vatandaşı Larudee, yaptığı açıklamada, ''dövülmeye rağmen kemiklerinin kırılmamasının işin en iyi tarafı olduğunu'' belirtti.

Ülkelerine dönen Yunan yardım gönüllüleri de, yaptıkları açıklamada, ''İsrailli komandoların direnmemelerine rağmen kendilerine silahla saldırdığını, elektroşok uyguladığını, gözetim altındayken de dövüldüklerini, uyumaya izin vermediklerini ve psikolojik işkence yaptıklarını'' dile getirdi.

AA muhabiri Yücel Velioğlu ve foto muhabiri Erhan Sevenler, Atatürk Havalimanına gelişlerinde yaşadıklarını anlattı.

Velioğlu yaptığı açıklamada, 31 Mayıs gecesi uluslararası sularda seyrederken saat 04.15'te İsrail askerlerinin yaklaşık 20 zodyak bot, 4 filika, 2 denizaltı ve helikopterlerle havadan ve denizden ''Mavi Marmara'' gemisini ablukaya aldıklarını söyledi.

Yücel Velioğlu, helikopterlerle indirme yapan İsrail askerleri ile gemideki mürettebat ve yolcular arasında kaptan köşkü ve çevresinde çatışma ve kavgaların yaşandığını kaydetti.

Bu askerler ile yardıma gelen ve havadan indirme yapan diğer askerlerin inişi sırasında gerçek mermilerle gemide bulunanlara ateş açtığını anlatan Velioğlu, bu sırada ölen ve yaralananlar olduğunu söyledi.

Velioğlu, olay sırasında kaçarak telsizle arkadaşlarıyla irtibat kurmaya çalıştıklarını, yaklaşık 10 Türk gazetecinin geminin 2. katındaki basın merkezine girdiğini anlattı.

Yere yatarak siper aldıklarını ifade eden Velioğlu, 2 saat boyunca elleri başlarının üzerinde bekletildiklerini söyledi.

Saat 06.00 sıralarında televizyonda olayla ilgili ilk görüntüleri gördüklerini kaydeden Velioğlu, olaylarda 2 kişinin öldüğünün ve 16 kişinin yaralandığının söylendiğini aktardı.


'Helikopter sürekli üzerimizde uçtu, taciz etti'


AA muhabiri Yücel Velioğlu:

Yücel Velioğlu, saat 05.30 sıralarında İHH yetkilileri tarafından, ''Direnmeyin, çok yaralı var, geri çekilin'' şeklinde anonslar yapıldığını söyledi.

Velioğlu, saat 07.00'de askerlerin basın merkezine geldiğini, kendileri elleri havada beklerken komandoların üzerlerine silah doğrulttuğunu, silahların lazerlerinin sürekli üzerlerinde dolaştığını, askerlerin basın merkezinin kapısını kırarak kendilerini teslim aldığını bildirdi.

Üst araması yapan askerlerin kendilerini yan yana dizdiğini, güvertede gördükleri herkesin yerlerde kelepçeli olarak yattığını belirten Velioğlu, saat 09.00'da geminin yavaş yavaş hareket ettiğini, bu sırada bir helikopterin üzerlerinde sürekli uçarak tacizde bulunduğunu kaydetti.

Öğle saatlerinde geminin salonuna alındıklarını, salondaki tüm eşyaların dağınık durumda olduğunu belirten Velioğlu, kendilerine ara sıra su dağıtıldığını, tuvalete gidenlerin dönüşte ellerinin kelepçeli olduğunu aktardı.

Velioğlu, saat 06.00 sıralarında geminin Aşdod limanına geldiğini kaydederek, limanda gemiyi bekleyen askerlerin İsrail askerlerini alkışlarla karşıladığını, saat 07.00-08.00 arasında ilk grubun gemiden indirilmeye başlandığını, gece 01.30 civarında da kendilerinin gemiden indirildiğini anlattı.

Basın mensupları ayırt edilmeden herkese kelepçe takıldığını, fotoğraflarının çekildiğini, herkesin yanına iki asker verilerek sorguya alındıklarını kaydeden Velioğlu, sağlık raporu verildiğini, parmak izi alınarak ayrıntılı üst aramasından geçirildiklerini söyledi.

''İsrail'e yasa dışı yoldan girdiğimi ve İsrail'den bir an önce ayrılmak istediğimi belirtirim'' şeklinde ifadenin yer aldığı kağıt imzaladıklarını dile getiren Velioğlu, şöyle devam etti:

''Saat 04.30'da cezaevi araçlarına alındık. 1,5 saat yol gittik. Saat 06.00'da Beer Sheva'daki yeni yapılmış hapishaneye götürüldük. Burada 2 ve 4 kişilik koğuşlara yerleştirildik. Herkes tek tek sorguya alındı, kıyafet dağıtıldı. Gece 21.00'de koğuşlara kapatıldık. Saat başı koğuşun ışığı yakılıp içeri bakılıyordu. Sürekli bizi uyandırarak rahatsız ettiler. Saat 01.30'da işlemleri biten pasaportlar getirildi ve pasaport sahipleri cezaevinden çıkarılmaya başlandı. Ben saat 04.00'te cezaevinden çıktım ve havaalanına gittim. Havaalanında Türkiye'den getirilen uçağa binip yaklaşık 14 saat bekledikten sonra Türkiye'ye döndük.''


'Benim için en büyük doğum günü hediyesi'


Foto muhabiri Erhan Sevenler:

Foto muhabiri Erhan Sevenler ise doğum günü olan 2 Haziran'ı tutuklu şekilde geçirdiğini belirterek, ''Benim için en büyük doğum günü hediyesi, Türkiye'ye dönmek oldu. Doğum günümde tutuklu iken aldığım tahliye haberi, benim için en güzel hediyeydi'' dedi.

Öte yandan, gemide bulunan TRT muhabiri Elif Akkuş da Atatürk Havalimanı'nda meslektaşlarına yaptığı açıklamada, ''Hep alıştığımız yerleri tekrar görmek güzel. Bir an hiç göremeyeceğimizi, hiç çıkamayacağımızı düşündüm. Gazeteci olmamızın bir anlamı yoktu orada'' dedi.

Akkuş, ''Gemi büyüktü ve birçok noktaya ulaşmamız gerekiyordu. Basın mensupları olarak her noktaya bölünmüştük. Orada olağanüstü bir şey olacağını tahmin etmiştik ama gerçekten böyle bir olay olacağını tahmin etmiyorduk. Gemiye gelirler, ele geçirirler ya da geçirmezler ya da yolumuza devam ederiz diye düşünüyorduk ama saat 04.30'da sabah ezanı bittiği anda bir anda ortalık birbirine girdi'' şeklinde konuştu.