T24 - 'Hülle profesör kavgası'nı, kendisi de listede bulunan psikiyatrist Prof. Erol Göka yorumladı. Göka'ya göre doktorları gelecek korkusu sardı. Muayenehaneler kapandı, doktorlar çoluğa çocuğa profesör emeklisi maaşı bırakma derdine düştü.
Bir günde nasıl profesör oldular?
Yeni kurulan üniversitelerden profesörlük kadrosu alıp, eski işlerine devam eden 50 hekimin peşine düşen Ankara Tabip Odası Başkanı'nın yaptığı açıklamalar büyük yankı yarattı. Kendisi de aynı listede bulunan psikiyatrist Prof. Dr. Erol Göka, bu durumu oldukça çarpıcı bir şekilde yorumladı. Akşam gazetesinde yer alan haber şöyle:
'Etik olarak sorun var'
Ankara Numune Hastanesi'nde görevini sürdüren Prof. Göka, tartışılan liste ve sistemle ilgili şunları söyledi: 'Listede bulunan 50 kişinin profesör olmasında yasal olarak hiçbir sorun yok. Yasalara göre profesör olmanın belli bir prosedürü var. Hepsi de bunu tamamlamış ve profesörlüğe hak kazanmış kişiler. Ancak bu insanlar üniversite yöneticileriyle, belli ilişkileri ile çerçevesinde kadro açtırıp profesör olabilmişlerdir. Bu durumda eşitler arasında ön plana çıkmanız eleştiriliyor. Hukuki olarak problem yok ama etik olarak var. Son zamanlarda şaibe kuşkusu oluşturabilecek oranda çok sayıda bu şekilde profesör unvanı alınması sorun. Yoksa bir günde profesör olunmuyor.'
'Gelecek korkusu'
Doktorların kendilerini artık hiçbir şekilde güvende hissetmediklerini belirten Prof. Göka sistemle ilgili sorunu da şu şekilde anlattı: 'İnsanların kadrosu üniversitede olmasına rağmen eski görevine gelmesinin iki nedeni var: Birincisi büyükşehirde yaşamak istemesi, ikincisi döner sermaye geliri. Ayrıca kadro aldığı hastanede çoğu zaman akademik hayatını sürdürebileceği ne hasta var, ne de ortam. Bu etik problemin aşılabilmesi için tıp fakültelerinde doçent olmuş insanların profesör olabilmesinin yolu açılabilmeli. Sistemi değiştirerek hak eden herkesin profesör olmasının yolu bulunmalı. Bütün sorunların kaynağı bu. Bir başka sorun da, muayenehanelerin kapanmasının ardından doktorların çoluğuna çocuğuna bırakacağı emekli maaşının telaşına düşmeleri. Kıyamet oradan kopuyor. Birileri profesör olabiliyor, birileri olamıyor. Doktorların geleceği garanti değil. Doktorlar birbirlerini eleştirmek yerine bir araya gelerek hak eden bütün doçentlerin profesör olması için uğraşmalıdır.'
ATO: Sağlık Bakanlığı bilgi vermiyor
ATO Başkanı Bayazıt İlhan, çok sayıda profesörün unvanlarını tıp fakülteleri yerine 'Hemşirelik' ya da 'Sağlık Yüksekokullarından' aldığını söyledi. SES Genel Başkanı Bedriye Yorgun, bu yolla kadroların dolu gösterilerek yeni atamaların önünün tıkandığını, vatandaşın buradan sağlık hizmeti alamadığını söyledi. ATO olarak hem YÖK hem de Sağlık Bakanlığı'na başvurduklarını ve son beş yılda bu yöntemle prof. olanların listesini istediklerini belirten İlhan, 'Ne yazık ki YÖK, bu listenin kendilerinde olmadığını, Sağlık Bakanlığı ise listeyi vermeyeceğini belirtti. Bilgi Edinme Hakkı çerçevesinde yapılan başvuruya da Sağlık Bakanlığı olumsuz yanıt verdi' diye konuştu.
Prof. Ahmet Metin iki tane olunca
Öte yandan ATO'nun 50 kişilik listesinde yer alan Prof. Ahmet Metin ismi, isim benzerliği nedeniyle bir başka profesörü mağdur etti. Listenin yayınlanmasının ardından çok sayıda telefon aldığını belirten Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Başkanı Prof. Ahmet Metin listedeki isimle alakasının olmadığını açıkladı. 'Hülle profesör kavgası'nda' adı geçen bir isim değil. ATO'nun listesinde yer alan Prof. Ahmet Metin, Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden profesörlük unvanı alan ve Ankara Atatürk Araştırma Hastanesi'nde görevli.
Listedeki isimler konuşuluyor
Prof. Dr. Nurullah Zengin (Ankara Numune Hastanesi Başhekimi): Profesörlük kadrosunu aldığım Erzincan Üniversitesi'nde fiili hizmet süremi tabii ki dolduracağım. Aksi söz konusu dahi olamaz. Doçentliğimin 10'uncu yılında, gerekli tüm kriterleri yerine getirerek bu kadroyu aldım. Bu uygulama 15 yıldır zaten yapılıyor. Böylece taşra üniversitelerinin kadrolarına da atama yapılmış oluyor.
Prof. Dr. Ümit Topaloğlu (Haydarpaşa Numune Hastanesi): Bu olayın kamuoyuna sunuluş şekli doğru değil. Ben 1997'de doçent oldum. O tarihten bu yana birçok bilimsel çalışmaya imza attım. Bana, Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden verilen profesörlük kadrosu da mevzuata uygun. 'Hülle' ifadesini kabul etmiyorum. Türkiye'de kimse gerekli şartlara sahip olmadan prof. unvanını alamaz.
İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü de bir açıklama yaparak, İstanbul İl Sağlık Müdürü İhsan Dokucu'nun Bilim Üniversitesi'nde eğitim faaliyetlerini yürüttüğü, Sağlık Bakanlığı'nın takdiri ve onayıyla Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde klinik şefi olduğu bildirildi.
Not:
Ankara'daki bütün psikiyatri yayınlarından daha fazla bilimsel yayına sahip, çok sayıda kitabı ve makalesi bulunan Prof. Göka da 18 yıllık doçentliğin ardından Konya Meram Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden profesör unvanı aldı.