Sağlık

Göğüs ağrısı: Varlığı da dert, yokluğu da

Kalp hastalığı her zaman ağrıyla ortaya çıkmaz. Özellikle kadınlarda, belirtiler tipik şikâyetlere hiç benzemeyebilir.

25 Ağustos 2008 03:00

Kardiyoloji polikliniğinde tanıştığım Cemil Bey’e “Ne şikâyetiniz var” deyince, “Doktor Bey, biraz gazım var, o kadar. Hanım ısrar etti gelmem için” diye cevap verdi. Biraz deşince, Çiğdem Hanım’ın, kayınpederi 52 yaşında kalpten öldüğü için, kocasının 50. yaş gününden önce mutlaka doktora gidip kontrolden geçmesini istediğini öğrendim. İlk dikkatimi çeken şey, Cemil Bey’in sıkıntısını midesinde oluşan gaza bağlama eğiliminde olması. Hissettiği sıkıntının daha ciddi bir problemin belirtisi olabileceği endişesi olsa da, birçoğumuzun yaptığı gibi, Cemil Bey de tehlikeyle yüzleşmektense kendini kandırma yolunu seçmiş.

Tıpta son 50 yıldaki baş döndürücü teknolojik gelişmelere rağmen, hekimin hastasının şikâyetini ve bu şikâyetin hikâyesini ayrıntılarıyla ve iyice anlaması, doğru teşhis ve tedavi için hâlâ vazgeçilmez ilk adım. Bu önemli bilgilerin toplanabilmesinde hastanın payı büyük. Doktora gelmeden derdini nasıl anlatacağını düşünüp hazırlık yapmasında yarar var. Yoksa “doktor değil mi muayene etsin, anlasın hastalığımı” derse hem doktora hem de kendisine iyilik yapmış olmaz.

Angina

Cemil Bey’in karın ve göğsündeki sıkıntı muhtemelen angina. Angina kalbi besleyen damarların daralması sonucu oksijen açlığı çeken kalp kasının feryadı diye tarif edilebilir. Bu feryat bazen kendini göğüs ağrısı olarak gösterip kolay tanınır. Bazen da Cemil Bey’in gaz sıkıntısına benzer bir tablo yaratabilir. Ne yazık ki birçok insanda feryat sessiz bir çığlık olarak kalabilir.

Hastalığın hikâyesi

Cemil Bey’in şikâyetlerini ve hikâyesini daha iyi anlamak için soracağım birçok soru var:

Sıkıntı veya sıkışma nerede?

Kalp damar hastalıklarına bağlı ağrı tek tipte değildir, göğüste, sırtta, omuz veya kollarda, bazen sadece karında veya boyun ve çenede olabilir. Bazı kişilerde kollara, sırta yayılma gösterse de diğerlerinde olduğu yerde kalabilir. “Ağrı değil sanki bir el sıkıştırıyor” veya “Göğsümün üstünde birisi oturuyor” diye tarif edenler olur. Bıçak saplanır gibi keskin ve çok kısa süreli olan ağrılardan, dokunmakla artan acımalardan pek korkmayız.

Ağrıyı tetikleyen bir etken var mı?

Birçok hastada ağrı hareketle ortaya çıkar. Yürümek, özellikle yokuş veya merdiven çıkmak ağrıyı tetikleyebilir. Öfkelenme, ani üzüntü, duygusal gerginlik de kalp ağrısını tetikleyebilir. Cemil Bey gaz sıkıntısını pek iyi tarif edemiyor ama yemekten sonra karnından göğsüne doğru gelen baskıyla beraber genel bir yorgunluk hissediyormuş. Hele biraz iş yapmaya çalışırsa, sıkıntısı daha kolay ortaya çıkıyormuş. Dinlendiği zamanlarda veya gece yatarken hiç sıkıntısı yok. Bu nokta çok önemli, çünkü eğer bir hastanın istirahatte gelen ağrıları veya uykudan uyandıran sıkıntıları varsa hastalık çok ciddi demektir.

Göğüsteki sıkıntı ne kadar sürüyor?

Birkaç saniye mi, yoksa saatlerce mi? Kalbi besleyen damarların daralmasını haber veren ağrıların süresi genellikle ne saniyelerle ne de saatlerle ölçülür. Şimşek çakar gibi saplanan sancıların veya bütün gün boyunca hiç azalmadan, artmadan hep hissettiğimiz ağrıların kalp hastalığından kaynaklanma olasılığı çok azdır. Çoğu zaman dinlenmekle azalıp geçen kalp ağrısı 5-10 dakika, bazen daha uzunca sürer. Şikâyetler 15 -20 dakikayı geçerse kalp krizi olmasın diye düşünmeye baslarız. Cemil Bey sıkıntısının oturur veya sırt üstü yatarsa birkaç dakikada geçtiğini söylüyor.

Ağrı, gelmekte olan bir felaketin işareti mi?

Cemil Bey’e şikâyetlerinin gelişmesini sordum, altı aydır devam eden “gaz sıkıntısının” sıklığında, şiddetinde ve ve süresinde bir değişiklik olmadığını öğrenince bir ölçü de olsa rahatladım. Kalp damarlarında darlık olduğundan şüphe etsem de yakında kalp krizine yol açabilecek bir durumla karşı karşıya olmadığımdan hemen hemen eminim.

Cemil Bey’inki gibi uzunca süredir şiddeti ve sıklığı değişmeden devam etmekte olan göğüs ağrı ve sıkıntılara kararlı angina diyoruz. Bunun aksine, kalp krizi bulguları veya kalp krizi tehdidini işaret eden, giderek artan veya istirahatte gelen şikâyetler varsa, teşhisimiz: kararsız angina. Kararlı, yani ne yapacağı öngörülebilir olan bu hastalık, genellikle ilaçla tedaviye iyi cevap verir. Halbuki kararsız anginada ne yapacağı belli olmayan, kısa süre içinde büyük tehlikeler yaratabilecek, derhal müdahale etmemiz gereken bir düşmanla karşı karşıyayızdır.
Sohbetimizin geri kalan bölümünde Cemil beyin bilinen ciddi bir hastalığı olmadığını öğrensem de, bunun gerçeği yansıttığından emin değilim.

Çünkü, şimdiye kadar ne tansiyonu ölçülmüş, ne de şekeri ve kolesterolü. Bırakın egzersiz yapmayı hemen her yere arabayla gidiyor. Sigara içtiğini öğrenince kalp hastalığı olasılığının arttığını düşünüyorum.

Dikkatle yapılan bir söyleşi beni teşhise çok yaklaştırdı. Cemil Bey için de yararlı oldu. Kalp hastalıklarının tedavisinde çok önemli olan, hasta hekim ortaklığının temeli atıldı. İleriki haftalarda Cemil Bey’in teşhisi için daha neler yapılması gerektiğine değineceğim.

Beş yıl önce yayınlanan bu araştırmada 515 kadının sadece 1/3’ü kalp krizinden önceki 6 ay içinde göğüs ağrısı hissetmiş. Kalp krizi geçirdiklerinde bile her 2 kadından birinin esas şikâyeti göğüs ağrısıymış. Öyle görünüyor ki kadınlarda alışılmadık ölçüde yorgunluk, uyku düzensizlikleri, nefes darlığı, hazımsızlık, huzursuzluk gibi şikâyetler daha güvenilir kalp krizi habercileri.

Kadınların kalbini deşifre etmek zor

Uzun yıllar kalp hastalığı konusundaki bilgilerimizin büyük bölümü batı ülkelerinde orta yaştaki, genellikle beyaz ırktan olan erkekler üzerinde yapılan araştırmalardan elde edildi. Bu tek yanlı yaklaşımın sakıncalarını son yıllarda acı tecrübeler edinerek öğrenmeye başladık. Buna bir örnek, yıllarca göğüs ağrısını kalp krizinin olmazsa olmaz bir belirtisi olarak kabul etmemizdir. Kalp hastalığı her zaman ağrıyla ortaya çıkmaz. Özellikle kadınlarda, belirtiler tipik şikâyetlere hiç benzemeyebilir.

ABD’de yapılan bir araştırmada 515 kadın hastaya kalp krizi geçirmeden önceki 6 ay içindeki şikâyetleri sorulmuş. Birçoğunda ortaya çıktığında önemsenmeyen, tehlikeyi işaret ettiği sonradan anlaşılan, hem de krizden haftalar önce başlamış birçok şikâyet saptanmış. Yani, kalp krizi geliyorum demiş.

(Prof. Dr. E. Murat Tuzcu-Milliyet)