Göç İdaresi Genel Müdürü Abdullah Ayaz, "Ülkemizde bir göç krizi yok. Bir mesele var ama devlet bunu bütün kurumlarıyla beraber yönetiyor. Bugüne kadar yönetti, bundan sonra da yönetecek" dedi.
Ayaz, Uluslararası Göç Filmleri Festivali kapsamında, festivalin Instagram hesabından gerçekleştirilen canlı yayın programında açıklamalarda bulundu.
"Göç sadece ülkemizde veya bizim coğrafyamızda yaşanan bir hadise değil"
Festivalde, göçün günümüz dünyasının ve hayatın gerçeklerinden birisi olduğunu anlatmak istediklerini aktaran Abdullah Ayaz, şöyle konuştu:
"Göç sadece ülkemizde veya bizim coğrafyamızda yaşanan bir hadise değil. Şu anda dünyanın her yeri tabir yerindeyse 'hercümerç' içerisinde. Dünyanın doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyinde bütün kıtalarında çok farklı göç hareketleri çok farklı sebeplerle yaşanmakta. Dünyada halihazırda 270 milyonun üzerinde göçmen var, yaklaşık 70 milyon zorla yerinden edilmiş insan var, 25 milyonun üzerinde mülteci var. Bunlar istatistikler. Ama bir çırpıda söylediğim rakamların tamamı birer hayat. Bunu da ulusal ve uluslararası kamuoyuna anlatmak adına Uluslararası Göç Filmleri Festivali'nin iyi bir seçenek olacağını düşünerek bu işe başladık."
İnsanların göçle ilgili bakış ve değerlendirmelerinde empati eksiklikliği görüldüğüne işaret eden Genel Müdür Ayaz, şöyle devam etti:
"İnsanlar, göçmenlerin sanki keyfinden dolayı yerlerinden yurtlarından ayrıldığı gibi bir hisse zaman zaman kapılabiliyorlar. Bir diğer işaret etmek istediğimiz nokta da bu. Özellikle uluslararası kamuoyu açısından bu sebepler ortadan kalkmadığı sürece de bu göç devam edecek. İnsanların göç sebeplerini ortadan kaldıramadığımız müddetçe hem biz, hem dünyanın değişik coğrafyaları bu göçe muhatap olacaklar. En önemli sebeplerden birisi buydu."
"En büyük göç hareketini yönetmiş bir kuruluştan bahsediyoruz"
Göç İdaresinin çok genç bir kuruluş olduğunu ifade eden Abdullah Ayaz, şöyle devam etti:
"Göç İdaresi çok genç bir kuruluş. 2013 yılında kurulmuş, 2014 yılında Genel Müdürlük merkezi, 2015 yılında da taşrası operasyonel hale gelmiş bir kurum. Personeli ile yöneticileri çok genç. Bir taraftan teşkilatlanmaya çalışırken, bir taraftan da içinde bulunduğumuz yüzyılın en büyük insani felaketlerinden birisini, en büyük göç hareketini yönetmiş bir kuruluştan bahsediyoruz.
Suriye krizinin de kırılma anı belki de 2014-2015 yılı. O tarihten sonra ülkemizde bulunan Suriyeli sayısının çok ciddi manada artmasından, Suriyelilere ilave olarak da 2015 sonrasında özellikle giderek artan, yani 146 bin, 174 bin, 175 bin, 268 bin, 454 bin diye, en son 2019'da cereyan eden bir düzensiz göç hareketinden bahsediyoruz. Bu kurum, yeni kurulmuş olmasına, bir taraftan olgunlaşmaya çalışırken, bir taraftan tüm bu krizleri göğüslemeye çalışmasına rağmen bu süreci başarıyla yönetti. Bunda iddialı olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Yarın bu kurumdan ayrılacak birisi olarak, en büyük pay sahibi muhakkak ki hem merkezde hem de taşrada büyük bir özveri ile görev yapan arkadaşlarımız."
"Ülkemizde yabancı kavramı sadece Suriyeliler özelinde somutlaştırılıyor"
1923'ten 2011'e kadar Türkiye'nin aldığı göçmen sayısının yaklaşık 2 milyon olduğunu kaydeden Ayaz, şu bilgileri paylaştı:
"2011 yılından bu zamana kadar geçen süreçteki sadece Suriyeli sayısına baktığımızda şu anda yaklaşık 3,6 milyon Suriyeli var. 320 binin üzerinde uluslararası koruma başvuru sahibi, yani ülkemizden iltica talep eden insan var. İlave bir düzensiz göç baskısı var. Bunun yanında 1 milyonu aşmış ülkemizin özellikle son dönemde gerçekleştirdiği gelişmeden dolayı ikamet izni sahibi var. Yani ülkemize farklı sebeplerle yasal olarak gelmiş, yasal olarak kalan öğrenciler, çalışma izni olanlar, emekliliğini geçirmeye gelenler var. Ülkemizde yabancı kavramı sadece Suriyeliler özelinde somutlaştırılıyor. Çok farklı sebeplerle ülkemizde yaklaşık 5 milyon yabancının yaşadığını ifade etmek istiyorum."
Türkiye olarak göç yönetimine insani bir bakış açısıyla yaklaşmaya çalıştıklarını anlatan Abdullah Ayaz, şunları kaydetti:
"Burada kamu düzeni güvenliğinin zarar görmeden, insanların sığınma haklarını da sağlayarak herhangi bir mağduriyete sebep olmadan dengeli bir göç politikası gerçekleştirme arayışı içerisinde olduk 2011 yılından bu zamana kadar. Bunu da büyük oranda başardığımızı söylüyoruz. Dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke şu anda Türkiye. Avrupa'da herhangi bir ülkenin sınırından 100'lerle ifade edilen göçmenler geçtiğinde reaksiyonları, programı izleyenler de yakından takip ediyorlardır. Bu kadar büyük bir korku sebebi aslında göç. Ama ülkemiz çok şükür 2011 yılında başlayan Suriye krizinden bu yana bu işi başarıyla yönetti. Bundaki en büyük teşekkürü hak eden toplumumuz.
Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bizde de durum aynı, göçmene ihtiyaç var. Nüfusun yaşlanması hem belki bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde artık o ülke vatandaşlarının belirli sektörleri terk etmesi sebebiyle göçmenlere ihtiyaç var. Türkiye'de göç yönetimiyle ilgili olarak herhangi bir şekilde 'kriz' kelimesini kesinlikle kabul etmiyoruz. Ülkemizde bir göç krizi yok. Bir mesele var ama devlet bunu bütün kurumlarıyla beraber yönetiyor. Bugüne kadar yönetti, bundan sonra da yönetecek."