Gündem

Gizli tanık yazılı ifade verdi: Kandırıldım

12 Eylül 2009 20:10

Şırnak ve çevresinde işlenen faili meçhul cinayetlerin sorumlusu olduğu iddiasıyla tutuklanan Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz davasının hem tutuklu sanığı hem de ‘Tükenmez Kalem’ rumuzlu gezli tanığı olan PKK itirafçısı Abdülhakim Güven, mahkemeye verdiği yazılı ifadesinde soruşturmayı yürüten savcı tarafından kandırıldığını ileri sürdü.

Şırnak’ta 1993-1995 yılları arasında işlenen 23 faili meçhul cinayetten sorumlu olarak yargılanan ve aralarında Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz’ün de bulunduğu 6’sı tutuklu 1’i tutuksuz 7 sanık içinde yer alan Abdülhakim Güven, davada ayrıca Fırat Altın adı ve ‘Tükenmez Kalem’ rumuzuyla gizli tanık. Abdulhakim Güven dün Diyarbakır 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada yazılı ifadesini verdi. Mahkemenin 18 Eylül günkü duruşma okunmasına karar veridği yazılı ifadede Abdülhakim Güven, PKK örgütü ile bağı koptuktan sonra sistematik olarak hedef durumuna getirildiğini iddia etti.

“İtirafçı anılmak istemiyorum''


Abdülhakim Güven yazılı ifadesinde ‘örgüte yönelik büyük tahribatlar yaratan şahıs’ olarak tanımladı.

Güven, “İtirafçılık adıyla anılmak benim de hiç bir zaman hoşuma gitmemiştir. İtirafçı olmamam ve anılmamam için her şeyi vermeye hazır olduğumu da özellikle belirtmek istiyorum. Ben itirafçı olarak anılmaktansa PKK’ya karşı bir vatandaş, onları benimsemeyen reddeden bir toplum bireyi olmayı yeğlerim. Çünkü toplumumuzda hiç de iyi gözle görülmüyor bu müessese. Bu durumda yaşamak hiçbir insanın hoşuna gitmez çünkü ben, ben olarak yaşamadım” dedi.

“Devlete hizmet etmek boynumun borcudur''


Bütün çabalarına rağmen kimliğinin deşifre edildiğini, zaman zaman güvenlik kuvvetlerinin de bazen hassasiyetten uzak davranışları olduğunu öne süren Abdülhakim Güven, el yazısı ile kaleme aldığı 33 sayfalık savunmasında şu ifadelere yer verdi:

“Annemin taziyesine gidemedim. Bundan acı bir şey yaşanabilir mi? Ve içimde korkunç bir acı olarak halen tazeliğini koruyor. Bunları anlatmamdaki kasıt normal bir insanımızın yaşadığı özgürlükte yaşama şansım yoktur. 5 yıl örgüt içinde kaldım. 10-15 yıldır da devlete yakın duruyorum. Devletin çıkarına olmayan hiçbir şeyin içinde olmadım, olmam da söz konusu değildir. Hep çamurla, hep zorluklarla, endişelerle, baskılarla dayatmalarla geçirdim. Yani şunu rahatlıkla söylebilirim ki, telafisi imkansız ruhi ve psikolojik tahribatlar yaşadım. Ben devletle birlikte oldum, olmamın nedeni de kanunların gereğiydi. Örgütün çökertilmesi, ilişkilerinin deşifre edilmesi yönünde elimden geldiği kadar bütün kapasitemi kullanarak, katkıda bulunmaya hem kanun karşısında hem de boynumun borcu diye algıladım ve öylede davrandım.”

“Vatan haini suçlaması acı veriyor''


Bölücü terör örgütünden ayrılınca başına gelenleri duyanların, ayrılmayı istese bile ayrılmaktan vazgeçebileceğini söyleyen Abdülhakim Güven, “Örgüttün ayrılmak bu denli insanları felaketlere sürüklüyorsa ayrılmayı düşünen insanların vay haline” dedi.

Kendisinin tehdit, şantaj ve karalama saldırılarıyla karşı karşıya kaldığını ileri süren Abdülhakim Güven, tutuklu yargılandığı bu dava açılmadan önce soruşturmayı yapan savcıya da suçlamada bulundu. Güven, savcıyla ilgili şu iddiaları ortaya attı:

“Ben sadece devletin yanında yer alıp onunla beraber hareket eederken, devletin savcısının beni vatan hainliğiyle ve yasadışı örgüt üyeliği ile suçlaması ayrı bir acı vermektedir. Ben örgüt üyesiydim. Ancak bir defa örgüt üyesi oldum. Yasadışı terör örgütüne bir kere üye oldum. Hayatım zehir oldu. Bir daha asla düşünmedim asla da düşünmeyeceğim. Çürüteceğim hayatım olmadığından bunun olması imkansızdır. Aslında ben tam tamına terör mağduruyum.”
Güven yazılı savunmasında, kendisinin günah keçisi yapıldığını iddia ederek, “Benim burada tutulmam bu ülke için bir fayda sağlamaz aksine zarar verecektir. Ancak devlet düşmanlarına, örgüte moral ve psikolojik destek sağlar. İçinde bulundukları durumun örgütün yapmak istediklerine parallelik arz eden bu yaklaşım bana çok anlamsız geliyor. Söylenen ve anlatılanların hepsi düzmecedir” dedi.

“Abdulkadir Aygan beni öldürmek istedi''


Abdülhakim Güven, yargılandıkları davaya ilişkin canını kurtarmak için terör örgütüne sığındığını iddia ettiği eski PKK itirafçısı Abdulkadir Aygan’ın ifadelerinin dikkate alındığını savundu.
Aygan’ın kendisini öldürmek istediğini ileri süren Güven, “Hayatıma kasteden Abdulkadir Aygan gibi şahısları referans göstermek süretiyle kimse beni suçlayamaz. Suçlasa dahi bu adil olamaz. Bu adı geçen şahıs gelsin yüzüme yiğitçe doğruları anlatsın ben kabul edeyim. Canını kurtarmak için örgütün himayesine girmiş bu şahıs, beni de şahsımda devleti de öcü gibi göstermektedir” dedi.

“Gizli tanık olmam için tehdit edildim''


‘Tükenmez Kalem’ Abdülhakim Güven, Albay Temizöz davasında gizli tanık olması için tehdit edildiğini ileri sürdü. Güven, şunları söyledi:

“Bana gizli tanık olmam halinde beni bütün bu konulardan uzak tutacaklarını ne işimden ne ailemden ne de özgürce yaşamamdan geri kalmayacağımı bu korunda her türlü sözü vererek, defalarca üzerine basa basa söyleyip durdular. Bana gereken her türlü kolaylığı sağlayacaklarını, buna güçlerinin yettiğini aksi taktirde beni cezaevinde çürüteceklerini belirttiler. Açıkça kelle istiyorum diyordu. Önemli kişilerle ilgili açıklama yapmam için dayatılıyordu. Özellikle aynı savcı ellerinde Abdulkadir Aygan’ın ifadeleri olduğunu, zaten bu ifadeyle her şeyin ortada olduğunu ki bu şahsın benimle ilgili de bir çok iftiraları olduğunu ben de biliyordum. Sizi hiç kimse kurtaramaz diyordu. Polis memurları da teyit ediyordu. Açıkçası tehditlerle şantajlarla beni korkunç bir kumpasa attılar.”

“Yüzümü değiştirme sözü verdiler''


Kendisine yüzünün değiştirileceği sözü verildiğini ileri süren Abdülhakim Güven, “Sonuç itibariyle düzmece, gerçeklerden hakikatlardan yoksun maddi temeli olmayan açıklamalara imza atmam ve gizli tanık olmam gerektiğinden başka yol bırakmadılar” dedi. Güven sözlerini şöyle sürdürdü:“
“Zaten öteden beri korkunç baskı ve kötü ruh hali içindeydim. Ben de bunun üzerine dediklerine boyun eğdim. Bu aşamadan sonra tavırları değişti. Savcı bana bazı gerçeklerden uzak bazı vaadlerde bulundu. Bu vaadlerin içinde yurtdışına gönderme ve çektiğim bütün acıları sona erdirme gibi kimlik bilgilerimin ve yüzümün değiştirilmesi, yüzde yüz koruma, bütün aile fertlerimle ilgilide aynı olanakları sağlayacağını defalarca söz verdi. Ve bu konuda teredütümün olmaması gerektiğini belirtti. İşin doğrusu bu gelişmeler böyle yaşandıktan sonra durup düşündüm. Hangi devlete hizmet ettiklerini bir türlü çözemedim. Bunu halen de aklım almıyor.”

“Örgüte teslim ederler diye endişelendim''


Cezaevinde kendisiyle görüşen savcıyı, kendisini devlete karşı kullanamayacaklarını açık bir dille ifade ettiğini söylediğini anlatan Abdülhakim Güven, “Aynı savcı örgütle devletin görüştüğünü söylerek beni dehşete düşürdü. Ben de bizi PKK terör örgütüne teslim ederler mi diye endişelendim. ‘Tükenmez Kalem’ adı altında benden alınan gizli tanık ifademin hangi şartlar altında alındığını gerçek bilinerek, gizli tanık ‘Tükenmez Kalem’ ifademin geçersiz olduğunu, içeriğini bilmeden imzaladığımı gerçek ifademin şu anki beyanlarım olduğunu önemle belirtmek istiyorum” dedi.