Şırnak’ta 1993-1995 yılları arasında işlenen 23 faili meçhul cinayetten
sorumlu olarak yargılanan ve aralarında Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal
Temizöz’ün de bulunduğu 6’sı tutuklu 1’i tutuksuz 7 sanık içinde yer alan
Abdülhakim Güven, davada ayrıca Fırat Altın adı ve ‘Tükenmez Kalem’ rumuzuyla
gizli tanık. Abdulhakim Güven dün Diyarbakır 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki
duruşmada yazılı ifadesini verdi. Mahkemenin 18 Eylül günkü duruşma okunmasına
karar veridği yazılı ifadede Abdülhakim Güven, PKK örgütü ile bağı koptuktan
sonra sistematik olarak hedef durumuna getirildiğini iddia etti.
“İtirafçı anılmak istemiyorum''
Abdülhakim Güven yazılı
ifadesinde ‘örgüte yönelik büyük tahribatlar yaratan şahıs’ olarak tanımladı.
Güven, “İtirafçılık adıyla anılmak benim de hiç bir zaman hoşuma
gitmemiştir. İtirafçı olmamam ve anılmamam için her şeyi vermeye hazır olduğumu
da özellikle belirtmek istiyorum. Ben itirafçı olarak anılmaktansa PKK’ya karşı
bir vatandaş, onları benimsemeyen reddeden bir toplum bireyi olmayı yeğlerim.
Çünkü toplumumuzda hiç de iyi gözle görülmüyor bu müessese. Bu durumda yaşamak
hiçbir insanın hoşuna gitmez çünkü ben, ben olarak yaşamadım” dedi.
“Devlete hizmet etmek boynumun borcudur''
Bütün çabalarına
rağmen kimliğinin deşifre edildiğini, zaman zaman güvenlik kuvvetlerinin de
bazen hassasiyetten uzak davranışları olduğunu öne süren Abdülhakim Güven, el
yazısı ile kaleme aldığı 33 sayfalık savunmasında şu ifadelere yer
verdi:
“Annemin taziyesine gidemedim. Bundan acı bir şey yaşanabilir mi? Ve
içimde korkunç bir acı olarak halen tazeliğini koruyor. Bunları anlatmamdaki
kasıt normal bir insanımızın yaşadığı özgürlükte yaşama şansım yoktur. 5 yıl
örgüt içinde kaldım. 10-15 yıldır da devlete yakın duruyorum. Devletin çıkarına
olmayan hiçbir şeyin içinde olmadım, olmam da söz konusu değildir. Hep çamurla,
hep zorluklarla, endişelerle, baskılarla dayatmalarla geçirdim. Yani şunu
rahatlıkla söylebilirim ki, telafisi imkansız ruhi ve psikolojik tahribatlar
yaşadım. Ben devletle birlikte oldum, olmamın nedeni de kanunların gereğiydi.
Örgütün çökertilmesi, ilişkilerinin deşifre edilmesi yönünde elimden geldiği
kadar bütün kapasitemi kullanarak, katkıda bulunmaya hem kanun karşısında hem de
boynumun borcu diye algıladım ve öylede davrandım.”
“Vatan haini suçlaması acı veriyor''
Bölücü terör
örgütünden ayrılınca başına gelenleri duyanların, ayrılmayı istese bile
ayrılmaktan vazgeçebileceğini söyleyen Abdülhakim Güven, “Örgüttün ayrılmak bu
denli insanları felaketlere sürüklüyorsa ayrılmayı düşünen insanların vay
haline” dedi.
Kendisinin tehdit, şantaj ve karalama saldırılarıyla karşı karşıya kaldığını
ileri süren Abdülhakim Güven, tutuklu yargılandığı bu dava açılmadan önce
soruşturmayı yapan savcıya da suçlamada bulundu. Güven, savcıyla ilgili şu
iddiaları ortaya attı:
“Ben sadece devletin yanında yer alıp onunla beraber
hareket eederken, devletin savcısının beni vatan hainliğiyle ve yasadışı örgüt
üyeliği ile suçlaması ayrı bir acı vermektedir. Ben örgüt üyesiydim. Ancak bir
defa örgüt üyesi oldum. Yasadışı terör örgütüne bir kere üye oldum. Hayatım
zehir oldu. Bir daha asla düşünmedim asla da düşünmeyeceğim. Çürüteceğim hayatım
olmadığından bunun olması imkansızdır. Aslında ben tam tamına terör
mağduruyum.”
Güven yazılı savunmasında, kendisinin günah keçisi yapıldığını
iddia ederek, “Benim burada tutulmam bu ülke için bir fayda sağlamaz aksine
zarar verecektir. Ancak devlet düşmanlarına, örgüte moral ve psikolojik destek
sağlar. İçinde bulundukları durumun örgütün yapmak istediklerine parallelik arz
eden bu yaklaşım bana çok anlamsız geliyor. Söylenen ve anlatılanların hepsi
düzmecedir” dedi.
“Abdulkadir Aygan beni öldürmek istedi''
Abdülhakim Güven,
yargılandıkları davaya ilişkin canını kurtarmak için terör örgütüne sığındığını
iddia ettiği eski PKK itirafçısı Abdulkadir Aygan’ın ifadelerinin dikkate
alındığını savundu.
Aygan’ın kendisini öldürmek istediğini ileri süren
Güven, “Hayatıma kasteden Abdulkadir Aygan gibi şahısları referans göstermek
süretiyle kimse beni suçlayamaz. Suçlasa dahi bu adil olamaz. Bu adı geçen şahıs
gelsin yüzüme yiğitçe doğruları anlatsın ben kabul edeyim. Canını kurtarmak için
örgütün himayesine girmiş bu şahıs, beni de şahsımda devleti de öcü gibi
göstermektedir” dedi.
“Gizli tanık olmam için tehdit edildim''
‘Tükenmez Kalem’
Abdülhakim Güven, Albay Temizöz davasında gizli tanık olması için tehdit
edildiğini ileri sürdü. Güven, şunları söyledi:
“Bana gizli tanık olmam
halinde beni bütün bu konulardan uzak tutacaklarını ne işimden ne ailemden ne de
özgürce yaşamamdan geri kalmayacağımı bu korunda her türlü sözü vererek,
defalarca üzerine basa basa söyleyip durdular. Bana gereken her türlü kolaylığı
sağlayacaklarını, buna güçlerinin yettiğini aksi taktirde beni cezaevinde
çürüteceklerini belirttiler. Açıkça kelle istiyorum diyordu. Önemli kişilerle
ilgili açıklama yapmam için dayatılıyordu. Özellikle aynı savcı ellerinde
Abdulkadir Aygan’ın ifadeleri olduğunu, zaten bu ifadeyle her şeyin ortada
olduğunu ki bu şahsın benimle ilgili de bir çok iftiraları olduğunu ben de
biliyordum. Sizi hiç kimse kurtaramaz diyordu. Polis memurları da teyit
ediyordu. Açıkçası tehditlerle şantajlarla beni korkunç bir kumpasa
attılar.”
“Yüzümü değiştirme sözü verdiler''
Kendisine yüzünün
değiştirileceği sözü verildiğini ileri süren Abdülhakim Güven, “Sonuç itibariyle
düzmece, gerçeklerden hakikatlardan yoksun maddi temeli olmayan açıklamalara
imza atmam ve gizli tanık olmam gerektiğinden başka yol bırakmadılar” dedi.
Güven sözlerini şöyle sürdürdü:“
“Zaten öteden beri korkunç baskı ve kötü ruh
hali içindeydim. Ben de bunun üzerine dediklerine boyun eğdim. Bu aşamadan sonra
tavırları değişti. Savcı bana bazı gerçeklerden uzak bazı vaadlerde bulundu. Bu
vaadlerin içinde yurtdışına gönderme ve çektiğim bütün acıları sona erdirme gibi
kimlik bilgilerimin ve yüzümün değiştirilmesi, yüzde yüz koruma, bütün aile
fertlerimle ilgilide aynı olanakları sağlayacağını defalarca söz verdi. Ve bu
konuda teredütümün olmaması gerektiğini belirtti. İşin doğrusu bu gelişmeler
böyle yaşandıktan sonra durup düşündüm. Hangi devlete hizmet ettiklerini bir
türlü çözemedim. Bunu halen de aklım almıyor.”
“Örgüte teslim ederler diye endişelendim''
Cezaevinde
kendisiyle görüşen savcıyı, kendisini devlete karşı kullanamayacaklarını açık
bir dille ifade ettiğini söylediğini anlatan Abdülhakim Güven, “Aynı savcı
örgütle devletin görüştüğünü söylerek beni dehşete düşürdü. Ben de bizi PKK
terör örgütüne teslim ederler mi diye endişelendim. ‘Tükenmez Kalem’ adı altında
benden alınan gizli tanık ifademin hangi şartlar altında alındığını gerçek
bilinerek, gizli tanık ‘Tükenmez Kalem’ ifademin geçersiz olduğunu, içeriğini
bilmeden imzaladığımı gerçek ifademin şu anki beyanlarım olduğunu önemle
belirtmek istiyorum” dedi.